Recent reviews by Gökhan

Daha oyuna ilk girişte görsellikten, sanat tasarımlarından ve müziklerden buram buram emek harcandığını hissediyorsunuz ve oyunun gelecek vaat ettiğini görebiliyorsunuz. Birazcık Frostpunk biraz da Anno esintileri mevcut ama kesinlikle o oyunların kopyası değil. Erken erişimin ilk gününden bu yorumu yapabiliyorum ve bu oyun eğer geliştirilmeye devam edilirse çok güzel yerlere geleceğine inanıyorum. Geliştirici ekip güzel bir vizyon çizmekle beraber yayımcı olarak Daedalic Entertainment ile anlaşmış yani bu oyun güzel bir yol haritasına sahip bir şekilde ilerleyecek sinyallerini veriyor.

Oyunu daha fazla oynadıktan sonra bu incelemeyi daha detaylı bir şekilde güncelleyeceğim.

Elinize emeğinize sağlık.

Ölümü öldürerek ölümsüzlüğü elde etmeye çalıştığımız oyun.

Ünlü bir filozofun da bahsettiği gibi; "Ölüme karşı elimizde büyük bir koz var: Ölmemek!"

"Özgürlük nedir? Aynı dili konuşan ve aynı gelenekleri paylaşanlar tarafından yönetilmek mi? Hayır, bu yalnızca daha rahat bir kölelik. Hiçbir yükümlülüğünün ya da bağlılığının olmaması mı? Hayır, bu özgürlük değil yalnızlık. Açlıktan ya da susuzluktan muaf olmak mı? Özgürlük için yaşam gerektiğinden burada gerçeğe biraz yaklaşıyoruz ama dünyanın bütün etleri ve şarapları önündeyken bile özgür olmayabilirsin.

Özgürlüklerin en önemlisi, düşündüklerini söyleyebilme özgürlüğüdür; düşüncelerini korkusuzca duyurabilme ve böylece demokrasiye açık ve cesurca katılabilme özgürlüğü. Bir şehrin gerçekten özgür olup olmadığı; muhaliflerin, baş belalarının, asilerin ve ahmakların özgürlüğünden anlaşılır. - Stageiralı Straton, The Talos Principle 2

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3109409947

Portal tarzı basit ama güzel bir anlatıma sahip bir bulmaca oyunu oynayacağımı düşünerek başladığım The Talos Principle, aslında bir oyunun bir oyundan daha fazlası olup ne kadar düşündürebileceğini ve sorgulatabileceğini bana deneyimletmişti. İkinci oyun ise ilk oyundaki performansını devam ettirerek bir yandan düşündürerek yorarken bir yandan da envai çeşit bulmacalarla zihni dinlendirerek açmayı hedeflemiş ve bunu başarılı bir şekilde gerçekleştirmiş. Her şeyiyle beni hayran bırakan bu oyunu şimdi parça parça incelemek istiyorum, ama şunu özellikle belirtmeliyim ki incelememde spoilerlar olabilir; eğer ilk oyunu oynamadıysanız ve oynamayı düşünüyorsanız bu incelemeyi okumayın.


İnsanlık bir virüs sebebiyle yok oluşun eşiğindeyken bir grup bilim adamı insanlığın daha sonra robottan tekrar insanlığa evrimleşerek devam edebilmesi için bir yapay zekâ eğitme simülasyonu üzerine çalışma yapmış ve o simülasyonu başlatmış. Yüz binlerce yıl süren döngülerden sonra nihayet bir yapay zekâ simülasyondan gerçekten insan olduğuna dair testleri geçerek kurtulmayı başarır ve ardından devamı gelir. İlk oyunda simülasyondan kurtulan ilk yapay zekâ bizdik.

Bu oyun ise ilk oyun bittikten binlerce yıl sonrasını konu alıyor. İlk oyunu oynayanlar hatırlayacaktır, oyun sonuna doğru birkaç seçim hakkımız vardı ve bu seçimlere göre ya Elohim'i dinleyerek simülasyonda sonsuza kadar kalıyor ya da hakikat yolunda ilk adımımızı atıyorduk. İkinci oyunda ise, aslında ilk oyunda verdiğimiz Elohim'e karşı gelme kararının sonuçlarını görüyoruz ve ilk insan - robot olarak dünyaya çıktıktan sonrasını görüyoruz. Bizden sonra başkaları da simülasyondan kurtuluyor ve Yeni Kudüs adında bir şehir kuruluyor.

Tabii biz bu oyunda ilk oyundaki karakterimizle devam etmiyoruz, simülasyondan kurtulan 1000. robot olarak yeni bir robotla etrafımızda olan biteni öğrenmeye çalışırken kendimizi yeni bulmacalar içerisinde bulurken aynı zamanda çözülmesi gereken bir gizemle karşılaşıyoruz. Bir çeşit ışıktan oluşan garip varlık bize kendisini kurtarması için seslenerek bizi bir adaya yönlendiriyor ve piramit şeklindeki muhteşem bir mekanik yapıyla karşılaşmamızı sağlıyor ve bu yapının gizemini çözmek için kilidini açmak amacıyla çeşitli bulmacalar çözüyoruz.


Oyunda piramit şeklindeki yapının etrafında yer alan Doğu, Batı, Kuzey, Güney şeklinde parçalanmış 4 ana bölge yer alıyor. Her bölge kendi içerisinde 3 parçaya bölünmüş vaziyette. Her bölgede 8 adet normal bulmaca, 2 adet kayıp bulmaca, 1 adet altın bulmaca ve 2 adet yıldız bulunuyor. O bölgeyi tamamlamış olmak için toplam 8 olacak şekilde normal ve kayıp bulmacaları çözmemiz yeterli. Altın bulmacaları çözebilmek için diğer tüm bulmacaları oyun boyunca eksiksiz çözüp oyunun sonuna doğru altın bulmacaları tek tek ziyaret etmemiz gerekiyor. Yıldız bulmacalar ise diğerlerinden biraz farklı olarak bölgenin içerisinde bazı yerlerle etkileşime girdiğimizde çözülüyor. Her bölgede farklı farklı bulmaca tipleri var ve bu bulmacaları çözebilmek için farklı aletler kullanmamız gerekiyor. İlk oyuna göre bu oldukça zenginleştirilmiş. Pek bulmaca hayranı değilim bu yüzden beni bir tık zorlasa da Normal ve Kayıp bulmacalar normal zorlukta, altın bulmacalar ise bir tık daha zor fakat çözülemeyecek gibi değil. Bölgeler tamamlandıktan sonra mega yapının içerisinde de farklı tiplerde bulmacalar çözüyoruz ve oyun sizden bunu hiç esirgemiyor. Yeterince fazla bulmaca mevcut ve tatmin edici.


Oyun hem görsel hem seslendirme yönünden oldukça iyi, hikâye ve oynanışla beraber mükemmel bir uyum içerisinde. UE5 kullanarak grafikleri tatmin edici derecede iyi bir seviyede tutmasının yanı sıra, çeşitli haritaların, bölgelerin ve mekânların tasarımı gerçekten tatmin edici bir şekilde konsept ile uyumlu ve aşırı başarılı. Haritalar beni kendine hayran bıraktı, özellikle Batı bölgesi ve piramitin içerisi gerçekten hayranlık uyandırıcı bir tasarıma sahip. Olumsuz olarak şunu diyebilirim ki ilk oyunda yaşadığım "Motion Sickness"ı bu oyunda da yaşadım, özellikle bazı bulmaca türlerinde aşırı oldu.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3109913940

Bunun yanı sıra müzikler genel olarak ortalama, çözdüğümüz bulmacalara göre chill diye tabir edilebilecek müziklere sahip. Fakat oyunu oynarken arkadaşlarıma yayın açarak beraber oynadığım zaman, bir arkadaşımdan müziklere dair Flash TV'de yayınlanan Gerçek Kesit Sarı Bıyığın Dramı müziği benzetmesi aldım ki bunu belirtmeden geçmek istemiyorum. :D


Oyunu geliştirici ekip sanki sadece para kazanmak için geliştirmemiş, biz varoluşsal sancılar çekelim diye ellerinden geldiğince uğraşmışlar diyebilirim. Oyunda bir çok karakter var ve her birinin varoluşsal sancılarını oyun bize güzel bir şekilde yansıtırken aynı zamanda onların sorduğu soruları kendimize sormamız gerektiğini gözümüze sokmak istercesine üzerinde duruyor.

Bir birey olarak kimiz, neyiz, neden varız, amacımız nedir, amacımızı nasıl buluruz, bir amaca gerçekten ihtiyacımız var mı? Bireyi birey yapan şeyler nedir? Toplum nedir, devlet nedir? Toplumlar ve devletler canlı bir şey midir yoksa bir makine midir? Bir makinenin bir canlıdan farkı nedir? Bilinç nedir? Metalden oluşan bir yapay zekâ, karbon bazlı yapıdaki insan gibi bir bilince sahip olabilir mi? Karbon bazlı yapıda olması insanı insan yapan şey midir yoksa insan da bir makine midir? Evrendeki amacımız nedir? Geliştirilmiş Kardaşev Ölçeğinde daha ileri bir seviyeye ulaşabilse insanoğlu neler yapabilirdi? Bu geçiş sürecinde neler olurdu?

Bu soruları sorarken aynı zamanda her bir karakterin ve ana karakterlerinde kendince bir cevabı zamanla oluşuyor ve verdiğimiz kararlara göre yine farklı sonlarda farklı şeylerle karşılaşabiliyoruz. Yine oyun içerisinde, geçmişte yaşanmış, günümüzde yaşadığımız ve gelecekte yaşayabileceğimiz bir çok olaya hem ana hikâye akışında hem de yan metinlerde verdiği örneklerle değiniyor ve kimi yerlerde kafanızda şimşekler çakmasına sebep oluyor.


https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3087855629

İlk oyunda bireysel sorgulamaların yanı sıra biraz daha dini ağırlıklı sorgulamalar üzerinden giden felsefi anlatım şekli, ikinci oyunda din yerine toplumsal mekanikler üzerinden devam ederken insanlık aslında evrenin neresinde, nasıl ilerlemeli gibi sorular da sorarken hikâyesini bu yönde şekillendirmiş ve sadece felsefi değil aynı zamanda bilim kurgu yönünden de oldukça güzel ve zengin bir oyun olmuş. Aynı zamanda, bir sonraki içerik için - belki DLC belki yeni bir oyun - bir açık kapı bırakmış. :)

Gerek bulmaca gerek sanat tasarımı gerek oynanış açısından zenginleşen oyuna hafif de olsa RPG öğeleri serpiştirilmiş. Bu yıl oynadığım en iyi oyun olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. [BG3 henüz oynamadım ama ikisini kıyaslamam. :)] Türkçe çevirisi muazzam olmuş, çeviren arkadaşların ellerine sağlık. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki parasını sonuna kadar hak ediyor.

İyi eğlenceler.

Oyunun hem optimizasyonu leş gibi hem de Steam Atölye desteği mevcut değil. Optimizasyon biraz kötü olması konusunu bir nebze anlarım, bu tarz simülasyon oyunlarını optimize bir şekilde çıkartmak kolay değil ama leş gibi bir optimizasyonla da çıkartmazsın. Hadi onu geçtim, bu oyundan Steam Atölye desteğini niye kaldırıyorsunuz yahu hiç mi gözlemlemediniz ilk oyundaki Atölye ve mod desteği sayesinde oyunun ne kadar tutulduğunu ve yıllarca sevenleri tarafından geliştirilen içeriklerle oynandığını? Hani kulaklarınız duymuyor, gözleriniz görmüyor fakat burnunuz da mı koku almıyor?

Erken erişim olarak işaretlenmesi gereken bir oyun. Bu fiyata kesinlikle değmez. En az 2 yıla anca toparlanır o da Steam Atölye desteği gelirse...

Once upon a time, I was a gamer who kept buying the same versions of Skyrim. Then, Blizzard arrived on the Steam Store. I PAID AGAIN for the same game, even though I had already pre-ordered the Ultimate Version for both myself and my friend, and hadn't even played it yet. Now, I'm waiting for other Blizzard games, especially Starcraft 2. I hope it will be added to Steam soon!

I hate the day I took an arrow to the knee...

Auto Battler dediğimiz tür için özetle, klasik strateji oyunlarından farklı olarak oyuncunun birlikleri savaş esnasında kontrol etmediği fakat öncesinde uygun birimleri seçip savaş alanında uygun konumlara çeşitli formasyonlarla yerleştirdiği ve geliştirmelerini yaptığı ama savaş esnasında birliklerin tamamen yapay zekâ tarafından otomatik bir şekilde savaştırıldığı bir tür diyebiliriz. Yani, bu türde klasik RTS vb. strateji türlerinden farklı olarak önemli olan klavye - fare kombinasyonu ile birimleri hızlı bir şekilde yönetmek değil, uygun birimleri seçip taktiksel bir şekilde rakibin de hamlelerini ön görerek planlamak. Mechabellum ise erken erişimde olmasına rağmen bu türün keyifli ve başarılı bir örneği olmuş.

Oyunun eğitim, tekli ve çoklu oynanış modları bulunmakta. 1vs1 ve 2vs2, dereceli, yapay zekâya karşı hayatta kalma gibi çeşitli farklı modlar var ve erken erişimde olmasına rağmen mod çeşitliliği şimdilik yeterli, ileride daha da detaylanacağını düşünüyorum. Hikâye ile ilgili bir şey yok, oyun tamamen versus atma üzerine kurulu. Peki gelin biraz oynanıştan bahsedelim.

Her bir maça başlarken, kendine has avantajları - dezavantajları bulunan ve başlangıç birimleri farklı olan bir komutan seçiyoruz. Aslında her komutan aynı birimlere erişebiliyor fakat başlangıçta açık birimler değişebiliyor. Oyun raunt raunt ilerliyor. Her bir rauntta artacak bir şekilde "supply" olarak adlandırılan kaynaklar geliyor ve bu kaynakları kullanarak birimleri (sadece o maç için) kalıcı bir şekilde açıyoruz ve daha sonra bu birimleri kullanma maliyetini de karşılayıp savaş alanına yerleştirebiliyoruz. Birimlerimizi yerleştirdik, varsa yapmak istediğimiz geliştirmeleri yaptık ve raunda başladıktan sonra yapay zekâ her iki tarafın da birliklerini düz bir şekilde savaştırıyor. Burada savaşma şekilleri tamamen seçtiğimiz birimlerin birbirini counterlaması ve pozisyonlarına göre değişiyor. Yani, yapay zekâ ekstra bir taktik eklemiyor.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3016685696

Farklı farklı birim türleri var. Yer birimleri ve hava birimleri, dev birimler, anti unit birimler, kalabalık birliğe sahip birimler, anti kalabalık birimler vb. Her biri bir başka türdeki birime karşı avantajlıyken bir başkasına karşı dezavantajlı oluyor. Örneğin, crawler diye bir birim var, Starcraft 2 oynayanlar bilir zergler gibi çok kalabalık bir birim ve sürü hâlinde üstünlük kurarak saldırmak için kullanılıyor. Eğer buna karşı crowd control türüne sahip bir birim kullanmazsanız, örneğin kalabalıklara ateş püskürten bir Giant birim olan Vulcan bunu counterlıyor, hiçbir şansınız olmuyor. Bu tarz birim counterlama veya counterlanan durumu counterlama gibi şeyler ve oyunun klavye - mouse kombinasyonu değil hamlelerden ibaret olması adeta bir satranç oynuyormuş hissi sağlıyor.

