helpbomb
En línea
Expositor de artwork destacado
Neil & Eva
2
Expositor de artwork destacado
Night in a city
1
Expositor de reseñas
18.9 horas jugadas
Until Then, 2024 yılında Filipinler merkezli bağımsız oyun stüdyosu Polychroma Games tarafından geliştirilen bir indie oyun. Steam’de rastgele dolaşırken karşılaştım, 3 boyutlu bir ortamda geçen 2.5D piksel sanatı ilgimi çekti. İstek listeme ekledikten sonra demoyu denedim. Demo, oyunun tamamına dair pek fazla fikir vermiyordu ama içimde bir merak bıraktı. Sonunda oyuna bir şans verdim – ve iyi ki vermişim.

Dört yıl boyunca geliştirilen bu oyun, sadece 2024’ün değil, belki de tüm zamanların favorilerimden biri haline geldi. Bu sadece bir oyun değil; sinematik bir deneyim, sürükleyici bir roman ve ruhsal bir yolculuk. Görsel roman ile yürüme simülasyonunun bir karışımı olan yapım, yaklaşık 18-20 saatlik süresi boyunca derin ve unutulmaz bir hikâye sunuyor.

🎭 Hikâye
Annesi ve babası uzaklarda yaşayan Filipinli bir genç olan Mark Borja’yı canlandırıyoruz. Umutsuz, tutkusuz, hayattan biraz kopmuş bir karakter. Daha ilk dakikalardaki yürüyüşünden bile bu hâlini sezebiliyorsunuz. Oyunun evreninde “The Ruling” adını taşıyan bir felaket yaşanmış. Bu felaketin Filipinler’in deprem geçmişinden ilham aldığını söyleyebiliriz.
Mark, en iyi arkadaşları Cathy ve Ridel ile sıradan bir lise hayatı sürerken, Nicole adında bir transfer öğrenciyle tanışmasıyla hikâye beklenmedik bir yöne evriliyor. Oyun yalnızca bir gencin içsel değişimini değil; aynı zamanda Nolanvari, katman katman açılan bir anlatıya sahip. Çok fazla detaya girmek istemiyorum. Her oyuncunun keşfederek ilerlemesi gereken bir yolculuk bu. Oyunun üç farklı sonu var – ama seçimli değil, sıralı. Hepsi sizi adeta “kamyon çarpmış” gibi bırakıyor.
Gerçekçiliği rahatsız edici ölçüde (iyi anlamda) ve ayakları yere basan bir hikaye. Fantastik kurgunun hayatın içindeki dramatik gerçeklikle dengesi oldukça başarılı.

👥 Karakterler
Mark Borja:
Ana karakterimiz. Yukarıda da bahsettiğim gibi motivasyonsuz, tutkusuz bir ruh haline bürünmüş. Hayatına anlam katan tek şey arkadaşları ve oyunlar. Onun gelişimini izlemek son derece zevk veriyor. Herkes hayatının bir döneminde Mark gibi hissetmiştir.

Cathy:
Enerjisi yüksek, neşeli, her sahnede parlayan bir karakter. Oyuncunun korumak isteyeceği türden biri. Pek çok kişinin favorisi olması boşuna değil.

Nicole:
Hikâyeye sonradan dâhil olan ve Mark ile derin bir bağ kuran karakter. Küçüklüğünde piyano yarışmalarında birinci gelen ama sonradan piyano ile arasında soğuk rüzgarlar esen bir genç. Yaşadığı bölgeyi ‘’The Ruling’’ felaketi vurduğu için Mark’ın okuluna transfer olur ve içinizi ısıtan bir hikayenin temellerini atar.
*Sadece 3 karakteri ele aldım. Oyunda daha fazla karakter var.

Genel Düşüncelerim:
Bu tarzı sevmeyenler için oyun yavaş gelebilir. İnteraktifliği az, anlatımı yoğun. Dediğim gibi yürüme simülasyonuvari ve yer yer oyun yavaş ilerliyor. Fakat bu türe ilgisi olanlar için bir mücevher. Her detayı özenle düşünülmüş. Diyaloglar, atmosfer, karakter animasyonları, hepsi bir duygunun taşıyıcısı. Müzikler ise apayrı bir seviyede – özellikle Kyle Patrick Naval’ın besteleri oyunu farklı bir boyuta taşıyor.
Bu oyunu en iyi nasıl anlatabilirim diye çok düşündüm. Herkesin deneyimi farklı olabilir ama burada yazdığım inceleme, sizin oynarken yaşadığınız duyguların yanında mum ışığı gibi kalabilir. Ya da sıkılabilirsiniz. Şans vermenizi öneririm.
Bu oyunun size anlatmak istediği şeyler var. Hayatın kendisi gibi acı-tatlı. Oyunun bana göre en etkili kısmı, her karakterin içimizden biri olması gibi. Fantastik karakterler değiller, sadece yaşamanın zor olduğu bir ülkede düşe kalka hayatı yaşamaya çalışan gençler. İşte bu yüzden bağ kurmak oldukça kolay. Umudunu kaybeden var, geçmişteki hatalarını affedemeyen var, ne kadar zorlu koşullarda yaşasa da pes etmeyen var, değişmeye çalışan var, affetmek ve affedilmek isteyen var. Kurgusunu bir kenara bırakırsak, bu oyun hayatın içinden. Herhangi bir karakter ile bağ kurabilirsiniz. Sadece oyun karakterleri değiller, en sıradan duygularınızın aynası gibiler.
Umutsuzluk, pişmanlık, yas, affetme, affedilme ve kabullenme... Bu oyun size her duyguyu hissettiriyor.
Oyunun ana teması kabullenme ve ne olursa olsun devam etmek üzerine. Düşeceksin, kalkacaksın, hata yapacaksın, başarılı olacaksın. Acı çekecek, mutlu olacaksın. Hepsini yaşayacaksın. Bu duyguların ve isteklerin sürdükçe, yaşamaya da devam edebilirsin. Ne de olsa: "Dünya henüz sona ermedi. (The world hasn't ended yet)

Not:Türkçe dil seçeneği yok. Ancak kullanılan İngilizce çok karmaşık değil ve takip etmesi kolay. Kurgu hikaye noktasında teknik kelimeler içeriyor, orası kafanızı karıştırabilir. Yine de ortalama İngilizce bilmek önemli.
9/10
Comentarios
Miyakuli 20 ABR a las 2:14 p. m. 
::: (\_(\
*: (=’ :’) :*
•.. (,(”)(”)¤°.¸¸.•´¯`» _,-""-._
| !HAPPY EASTER! | :star_yellow: