1 person found this review helpful
Recommended
0.0 hrs last two weeks / 19.9 hrs on record
Posted: 24 Jul, 2020 @ 3:26am

Hikayesi şahsen ilk başlarda beni çok içine çekemese de, oyun ilerledikçe yavaş yavaş sizi içine çekmeye başlıyor, finalde ise hoş bir şekilde noktayı koyuyor. Ha oyun, bana kalırsa o kadar da akılda kalıcı karakterlere sahip değil ( Hele şu Outsider'ı hiç anlatmadılar ) ama yaşanan olay zinciri, size bu karakterleri önemsetmeye çalışıyor, diyor ki '' Bu elemanlar, boş beleş NPC'lerden ibaret değiller, onların da senin gibi kafasından büyük elleri var. '' Ama pek de başarılı olmadı benim üstümde, yada ben o sırada YKS puanımı falan düşünüyordum herhalde, bilmiyorum. Neyse, oyunun öyle çok çok başarılı bir hikayeye sahip olduğunu söyleyemem, özellikle kurgu bana çok yavan geldi. Hele ki şu hikayeyi oyun içindeki kitaplarla falan anlatmaya çalışmaları yok mu ?.. Abi yapmayın şu haltı işte, zaten zar zor gelişen o akışkanlığı mahvediyorsunuz. Tiksinme noktasına geldik, Allah aşkına şunu yapmayın artık. Neyse... Ama olay zincirinin yavaş yavaş uzayıp gelişmesi, sizi bir şekilde içine çekmeyi başarıyor, o konuda iyi toparlamışlar yine.

Abilerim ablalarım... Bu oyunun oynanışı muazzam...
Oynadığım ilk gizlilik oyunu değil, ancak ilk FPS - Gizlilik oyunu olması gerçeği ile göz önünde bulundurarak inceleyeceğimden, türevlerinin arasından en iyisi olduğunu kesinlikle söylemem ama yine de en iyilerinden biri olduğunu tahmin edebiliyorum. Ha belki de gerçekten en iyisidir, kim bilir ?..
Oyundaki karakterimiz Corvo, bazı belli başlı süper güçlere sahip olan maskeli bir asker. Oyun boyunca kullandığımız belli başlı silah ve teçhizatlar ile bu süper güçleri harmanlayıp, her türden oynanışa elverişli haritalarda gizli bir şekilde düşmanlarımızı atlatarak hedeflerimize istediğimiz yoldan ulaşabildiğimiz, oldukça eğlenceli ve doyurucu bir oynanışa sahip. Oyunun en büyük başarısı ise bana göre : Özgürlük ve bölüm tasarımları. Dediğim gibi oyunda silah ve teçhizatlar ile süper güçleri harmanlayarak oynadığınızdan dolayı, rakiplere yaklaşma rotanızı veya onu öldürüp öldürmeyeceğinizi dahi kendiniz belirleyebilirsiniz. Oyun size hiçbir şeyi zorla dayatmıyor, serbestsiniz. İsterseniz herkesi öldürerek, isteseniz de kimseyi öldürmeden direkt hedefinize ulaşabilirsiniz. Bu da oyuncuya çok daha geniş ve ferah bi deneyim sağlıyor kesinlikle.
Tabi oynanış ahlakınız ne olursa olsun, Dishonored bir gizlilik oyunu. Oyundaki en basit düşmanlar olan Thug'lar bile sizi indirebilecek güce sahip. Sakın oyunu herkesle göz göre göre dalmaya çalışarak oynamaya çalışmayın, en azından oyunun başında. Özellikle ben başlarda, sırf kılıç düellolarını çok seviyorum diye, 1-2 kere direkt üstlerine yürümeyi denedim, tek bir kişiyi bile almak çok can kaybettirmişti bana, ki bu daha tek bir Thug, çıkan çatışma seslerini duyan diğer Thug'lar da gelince... Aman diyim, gizlilik her daim en büyük dostunuz.
Oynanış mekanikleri temelini, kollara atanan '' şeyler '' oluşturuyor. Oyunun başında verilen kılıç, zaten oyun boyunca her daim sağ elinize atanmış durumda, sol elinize ise silahları, aletleri ve güçleri alıyorsunuz. Bölüm içindeyken açabildiğiniz menü ile sol elinize istediğiniz an istediğiniz silahı, aleti veya gücü değiştirebiliyorsunuz. Seçebileceğiniz 2 silah ( Arbalet ve Tabanca ) ve farklı mermili halleri, 6 güç ( Dark Vision, Blink, Possession, Bend Time, Devouring Swarm, Windblast ), el bombası, hiç kullanmadığımdan adını unuttuğum kapan tarzı bir tuzak ve güçlerinizi geliştirmek için kullandığınız rünler ile Corvo'ya pasif özellikler kazandıran Bone Charm'ları bulmanızı sağlayan, Outsider'ın oyunun başlarında verdiği bir kalp bulunuyor. Ha tabi, sol kola bunlardan sadece birini atayabiliyorsunuz. Yani tabanca ile herhangi bir gücü aynı anda kullanamıyorsunuz, hoş biliyorsunuz ama söylemeden geçmeyeyim dedim. Ayrıca oyun boyunca mesken tuttuğumuz yer olan Hound Pits Hub'daki Piero aracılığıyla, ekipmanlarınızı ara sıra bölüm içerisinden topladığınız blueprint'lerle veya silahlarınızı parayla geliştirebiliyorsunuz. Her zamanki can barınızın yanında yine Bioshock İnfinite'deki Salt barı gibi, bunda da mana barınız var. İkisinde de yemek yerken canınız doluyor, ikisinde de iksir içerek canınızı ve mananızı doldurabiliyorsunuz. İki oyun da birbirine baya benziyor la ? Ha bu rünlerle güçlerin yanında temel özellikleri de güçlendirebiliyorsunuz, o İnfinite'de yoktu bak.
Bu arada şahsen güzel olan bir detaydan daha bahsetmek gerekirse : Oyunda zaten asıl alışılagelmişin dışı olan özelliklerin ne olduğunu farketmişsinizdir : Güçler... Tıpkı Bioshock İnfinite'deki Vigor'lar gibi. Fakat asıl hoşuma giden şey, bunların bir yan özellik olarak değil, gerçekten de oynanışın yapı taşlarından biri olması. Yani çoğu oyunun aksine bu güçlerin, en azından 1-2 tanesi olmadan belli başlı bölümleri geçebilmeniz nerdeyse imkansız olduğundan, bu güçler hiç gereksiz hissettirmiyor ve bölüm sırasında yapabileceğiniz şeyler konusunda sizi düşündürerek oynanışı daha da eğlenceli kılmayı başarıyor. Ayrıca rünler ile daha da geliştirebiliyor ve oyundaki gizliliği istediğiniz gibi yaşayabiliyorsunuz.
Gizlilik açısıdan oyunun en güçlü bir diğer kısmı devreye giriyor : Bölüm dizaynı. Oyunun bölüm tasarımları ve geçen mekanlar incelikle tasarlanmış, düşman dizilimleri incelikle hazırlanmışgitmeniz gereken her noktaya farklı yollarla, farklı şekillerle ulaşabilmenize olanak sağlayacak şekilde dizayn edilmiş. Mekanların her yerinde halat görevi gören zincirler, Possession ile bir farenin veya balığın içine girerek gizli yollara ulaşabileceğiniz kanallar, Rewire Tool ile kendi tarafınıza çekebileceğiniz çeşitli elektrikli kapılar veya kuleler, hatta bazen çevre etkileşimleri... Ayrıca etraftaki nesneleri de kullanabilme de işin içine girince, oyun içindeki mekanlarda gizlilik, tek kelimeyle nefis olmuş, bu konuda oyun beklentilerinizi karşılayacaktır. Ayrıca rünleri ve Bone Charm'ları bulmanın yanında bir de oyunda gizli saklı hazineleri, kasaları bulabiliyor, hatta opsiyonel görevler ile ufak tefek farklı hikayelere sahip karakterler ile karşılaşabiliyorsunuz. Üstelik bu karakterler daha sonraki bölümlerde tekrar karşınıza çıkıyor, yeni yeni gizemlerle. Ha oyunda kasa şifresini çözmek haricinde pek de bulmaca içerikli bir şey yok, yani o amaçla oyunu almanızı istemem. Oyundaki nesneler ise yine düşünülmüş bir şekilde yerleştirilmiş. Bu şekilde oyun, geçtiğiniz mekanı sadece yap-geç mantığı ile bitirmenizi değil, sanki ufak birer açık dünyadaymış gibi her tarafını gezmenizi ve saklı hazineleri bulmanızı teşvik ediyor size. Eğer benim gibi keşif yapmayı çok seviyorsanız, Dishonored size hoş bir alternatif olacaktır.
Son olarak yapay zekaya gelelim. Valla oyundaki her düşmanın yapay zekası, günümüz piyasa oyunlarından bile çok daha güçlü. Özellikle Thug'larla ve diğer askerlerle yapılan kılıç düelloları gerçekten hoşuma gitti. Oyunun sonunda baya bi güçlendiğinizden belki eskisi kadar zorlayıcı gelmeyebilir size ama en azından oyunun başında her attığınız darbenin tutacağının garantisi olmaması, üstüne üstlük düşmanın da karşı hamle yapabileceğinden sizin de onun saldırılarını bloklamanız gerektiği, eğer çok yakınsanız sizi geri itebileceğini, çok uzaktaysanız da tabanca ile sizi haşamat edebileceğini düşündürmesi gerçekten çok hoş. Ama unutmayın, Corvo o kadar da dayanıklı bir karakter değil, o yüzden tavsiyem en azından oyun başında çatışmaya girmemeye bakın.
Şimdi de gelelim ayıla bayıla oynadığım oyunun, bana göre '' - '' yönlerine : Düşman çeşitliği yetersiz, oyunda sadece 1 tane boss var, o da boss muydu emin değilim, ve Bone Charm'ların kullanımının sadece 6 taneyle sınırlı olması, halbuki oyunda birsürü var, şahsen 10 adet slot olsa daha yeterli olurdu. Alet eski olduğu için oyunun teknik detaylarına yorum yapmak istemiyorum, sadece bildiğimiz Bethesda bug'larının bu oyunda o kadar sık olmaması ve FPS'in gayet sabit olmasından mutlu olduğumu söyleyeyim. Yerimiz bittiğinden, buraları böyle kısa kestim, üzgünüm :/ Oynadığım tüm AC'lerden çok daha iyi bir deneyim sunan şiddetle Dishonored'ı tavsiye ederim.
Was this review helpful? Yes No Funny Award