Savaş alanında her bir oyuncunun 2 adet binası var. Bu binalardan geliştirmeler satın alınabiliyor. Savaş esnasında bu binalardan biri yıkıldığında kısa bir süreliğine o oyuncunun birlikleri aşırı yavaşlıyor ve saldırırken hasar atamıyor. Bu da oldukça bir dezavantaj ve taktiksel derinlik sağlıyor. Yanlardan saldırmak için yanlara birimler yerleştirmek gibi çeşitli taktiklerle, eğer karşıdaki kişi buna bir önlem almazsa savaş başlayınca hızlıca o binaları yıkarak üstünlük kurarak normalde kaybedeceğiniz bir savaşı kazanabilirsiniz.

Savaş bitti ve bir tarafın tüm birimleri yok olduğunda, diğer tarafın kalan birimlerinin supply değerleri commander'a hasar olarak vuruluyor ve eğer commander can değeri 0'a düştüyse o oyuncu kaybediyor. Düşmediyse bir sonraki raunt başlıyor. Bu şekilde bir önceki rauntta yerleştirdiğimiz birimleri oynatmadan (oyun buna izin vermiyor ama bazı birimlerin geliştirmeleri her rauntta birimleri yeniden oynatmaya izin verebiliyor gibi şeyler var) ek birimlerle karşıdaki oyuncuyu counterlamaya çalışıyoruz ve bu durum iki taraftan biri oyunu kaybedene kadar devam ediyor.

Tabii her türde birimin 4 adet genel geliştirmesi mevcut. Örneğin Crawler birimine 300 supply karşılığında 1 geliştirme ekleyebiliyorum, bu savaş alanında benim tüm Crawler birimlerime yansıyor ama bir sonraki geliştirmenin maliyeti 300'den 500'e çıkıyor. Birde birimlere özel level sistemi var. Örneğin, benim savaş alanında 4 tane crawler birliğim var fakat bir tanesi bir önceki rauntta yeterince düşman birliği yok ettiyse onu seviye 1'den seviye 2'ye yükseltebiliyorum. Her bir birim 1 adet eşya taşıyabiliyor. Yeni bir raunta başlarken çeşitli özel yetenekler, bazıları 2-3 turda bir kullanabileceğimiz türden örneğin savaş alanında belli bir yere 15 saniye içinde nükleer bomba at gibisinden, bazıları ise bir birime verebileceğimiz bir item, bazıları da pasif özellik satın alabiliyoruz. Bu da çeşitli taktiksel derinlik sağlıyor.

Oyunun grafikleri yeterli ve rauntlar ilerleyip savaş alanındaki birim sayısı arttıkça savaş esnasında adeta bir görsel şölen izliyorsunuz. Üst teknoloji mekaların birbirlerine ateş edişini ve saldırışını izlemek ayrı bir keyif veriyor ve bu şölenden sonra o raundu kazanmak güzel bir tatmin sağlıyor. :)

Oyun erken erişimde olmasına rağmen yeterli oyuncu sayısına sahip ve 1v1 dereceli maç araması yaparken 10 saniyede falan oyuncu buluyor. Eğer yapımcılar oyunu dengeli bir şekilde canlı tutarlar ve yeni modlar eklerlerse, oldukça gelecek vaat eden bir oyun. Oyun 15 dolarlık (incelemenin yazıldığı an itibariyle 406 lira) gibi bir fiyata sahip. Yerel fiyatlandırmada ise Valve önerilen fiyat olan 149 lira ile satışa sunulmuş. Fiyatını sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Tür ilginizi çekerse mutlaka deneyin.

