10
Produkter
recenserade
420
Produkter
på kontot

Senaste recensioner av «Hellard»

Visar 1–10 av 10 poster
3 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
11.1 timmar totalt (10.5 timmar när recensionen skrevs)
Umarım GOTY ' i Balatro alır da şu büyük firmalar oyun nedir nasıl yapılır bir hatırlarlar.
Upplagd 3 december 2024.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
2 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
1 person tyckte att denna recension var rolig
4.6 timmar totalt
Early Access-recension
beğendim
Upplagd 26 april 2024.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
37 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
53.3 timmar totalt
Öncelikle hayatımda hiçbir kurgunun ve kurgusal karakterlerin beni bu kadar etkilemediğini belirterek başlamak isterim. Bir karakteri kaybedince gerçekten kaybetmiş gibi hissettim. Onlar üzüldüğünde ben de üzüldüm , onlar sevinince ben de sevindim ve en önemlisi onların öfkesini ve intikam duygusunu içimde hissettim. Ölmek ve öldürmek kavramlarını tekrardan sorgulamama (Her ne kadar öldür seçeneği çıktığında hep ona bassam da )sebep oldu. Benim için gerçekten kusursuz bir hikayeydi. Karakterlerin zaman içerisindeki gelişimi ve değişimini bariz şekilde hissedebildim. Bu şekilde oyuncu kendisini daha iyi oyuna adapte edebilir diye düşünüyorum. Çünkü karakterler geliştikçe ve siz de ortama adapte oldukça , alıştıkça sanki gerçekten artık bu dünyada tecrübeliymişsiniz insanları tanıyabiliyormuşsunuz gibi bir havaya bürünüyorsunuz. Bana göre oyunun en en en çarpıcı yanı sizinle duygusal bağ kurabilmesiydi. Her karakterin kişiliği hakkında fikir sahibi olup isteseniz de istemeseniz de seviyor veya nefret ediyorsunuz. Nefret ettiklerinizden intikam almak için veya öldürmek için yerinizde tepiniyorsunuz. En azından bende böyle oldu. Hatta başrol Clementine'ın şapkasıyla bile ciddi duygusal bağlar içine girdiğimi söyleyebilirim.

Oyuna gelirsek ilk 3 sezon ve Michonne bölümleri adeta interaktif bir film gibiydi. Oyunun tek mekaniği belirli bölgelere tıklamak ve diyalog seçmek üzerine kurulu bir oyun. İyi bir oynanış bekliyorsanız beklemeyin pek bir esprisi yok. Son oyunda bir şeyler denemişler. Oyun TPS moduna geçmiş ve bazı sahnelerde zombileri öldürmek daha zevkli hale getirilmiş. Fakat gene de çok bir fark yarattıklarını söyleyemeyeceğim. Telltalenin yarattığı bu evrene girmek isterseniz kesinlikle bu paketi öneriyorum. Hem ayrı ayrı indirmekle uğraşmazsınız hem de daha ucuza geliyor. Michonne oyunu ve 400 Days DLC'sine gelirsek 400 Daysi oynamasanız da olur çok kısaydı ve anlamsızdı. 1 karakter hariç diğerleriyle ana oyunda karşılaşmadım bile. Ama 1-2 saat süreceği için bakılabilir. Michonne için ise beğendiğimi söyleyebilirim. Hatta biraz daha uzatmalarını ve devam oyununu çıkarmalarını isterdim çok kısa olmuş. 3 4 saate bitirebilirsiniz. Kısacası sizi ortalama 45-50 saatlik bir macera bekliyor ve indirimde 38 tl bu oyun için hiçbir şey. Youtube'den izlemediyseniz kesinlikle ilk elden deneyimlemelisiniz.
Upplagd 8 februari 2022. Senast ändrad 8 februari 2022.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
9 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
5 personer tyckte att denna recension var rolig
284.9 timmar totalt (211.8 timmar när recensionen skrevs)
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀♫ NF - Oh Lord ♫⠀⠀⠀⠀
───────⚪──────────────────────────────────────
⠀▐▐ ⠀►▏ ⠀⠀──○─ 🔊 ⠀₁:₂₅ / ₃:₅₀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ᴴᴰ⚙ ❐ ⊏⊐
]
Upplagd 3 augusti 2018. Senast ändrad 15 augusti 2018.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
52 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
4 personer tyckte att denna recension var rolig
877.4 timmar totalt (404.9 timmar när recensionen skrevs)
Arabalarla futbol oynamak aslında o kadarda parlak bir fikir değil! Yani ilk bakışta çok saçma bir fikir gibi geliyor kulağımıza ama oyunun içine girince öyle olmadığını fark ediyorsunuz. Evet, Rocket League'den bahsediyorum. Son günlerin popüler oyunlarından bir tanesi olan Rocket League, 2008 yılında çıkan ve Psyonix tarafından geliştirilen Supersonic Acrobatic Rocket-Powered Battle-Cars isimli oyunun devamı niteliğinde. Yine aynı stüdyo tarafından geliştirilen Rocket League, son zamanların en eğlenceli oyunlarından bir tanesi. Oyunda amacımız aslında çok basit: Kontrol ettiğimiz süper güçlü arabalarla mekanik bir topu kaleye doğru göndermek. Eğlencesi de burada başlıyor zaten. RC tipli küçük araçları kontrol etmek çok basit olmadığı için zorlu dakikalar yaşayabiliyorsunuz. Örneğin; tam topa vuracağım diye hızlanırken, küçük bir joystick hareketiyle topu teğet geçmeniz mümkün. İncelemeye başlamadan önce Supersonic Acrobatic... isimli eski oyunu da deneme fırsatı buldum. Aslında eski oyunla aralarında çok büyük bir fark yok. En büyük farkı top dinamikleri olarak gösterebilirim. İlk oyunda daha küt bir top var. Daha mekanik hareketler yapıyor ve zor ilerliyor. Ancak Rocket League'de topun verdiği tepkiler gerçekten bir futbol topu gibi. Bunun yanı sıra ilk oyuna göre çok daha iyi stadyumların ya da sahaların olduğunu söyleyebilirim. Oyunun mekaniklerinde sahaların yeri de çok önemli. Halı saha mantığıyla işleyen oyunda, duvarları pas vermek için kullanabiliyorsunuz. Hatta yeteri hıza ulaşırsanız tavana kadar arabanızı çıkarmanız da mümkün. Bununla birlikte sahada çeşitli noktalar var. Bu noktaların üstünden geçtiğinizde hızlandırmalar alıyor ve "turbo" kullanabiliyorsunuz. Tüm bu mekaniklere son olarak da diğer rakiplere çarpabileceğinizi söyleyelim. Onlara çarparak yolundan etme ve infilak ettirme yoluna gidebiliyoruz. Oyun Modları Oynanış özelliklerinden aslında yukarıda bahsettik. Bu sebeple oynanış diye bir başlık atmaktansa seçebileceğimiz oyun modlarını anlatmak istedim. Oyunun en başında bizleri bir alıştırma modu karşılıyor. Bunu kesinlikle oynamanızı tavsiye ediyorum. Aslında alıştırma bölümleri her oyun için önemli olsa da Rocket League için olmazsa olmazlardan bir tanesi. Oyunun mekaniklerini iyice çözdükten sonra çok daha rahat oyunlar çıkartabiliyorsunuz. Oyunu tek kişi ya da çok kişi oynayabiliyorsunuz. Dört kişiye kadar oyuncu desteği olan Rocket League'i aynı evden oynamanız mümkün. Eğer yeterli sayıda oyuncunuz yoksa botlara karşı oynama imkanı da sizlere sunulmuş durumda. Özellikle 2v2 maçların çok eğlenceli sonuçlandığını söylemem gerek. Daha önemli olan mod ise multiplayer kuşkusuz. Rocket League'in zevki asıl burada çıkıyor. Ama tek kişilik modlarla oyunu iyice öğrendikten ve kavradıktan sonra multiplayer tarafına geçmenizi öneririm. Yoksa benim gibi büyük dayak yiyebiliyorsunuz. Zaten çok oyunculu moda ister istemez geçiyorsunuz. Tek başına aynı şeyi yapmaktan çabucak sıkılabiliyorsunuz. Bu yüzden çok oyunculu taraf kurtarıcınız olabiliyor. PC ve Playstation 4 için çıkan oyunun oldukça güzel bir özelliği daha var: Cross-play. Yani PC ve PS4 kullanıcıları aynı sunucularda oynayabiliyor. Böylece arkadaşınız PS4 üzerinden oynarken, siz PC üzerinden ona karşı oyuna çıkabiliyorsunuz. Grafikler ve Tasarım Unreal Engine 3 kullanılarak geliştirilen oyunun en dikkat çekici özelliği kaplamaları olsa gerek. Gerçekten yüksek kaliteli kapmalara sahip oyun ve gözümüze hoş geliyor. Bunun yanı sıra sahaların çok başarılı hazırlandığı üstüne basa basa söylemek istiyorum. Ortamı güzelleştiren bu sahalar, müthiş tasarımlara da sahip. Yukarıda da dediğim gibi eski oyuna göre bu, Rocket League'in artılarından bir tanesi. Sahip olduğumuz arabaların da çok farklı tasarımlara sahip olduğunu söyleyelim. Dahası bunları kendi zevklerimize göre değiştirebiliyoruz. Hatta Türk bayrağı bile dikebiliyoruz arabaların üstüne. Sonuç olarak Rocket League oldukça hoş grafiklere ve tasarımlara sahip bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Karar Rocket League incelemesi yine aynı cümlelerle son bulacak: Oyun çok saçma görünüyor olsa bile inanılmaz eğlenceli. Co-op olarak oynayıp, bu kadar eğlendiğim başka bir oyun daha olmamıştı. Daha doğrusu Towerfall Ascension'dan bu yana bu kadar eğlendiğim başka bir oyun karşıma çıkmamıştı. Playstation 4' te PS Plus ile birlikte ücretsiz olarak gelen oyun, PC için Steam'den 31TL karşılığında satın alınabiliyor. Verdiğiniz paraya değeceği ise kesin!
Upplagd 17 april 2017. Senast ändrad 24 november 2018.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
10 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
47.6 timmar totalt (36.8 timmar när recensionen skrevs)
40 Saatin sonucunda oyunu bitirdim. Ve görüşlerimi sizlerle paylaşıyorum.

Günümüzde oyun denildiği zaman aklımıza sürekli belirli yapımlar geliyor ve sanki dünyada başka oyun yokmuş gibi, birçok oyuncu sadece belirli isimleri takip ediyor. İşin kötüsü, oyun denildiği zaman yeni neslin direk olarak sadece video oyunlarını anlıyor olması ki bir yandan da baktığımızda, sektörün yıllardır yapmaya çalıştığı "yayılımcı" politikada ne kadar başarılı olduğunu görüyoruz bu mantık çerçevesinde; yani adamlar yaptı ve oldu... İşte Rogue Legacy tüm bu duygulara ve oluşumlara karşı çıkan cinste bir oyun oldu bizim için. Bizler oyun dünyasında eski toprağız, ataricilerde büyüdük ve her nasıl bir dönem, internet kafeler PlayStation kafeye dönüştüyse, bizler de ataricilerin internet kafeye dönüşmesine şahit olduk. Oyun dünyasının bel kemiği olan atariciler olmasaydı, dünyanın hiçbir yerinde oyun sektörü bu denli gelişemezdi, bu yadsınamaz bir gerçek. İşte Rogue Legacy tüm bu anlattığımız sınırların içerisinde yer alan bir yapım. O hem eski, hem de yeni. Hem yaşlıya, hem de gence hitap ediyor ve bu işi gerçekten çok iyi yapıyor...

Malumunuz günümüzde en çok muzdarip olduğumuz nokta, oyunlardan ne bekleyeceğimizi bilmememiz. İlk bakışlarda grafik kalitesi ile gözlerimizi kamaştıran yapımlar, piyasaya çıktıklarında hiç de hayallerimizde olanı bize sunamıyorlar. Bu durumu en çok oynanış şeklinde ya da oyunun gidişatında hissediyoruz. Özellikle 2005 ve 2010 arasında büyük yükselişe geçen grafik tutkunluğu, günümüzde yavaş yavaş yerini "gameplay" yani oynanabilirlik temasına bırakmaya başladı. Eğer siz de bu yazılanlara katılıyorsanız, size süper bir haberimiz var zira Rogue Legacy tam da bu tasvirlere uyan bir yapım. Öncelikle grafiklerinden başlamak lazım... Başlamak derken, aslında çok da anlatılacak bir şey yok, o tamamen 90'lı yılların ortalarına ait, 2D grafik motoru üzerinde çalışıyor. Pek tabii başta düşmanlar olmak üzere, arka planda çalışan çok başarılı bir yapay zeka ve haritayı kullanma becerisi söz konusu. Eğer gördükleriniz hoşunuza gittiyse bekleyin zira birazdan oyunu daha fazla seveceksiniz.

Hemen başlangıçta söylemek lazım; bu oyun çok zor! Her ne kadar bu durum kulağa bir eksiymiş gibi geliyor olsa da aslında değil. Çünkü oyunun tüm mantığı bu zorluk sistemi üzerine kurulu! Nasıl mı? Hemen yardımcı olalım... Şimdi oyuna girdiniz ve tıngır mıngır ilerliyorsunuz, karşınıza çıkan kaleye de girdiniz ki zaten girilen tek bir yer söz konusu. Kale, içerisinde birçok farklı odayı barındırıyor ve dilersek odaları temizlemeden geçebiliyoruz. Yine de amaç altın toplamak olduğu için her türlü odayı yağmalamak gerekiyor ama işte o ilk girdiğiniz odada anında ölme ihtimaliniz çok fazla. Odalar rastgele yaratılıyor ve bir önceki oyununuzda üst üste çok rahat geçtiğiniz bölgeler, bir sonraki oyun deneyiminizde kabus gibi odalara dönüşebiliyorlar... Ölmek içinse hayat puanımızın bitmesi gerekiyor. Ölmemek içinse yapacaklarımızın haddi hesabı yok. Oyuna her başladığımızda (Ki alışın, sürekli ölüyor, sürekli yeni bir kahramanla oyuna başlıyoruz, yani sistem bu.) yapılacak bazı düzenlemeler söz konusu. Oyunun başlangıç kısmı olan Manor'da topladığımız para ile açabildiğimiz Smithy, beraberinde 75 kere upgrade edilebilecek hayat puanı ve mana puanı kutularını da getiriyor. Biraz daha para kazanıp kendimizi geliştirdiğimizdeyse diğer iki ana upgrade başlığı olan Architect ve Enchanter bizlere merhaba diyor.
Her ölüm ardından karışımıza çıkan rastgele dört kahramandan birisini seçiyoruz. Hepsinin farklı yapıları var. Kimileri daha çok critical vuruş yapabiliyorken, kimisi tank rolünde; bir diğeriyse daha çok büyüyle ilgileniyor. Bir de açılmayı bekleyen sınıflar var ki onları Manor kısmındaki ugpradeler ile açıyoruz. Fakat kendilerini açmanın en önemli kısmı, her sınıf ile birlikte gelen ve tüm karakterlere etki eden güçler. Misal, gidip Barbar sınıfını açtığımız anda, fazladan "Str" alabilmemizi sağlayan upgrade'lere, Shinobi sınıfını açtığımızdaysa critical vurma ve vurduğumuz zamanki zararı arttırabilme upgrade'lerine ulaşabiliyoruz. Tüm bunların haricinde, Smithy, Architect ve Enchanter'ın farklı özellikleri de bulunuyor. Oyun içerisinde ulaşabildiğimiz kasalardan çıkan "Blueprint"ler ile Smithy'ye farklı silah ve zırh tarifleri öğretebiliyoruz. Akabinde para vermek sureti ile üretebildiğimiz bu cihazlar sayesinde oyunu biraz daha RPG kafasında deneyim edebiliyoruz. Enchanter ise kazıyabildiği rune'larla karakterimize farklı özelikler kazandırabiliyor. Açıkçası çift zıplama olmadan oyunu oynamak çok zor, buradan bir de ipucu vermiş olalım... Son olarak Architect'e geliyoruz. Kendisi temelde oyunun en önemli NPC'si zira az öncede bahsettiğimiz gibi, Rogue Legacy'deki odalar, biz her öldüğümüzde kafasına göre resetleniyor ve gitmek istediğimiz boss savaşına belki de hiçbir zaman ulaşamıyoruz. İşte kaleye girmeden önce mimar abimizle yaptığımız anlaşma sayesinde kaleyi "save" edebiliyoruz. Fakat geçtiğimiz odalardaki düşmanlar canlı kalıyor. Yani her şef sıfırlanmıyor. Diğer taraftansa topladığımız altınların yüzde 30'luk kısmı kesintiye gidiyor...

Kale'nin save edilmesi için oyunu fazlasıyla deneyim etmek gerek; bolca yaratık kesip, altın toplayıp, karakterimizi olabildiğince güçlendirmeliyiz ki ancak o zaman gidip adam gibi bir boss kesebiliyoruz. Bu arada ölüp kaleye her defasında girmeye çalıştığımızda tüm paramız sıfırlanıyor. Bu dengeyi bozan, yani kapı bekçisinden birazcık da olsa para kurtarmamıza imkan tanıya upgrade, daha sonraları kendisini gösteriyor. Nitekim Manor ve silah alım satımının kaleye girmeden önce yapılıyor olması, oyundaki dengelerin harika bir şekilde oturmasına sebep olmuş... Rogue Legacy içerisinde bulunan tüm güzellikleri bir kenara bırakırsak, oyunun esas zorluğunun oyuncu refleksleri tarafından yaratıldığını dile getirmek gerek. Tamam, karakteri güçlendirmek çok önemli ama ani reflekslere sahip olmayan bir oyuncu, kısa zamanda Rogue Legacy'yi makinesinden silecektir, bu da bizden garanti olsun. Bunun haricinde harika bir yapım Rogue Legacy. Hem "side-scrolling" temelleri üzerine kurulu olması, hem eski grafikleri ile göz alması, hem de tamamen yenilikçi bir oyun dinamiğini ortaya koyması açısından, bizlerin büyük ilgisini çekmeyi başardı. Eğer sizi biraz daha eskilere götürecek ve biraz daha zorlayacak oyun arayanlardansanız Rogue Legacy konu için biçilmiş kaftan.
Upplagd 28 januari 2017. Senast ändrad 28 januari 2017.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
3 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
89.3 timmar totalt (87.0 timmar när recensionen skrevs)
Civilization V, benim açımdan gelmiş geçmiş en iyi Civilization oyunu olabilir. Özellikle bir önce çıkan ek paketi Gods and Kings ile serinin eksik kalan din yönünü taçlandıran oyun, bu sefer Brave New World ile diplomasiye ve ticarete yepyeni mekanikler katıyor.

Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım, Civilization V, kesinlikle herkese göre bir oyun değil. Bol sabır, bol bol düşünce ve gerektiği yerlerde bol kurnazlık gerektiriyor. Bütün bunlara sahip olan ve yerinde kullanabilenler ise iyi birer Civilization oyuncusu olarak tarihe geçiyor, tabii bu süreçte Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları’na kapatılmazlarsa.

Peki ama Gods and Kings’den öte neler değişti? Öncelikle benim ilgimi çeken ve Gods and Kings oyuncularının da ilgisini çekecek olan şey ülkelerin liderlerinin diplomatik karakterlerinin gerçekten çok daha gerçekçi bir hale gelmiş olması. Napoleon artık daha psikopat, eskiden sakin huylu bildiklerimiz ise daha pragmatist. Mesela Gandhi’den beklenmedik kurnazlıklar görmek artık bir hayal değil. Yeni dünya eskisinden çok daha tehlikeli.

Brave New World, diplomasi mekaniğini gerçekten bu anlamda kat kat ileri taşımış durumda. Yapay zeka sizi gerçekten sınırlarınıza kadar götürüyor, sizi sınıyor ve galibiyeti altın tepsi içinde değil bakırdan ve üstü kapalı bir kafes içinde sunuyor. Tabii bunun tadı bir ayrı oluyor.

Civilization oyunları asla kolay öğrenim merdivenlerine sahip olmadı. Yani neyin neyi ne kadar etkilediğini gerçek anlamda öğrenmek ve buna mekaniksel anlamda hakim olmak çok vaktinizi alıyor, Brave New World bu konuda kendisinden önce gelenlerde daha merhametli davransa bile, bazı mekaniklerin tam olarak etkilerini anlayabilmek için epey bir vakit harcamanız gerekecek. İdeolojiler, World Congress, Turizm ve Arkeoloji özellikle oldukça heyecan verici.
Bütün bu mekanikleri anlamanız önemli ve vaktinizi alacak diyorum fakat bunların yeni uygarlıklarla nasıl denklemler kurduğu oyunun en can alıcı noktalarından. Özellikle yeni eklenen dokuz adet uygarlık ve sekiz adet dünya harikası var (sonunda Motherland Calls oyuna eklenmiş). Oyuna eklenen uygarlıkların bir kısmını daha önce City State olarak görmüştük. Özellikle Venice beni bu konuda şaşırttı doğrusu.
Açıkçası, bütün Civilization V oyuncuları Gods and Kings eklentisiyle birlikte oyunda mevcut olan askeri üstünlüğün bir noktadan sonra tek önemli nitelik olması durumunun dengelenmesini diliyordu, ne yazık ki beklediğimiz kadar dengelenemedi ve yine en çok askeri basan ülke bir yerden sonra oyunun kaderini belirleyen oldu, Brave New World ile askeri üstünlük dönemi bitiyor. Zeki stratejiler, düzgün ticaret anlaşmaları ve kültür bombardımanları ile artık istediğiniz kadar çiçek çocukluk yapabilirsiniz, aptalca hamleler yapmadığınız sürece çok ciddi bir askeri üstünlüğe ihtiyacınız yok tabii bu demek değil ki tedbiri elden bırakacaksınız, düzenli ordu her zaman iyi bir şeydir.,
Brave New World, grafiksel olarak çok ciddi yenilikler sunmuyor, zaten ihtiyacı da yok diyebilirim, Civilization V hala oldukça güzel görünüyor, özellikle coğrafya dokusunun yavaş yavaş uygarlıklarla birlikte değişiyor oluşu, hala etkileyici. Müzik deseniz, zaten Civilization V’in müziklerini hala yolda giderken dinleyen birisi olarak asla bir şikayetim olmamıştı, Brave New World ile bu güzel bestelere yenileri eklenmiş durumda.

Civilization V’in son eklentisi Brave New World, Gods and Kings ile oluşturduğu sağlam temeli gerçekten de muhteşem bir şekilde noktalayarak, Civilization V tecrübesini özellikle deneyimli oyuncular için kat kat arttırıyor. Oyun çıktı çıkalı, gereksiz indirilebilir içerikler yerine böyle doyurucu ek paketleriyle benden takdirleri kazanan Firaxis, oyunun üzerinden 3 sene geçmiş olmasına rağmen, yine takdirleri toplamayı başarıyor, Brave New World, bütün strateji delilerinin, özellikle Civilization V delilerinin edinmesi gereken bir ek paket.
Upplagd 20 januari 2017.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
Ingen har angett att denna recension är hjälpsam ännu
1 person tyckte att denna recension var rolig
555.5 timmar totalt (267.6 timmar när recensionen skrevs)
Early Access-recension
Hayatta kalmak.

Basitçe, ölmemeye çalışıyorsunuz. Açlık, soğuk, doğa, vahşi hayvanlar ve diğer oyunculara karşı yaşam mücadelesi veriyorsunuz. Etraftan topladığınız taş, maden (metal vb.), odun ile silah yaparak hayvan avlayıp yaşamaya çalışıyorsunuz. Karşınıza başka bir oyuncu çıktığındaysa onu öldürüp eşyalarını çalabiliyorsunuz. Öldürmeyebilirsiniz de ama ya o sizi öldürürse?

Oyunda kural yok. İstersen eşkiya gibi bir haydut gibi davran. İstersen dost canlısı davran. Seçim senin. Öldürebilir, çalabilir, kırabilir, parçalayabilir, yalan söyleyebilir, kandırabilir canınız ne istiyorsa yapabilirsiniz. Herkes böyle değil. Bazıları silah bile doğrultmuyor ama bazıları kendini Texas'da zannediyor...

Kendinize, topladığınız kumaşlardan elbise yaparak vücudunuzu dışarıdan gelecek etkilere karşı koruyabilirsiniz. Daha sonra, oyunun ilerleyen zamanlarında, deri ya da farklı elbiseler bulup giyebilir/üretebilirsiniz. Peki bu korunmak için yeterli mi? Hayır. Kendinize bir ev inşa etmeniz gerekiyor. Oyunun başında ilk gün bir ev yapması çok pratik değil. Güvenli bir yer buluncaya kadar zaman geçiyor. O yüzden yeni bir oyuna başlandığında derme çatma bir barınak yapmanız ilk geceyi atlatabilmeniz adına yeterli olacaktır. Tabi biri gelip kapıyı kırıp saldırmazsa.

Sağdan soldan topladığınız odunlarla, tahta plakalar yapıyorsunuz sonra onlarla da duvar, zemin gibi temel parçalar üretip çimlerin ya da taşların her neyse üzerine yerleştirip evinizi inşaya başlıyorsunuz. Evinizi korumak için birkaç yol var. Evinizi bir yere saklayabilirsiniz ya da etrafına tahta kazıklar koyarak, diğerlerinin yaklaşmasını engelleyebilirsiniz. Silahlar üretip, pencereden ateş ederek de gelenleri püskürtebilirsiniz.

Patlayıcılar ile (el bombası, c4) evlerin duvarlarını, kapılarını kırarak zarar verebilir ve içerisini yağmalayabilirsiniz. Aynısını bir başkası sizin için de yapabilir.

Oyundan çıktığınızda karakteriniz yere yatar ve uyur. Buna, oyun içinde sleeper deniyor. Sunucuya giren herhangi birisi tarafından yerde yatan karakteriniz görülebilir, öldürülüp soyulabilir. Aynısını siz de yapabilirsiniz. Eğer böyle bir şey başınıza gelirse rastgele bir yerde uyanmış olarak oyuna sıfırdan başlarsınız ve eşyalarınızı, evinizi tekrar bulmanız gerekir. Eğer uyku tulumu ya da yatak yaptıysanız, öldüğünüzde onları koyduğunuz yerden başlayabiliyorsunuz. Ben evinizin içine koymanızı öneriyorum.

Terkedilmiş evleri, kasabaları, binaları olan koca bir ada.

Harita şimdilik 6km² büyüklüğünde. Oyun tamamlandığında 64km² olacağı söyleniyor. Adada kimsecikler yok. Etrafınızda ottan, çimenden, ağaçtan, taştan, topraktan, kayalardan başka bir şey yok... Belki de öyle düşünüyorsunuz... Aslında rastlayacağınız bazı şeyler var.
Birincisi, radyasyon. Eğer bir binaya ya da yerleşim alanına girmeye niyetlendiyseniz radyasyonla %95 karşılaşırsınız çünkü radyasyonsuz yapıların sayısı çok çok az. Radyasyon korumalı giysileriniz olmadan içeride uzun süre kalmanız mümkün olmuyor. Bazı bölgelerde radyasyon aşırı derecede kuvvetli. Yeterince iyi korunmazsanız sizi saniyeler içinde öldürebilir.
İkincisi, vahşi kırmızı hayvanlar. Bu kırmızı hayvanlar (ayı ve kurt) genellikle buralarda bulunuyor. Sizi farkedip sonsuza kadar kovalayabilir. Bunu istemiyorsanız ya girmeyin ya da çekip öldürün.
Üçüncüsü, kutular... Ganimet! Bu terkedilmiş evlerde ve kasabalarda yağma yaparak (daha doğrusu kutuları açıp içindekileri alarak) normalde elde edemeyeceğiniz şeylere sahip olabilirsiniz. Bunlar: çeşitli silahlar, konserve yiyecekler, sular, anti radyasyon hapları, çikolata, araştırma kiti, planlar, barut, mermi, ev yapımında kullanılan malzemeler vb. Tabi kırmızı mutant hayvanlara ve radyasyona karşı hayatta kalabilirseniz.
Dördüncüsü de orada burada dolanan geyikler, tavuklar, tavşanlar, domuzlar... Onlar zararsız ama bazıları iyi koşuyor. Yakalamanız lazım.

