3 people found this review helpful
1 person found this review funny
Recommended
9.4 hrs last two weeks / 15.3 hrs on record
Posted: 21 Nov @ 2:59pm
Product received for free

Life Is Strange serisinin ana karakteri Max, uzun bir aradan sonra Double Exposure ile geri dönüyor.

Life is Strange serisini saçma ve sıkıcı bulanları “zevkler ve renkler tartışılmaz” tanımının bir örneği olarak göstermenin doğruluğu konusunda hemfikirim. Life Is Strange 2 ve Captain Spirit dışındaki bütün oyunlarını oynadığım için Life Is Strange serisinin sıkı takipçilerinden olduğumu da inkâr etmeyeceğim. Konu oyunlara geldiğinde ve “favori oyunların ne?” sorusu size yöneldiğinde, Life Is Strange cevabının herkese verilmeyeceğinin de dolayısıyla farkındayım. Neden mi? Aslında Deck Nine, Double Exposure ile her şeyi karmaşık hale getirmeden önce ilk oyunun yeri diğerlerinden çok daha ayrı bir konumdaydı. Ama sıkı hayranları bir köşeye bırakın, sevmeyenlerin bile oturduğu yerden kulağına gidecek derecede tartışmalı bir oyunla gelindi bu sefer.

Life Is Strange’in ilk oyundan beri elinde tuttuğu sadık kitlesini kaybetmemek için çok uğraştığı, takiben gelen oyunlardaki izlerinden de fark edilebilir halde. Ancak DONTNOD ve Deck Nine’ın bu konudaki farkı belli oluyor. Birinci oyunun hikâyesine devam etmek için tam dört oyun beklemek ve hikâyedeki bazı değerleri değiştirmek yerine; birinci oyundan hemen sonraki oyunu devam oyunu olarak sunmak ve ikinci oyunu, birinci oyunun popüler olduğu vakitlerde sıcağı sıcağına pazarlamak çok daha mantıklıydı. Ama yok. İlk oyunun hikâyesi yaşandı ve bitti dendi. Üstüne de alın size bir çizgi roman serisi çıkarıyoruz bunu okuyun ve susun dendi. DONTNOD tarafından resmen “birinci oyunu unutmak için kaç para istiyorsun, söyle!” muamelesi çekildikten sonra Deck Nine ise; DONTNOD, biz daha ekmek yiyeceğiz aslanım. Bu hikâye daha bitmedi hatta yeni başlıyor diyerek bayrağı eline aldı. İyi de ne pahasına?

Paralel evrenler arasındaki gerçeklikle oynarken çözülmeye çalışılan cinayet ve başarılı bir ters köşe.

Double Exposure’da, ilk oyundan aşina olunan bazı örüntüler bulunsa da kesinlikle bu kadar sağlam bir hikâye öngörülemezdi. Tam da gidişattan hayıflanmaya başlamışken, ilk bölümlerden sonra Illusion parçasıyla beraber olayların daha da derinine inilmesiyle harika bir dedektif oyununa doğru evrilmeye başladı.

Safi’nin kim vurduya gitmesinden sonra Max, kendisini akademik bir kumpasın ortasında buluyor. Profesörlerin odalarına girip maillerini karıştırdığı, intihar etmiş bir öğrencinin izlerini takip ettiği, bu yolda kendisine müttefik toplamak için çeşitli kurnazca tezgahlar kurduğu bir oyunla seriye devam ediyoruz. Max, artık zamanı geri alamadığı için varılan her bir sonucun etkileriyle yüzleşmesi gerekiyor. Bu yoldaki ters köşelere ise istemeseniz bile kendinizi son derece odaklanmış bir halde buluyorsunuz.

Yeni grafikler muazzam, oyun içi müzik seçimleri ise her zamanki gibi oldukça dokunaklı.

Life Is Strange: Double Exposure hakkında, özellikle serinin ilk oyunlarına göre çok daha gerçekçi grafikleri olduğu için bu haline alışamadığını söyleyen birçok kişiye rastladım. Bana göre yeni grafikler muhteşem görünüyor. Beraberinde ne yazık ki optimizasyon sorunlarını getirse de kesinlikle neredeyse çığır açmış. Tabii bunun bir Remastered değil devam oyunu olduğu gerçeğini öne çıkardığımızda belki de bir alışma süreci söz konusu olabilir ancak bu halini de oldukça başarılı buldum. Etrafı izlemek çok daha keyifli hale gelmişken, Max karakterinin eski komik görünümünden kurtulması da bir hayli iyi olmuş.

Başarı demişken, Life Is Strange serisinin başarılı olduğu konularla alakalı bir liste yapılacaksa kesinlikle ilk üç sırasına oyun içi müziklerini eklerdim diye düşünüyorum. Mountains, The Right Way Around ve Santa Monica Dream gibi harika müziklerin arasına Double Exposure sayesinde Illusion ve Someone Was Listening gibi muhteşem birçok parça daha eklenmiş oldu. Demem o ki, serinin müzikleri aşırı iyi. Haliyle de ne zaman bir oyununu oynamış olsam, OST listesini açıp baştan sona dinliyorum.

Bu yazının tamamını "LEVEL"[www.level.com.tr] dergisinin #317 sayısında okuyabilirsiniz.
Was this review helpful? Yes No Funny Award