Terra Nil, demo sürümünü oynayıp çok beğendiğim, takip etmeye başladığım bir oyundu. Tam sürümü ise gerçekten çok güzel olmuş. Şimdi biraz bu oyunda ne yapıyoruz ona bakalım.

Dünyadaki ekosistem bozulmuş, verimli topraklar çoraklaşmış, yaşam adeta yok olmuş bir vaziyetteyken bizim görevimiz bu toprakları canlılar için tekrar yaşanabilir hale getirerek ekosistemdeki dengeyi kurmak. Bunu adım adım dünya üzerinde farklı yerlerde parça parça yapıyoruz ve gittiğimiz yerde tekrar yaşamı sağlıyoruz. Bunu yaparken 3 aşama mevcut.

1. aşamada çorak toprakları tekrar yaşanabilir hale getirmek. Önce rüzgar tribünleriyle o bölgeye gerekli makinelerin kurulması için enerji sağlıyoruz ve devamında farklı makineler ile topraktaki toksisiteyi temizledikten sonra kurak nehirleri tekrar sulandırıp topraktaki bitki örtüsünü yeniden oluşturuyoruz. Aynı zamanda yağmur dengesini kurmak için canlandırdığımız nehirlerin yakınlarına bulut oluşturucular kurarak yağmur oranını artırıyoruz. Böylece haritada her yere ulaşmamıza gerek kalmadan kalan kısımlar da yağmur ile canlanmış oluyor.

2. aşamada artık bu canlanmaya başlayan bölgede farklı farklı hayvan türleri için farklı habitatlar oluşturmaya geliyor. Bazı hayvanlar açık yeşil alanda yaşarken bazıları göl gibi sulak yerlerde yaşıyor bazıları ise ormanlarda yaşıyor. Her birini ayrı ayrı oluşturmamız lazım. Orman oluşturma mekanizması çok güzel. Güneş ışığını belli bir yere toplayıp yangın çıkartan özel bir aracımız sayesinde bitki örtüsüne sahip bir bölgede yapay yangın çıkartarak o bölgeyi adeta kömür hâline getiriyoruz ve oralarda orman oluşturmak için özel aracımızı kullanıyoruz. Yine aynı şekilde gölleri de uygun alanlara kendine özel aracını kullanarak oluşturuyoruz. Ağaçların bazılarını fındık ağacına çevirerek çevredeki açık alanların ise çiçek böcek gibi değişik bir bitki örtüsüyle dolmasını sağlıyoruz. Bu şekilde 3 farklı habitatımız da yeterli alana sahip olduktan sonra kullandığımız araçları geri dönüşüm araçları ve dronelar ile tekrar topluyoruz ve 3. aşamaya geçiyoruz.

3. aşamada ise canlıların kendilerine uygun habitatlara yerleştirilmesi var. Örneğin, geyikler açık yeşillik alanda yaşayabiliyor onları oraya yerleştiriyoruz. Kurtların yaşayacağı yerin ise hem ormanlık olması hem de geyik yaşam alanına yakın olması gerekiyor bu yüzden hem bölgeleri oluştururken hem de canlıları yerleştirirken uygun bir planlama yapmak gerekiyor. Ayılar ise yüksek bölgelerde ormanlık alanlarda ve fındık ağacının olduğu yerlerde yaşıyor. Böyle böyle farklı farklı yerlere canlılar yerleştirerek o bölgedeki son görevimizi de yapıyoruz, ekolojik sistemi kurduktan sonra o pılımızı pırtımızı toplayıp arkamızda hiçbir iz bırakmadan ayrılıyoruz ve başka bir bölgeye hayat getirmeye gidiyoruz.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3019204492

Oynanışı, görselliği ve müzikleriyle son derece keyifli olan bir oyun Terra Nil. Aynı zamanda insanlığın zamanla bozduğu bu ekolojik dengeye dikkat çekecek bir oyun olmuş. Şehir kurma vb. oyunları seven biriyseniz bu farklı konsept sizin de hoşunuza gidecektir diye düşünüyorum. Rahatlatıcı etiketine sahip ve kesinlikle hak ediyor.