Sesler... Hatalar, gariplikler... Eksiklikler...

Sesleri malesef yetersiz buluyorum. Umarım ileride daha iyi hale getirirler.

Oyun henüz alfa aşamasında demiştim. O yüzden hatalar ve garipliklerin olması normal. Bunlar zamanla giderilecektir. Mesela, her hayvandan tavuk eti düşüyor. Ayıların, kurt sesi çıkarttığı oluyor gibi.

Oyunda fazla çeşitlilik yok. Mesela sadece 4 farklı giyecek çeşidi var. Taş kullanarak ev yapamıyorsunuz. Silah çeşidi başlangıçta yeterli gibi gözükse de aslında az. Oyunda metal balta dışında yakın dövüş silahı yok. Hayvan çeşitliliği düşük, meyve sebze yok, tarımsal faaliyette bulunamıyorsunuz, araba yok gibi çeşitli eksiklikleri mevcut. Umarım eksiklikler en kısa sürede giderilir.

Ayrıca oyunda çıplaklık mevcut. Varsayılan olarak sansürlü ama bazı sunucularda sansürü kaldırıyorlar ve karakterin şeyi gözükebiliyor... Şeyi işte...

Karşılaştırılması yapılan oyunlar.

Genellikle Dayz ve Minecraft ile karşılaştırma yapıyorlar. Maden toplama, ev inşa etme gibi şeyler dışında Minecraft ile ortak özelliği yok. Dayz oynamadım o yüzden yorum yapamam ama gördüğüm kadarıyla ve zombiler silindikten sonra da pek benzer yanı kalmadı.

Son sözler.

Oyunun yaklaşık %17 gibi bir kısmının tamamlandığını söylüyorlar. Aslında oyuna nereden bakarsanız fazla özelliği yok. Bu haliyle ve çeşitli eksiklikleriyle, hatalarıyla bile rahatlıkla oynanacak ve zevk alınabilecek bir oyun. Bir sunucuya bağlandığınızda sizi saatlerce oyalayabilir. Kaldı ki çeşitli sunuculardaki eklenti/mod destekleriyle birbirinin kopyası olmayan sunucular bulabilirsiniz.

Konforlu bir oyun deneyimi istiyorsanız en fazla 50'ye kadar aktif oyuncusu bulunan, yöneticileri aktif bir modlu ya da modsuz topluluk sunucusuna girin.

Oyunda hile mevcut ve denetimsiz (sunucuyu yöneten kişiler ilgilenmiyorsa) bir sunucuya girdiğinizde hile kullanan birine yakalanırsanız eşyalarınızı kaybedebilirsiniz. Emeğiniz boşa gider. O yüzden sunucu seçimi çok önemli.

İnceleme notum 9/10
Upplagd 11 september 2016. Senast ändrad 13 september 2016.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
6 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
3 personer tyckte att denna recension var rolig
147.5 timmar totalt (20.9 timmar när recensionen skrevs)
%98 LOADING
%2 GAME

Upplagd 10 september 2016.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
2 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
1 person tyckte att denna recension var rolig
1,556.1 timmar totalt (120.2 timmar när recensionen skrevs)
Recension av CS:GO
Dedem hep sigara içerdi. Ben 10 yaşlarındayken annem ona "Torununun mezuniyetini görmek istiyorsan, sigara içmeyi acilen bırakmalısın." Dedemin göz yaşları gözlerinden süzüldü ve cebindeki sigara paketini ezip attı. 3 yıl sonra akciğer kanserinden öldü. Çok üzüldüm ve bu benim hayatımda derin yaralar bıraktı. Annem bana dedi ki; ne olursa olsun sigara içme, aileni dedenin bizi soktuğu durumlara sokma~ Onun bu sözlerini başımla onayladım ve dedem aklıma geldiği her an aklımda annemin bu sözleri yankılandı. 28 yaşıma geldiğimde sigaraya hayatımda elimi bile sürmemiştim. Fakat bu davranışımdan son derece pişmanım, çünkü bu oyun beni kanser etti.
Upplagd 9 april 2016. Senast ändrad 14 juli 2016.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
Visar 1–10 av 10 poster