Oyun 25 dolarlık (incelemeyi yazdığım an itibariyle 677 lira) bir fiyat etiketine sahipken yapımcılar Valve tarafından önerilen fiyattan yani 235 liradan satışa sunmuş. Bu tarz bir şeyler inşa etme, planlama oyunlarını seven biriyseniz fiyatı ucuz diyemesem de verilebilir, ama çok meraklı değilseniz denemek için daha iyi bir indirim beklemekte fayda var.

Definitely, it is the best Lord of the Rings game I have ever played.

At the beginning, you start with Aragorn, but this ranger doesn't have any armor and is completely nude. You only have the sword named 'Andúril' to kill Orcs and Uruk Hai in Rhun. As you defeat enemies and fulfill certain conditions, you can unlock hidden quests. After completing some quests, both Legolas and Gandalf become playable, and Mordor becomes available as the second level. I'm not sure which characters and maps are available in the game since I haven't unlocked them yet. Also, if you manage to stay alive for 30 minutes on a map, the map boss spawns.

(I'm currently still trying to defeat Gothmog in Rhun.)

The game is better than Vampire Survivors and similar games in every aspect, especially the music, which is outstanding. If you enjoy bullet hell games, you must absolutely try it.

2002'den beri bilgisayar oyunları, daha öncesinde de atari vb. konsollarla oyun oynayarak büyümüş biri olarak şunu rahatça söyleyebilirim. Forgotton Anne oynadığım en iyi oyunlardan biri olarak kendine yer edindi.

Unuttuğumuz eşyalarımıza neler oluyor? Nereye gidiyor? Forgotlings adı verilen unutulan eşyaların gittiği bir dünya var. Orada kendilerine yeni bir amaç veriliyor ve o amacı yerine getirerek bir hayat buluyorlar...

Konusu bu şekilde ifade edince aşırı saçma gelebilir, öyle de zaten, bu satırları okuduğunuz zaman kendi kendinize belki de bu oyun bir çocuk oyunu diyebilir, ben bu oyunla neden vakit harcayayım diye sorabilirsiniz. Bu oyunun kalitesi ise kendini burada gösteriyor. Bu şekilde ifade edince aşırı saçma gelebilecek ve bundan nasıl bir yaratıcılık çıkartılabilir diye sorulabilecek bir oyun gibi gözükürken, sizi o masalsı dünyasına daha ilk ândan itibaren çekerken ve kimi zaman sizi güldürüp kimi zaman hüzünlendirirken oyunun başlangıcından sonuna kadar ders vermeyi de ihmal etmiyor.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=2996654184

Forgotlings adı verilen unutulmuşların geldiği sihirli dünyaya The Forgotten Lands yani Unutulmuş Topraklar adı veriliyor. Bu diyarda her bir Forgotlings'in bir görevi var. Biz ise Anne adındaki bir kızı kontrol ediyoruz. Anne ve diğer tüm Forgotlings'ler Master Bonku'nun yönetiminde. Anne ise Enforcer olarak görevli, yani bir nevi Master Bonku'nun sağ kolu ve Forgotlings arasında düzeni sağlamakla görevli. Oyuna başladığımızda bir terör saldırısı gerçekleştiğini öğreniyoruz. Master Bonku'dan bize verilen emir doğrultusunda bu olayı araştırmaya ve şehrin hasar görmüş, işlemeyen kısımlarında düzeni tekrar sağlayıp o kısımların tekrar normale dönmesini sağlamak amacıyla oyuna başlıyoruz.

Oyunda ilerleken farklı seçimler yapmak durumunda kalıyorsunuz. Bu seçimler, oyunun ileri aşamalarında karşınıza çıkıyor ve yaptığınız seçimleri sorgulamanıza neden oluyor. Oyunun 6 farklı sonu mevcut, şimdilik tek bir sona ulaştım.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=2997493113

Forgotton Anne, hem kulaklarınıza hem gözlerinize hitap edecek muhteşem bir şölen sunuyor. Grafikler, animasyonlar, çizimler ve sesler o kadar ahenk içerisinde ki... Oyun oynarken o alışılmış sıkıcı çizimler, grafikler yok hatta bazen kendinizi çizgi film izliyormuş gibi hissedebilirsiniz. Her bir karakter için yapılan seslendirmeler o kadar başarılı ve o karakterin oyun içerisindeki ruhunu yansıtıyor ki... Hiç yadırgamıyorsunuz, sanki o karakteri uzun zamandır tanıyormuşsunuz ve başka biri seslendirse olmayacakmış gibi... Karakterler; çizimleri, oyundaki yerleri ve seslendirmeleri ile adeta bir bütünlük içerisinde. Müzikler ise tek kelime ile; muhteşem. Oyun her anlamda birbirini tamamlıyor ve kendini merakla oynatırken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz.

Oyun genel olarak bulmacalar üzerine kurulu. Önümüze bir engel çıkıyor ve bu engeli çözmek için farklı tipte, zorlayıcı olmayan keyifli bulmacalar mevcut. Onun dışında bolca diyalog var ve bu diyaloglar esnasında seçimlerimiz mevcut, bu da ilerleyişimizi etkiliyor. Bu sihirli dünyada Anima adı verilen özel bir enerji kaynağı var, bu enerji kaynağını elimizdeki eldivene depolayıp başka yerlerde kullanabiliyoruz, bulmacaların çözümünde veya oyunda ilerleme genel olarak bu enerjinin bir yerden bir yere aktarılması üzerine kurulu. Oynanışta olumsuz olarak söyleyebileceğim tek şey karakterin biraz hantal hareket etmesi, ilk başladığınızda bu biraz rahatsız edici gelse de oyunun sunduğu o lezzetli şölene kendinizi kaptırdığınızda bunu hiç hissetmiyorsunuz.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=2997867805

Bu oyuna başlarken böyle bir inceleme yazacağımı hiç düşünmemiştim. Forgotton Anne insanda farklı hisler uyandıran, gerçekten özel bir oyun olmuş. Unutulmak insanların var olduğundan beri üzerine kafa yorduğu ve istemediği bir şey. Bununla ilgili çeşitli sözler söylenmiş, anime ve mangalarda bile yer verilmiş. One Piece'de bununla ilgili bir kısım vardı hatta, eklemeden geçemeyeceğim: "...Bir insan ne zaman ölür? Bir tabanca ile vurulduğu zaman mı? Hayır. Ölümcül bir hastalığa yakalandığı zaman mı? Hayır. Zehirli mantarla yapılmış bir çorbayı içtiği zaman mı? Hayır. Bir insan unutulduğu zaman ölür..."

Hayatımızdan bazı insanlar misafir olarak gelir geçer, iyi veya kötü bir şeyler yaşanır. Zamanla o insanları da anılarıyla beraber unuturuz. İnsan unutmaya ve unutulmaya mahkûm. Biz 70 yıllık hayatımızda güzel vakitler geçirdiğimiz fakat yollarımızın ayrıldığı insanı unutabiliyorken 100 yıl sonra bizi kim, neden hatırlasın? Doğal işleyen bir süreç olsa da şöyle düşününce ölümden de korkutucu bir şey. Bazı insanlar bunu pek umursamasa bile bazı insanlar hayatlarını unutulmamak amacıyla şekillendiriyor. Bu dünyaya kalıcı bir eser bırakmak gibi... Aslında bu kaygı, insanlığın ilerlemesini de sağlayan güçlü motivasyonlardan bir tanesi. Tüm bu muhteşem eserler, sanat, bilim veya yapılmış basit bir çeşme... Oynadığımız şu oyun belki de bu motivasyonun eseri...

Mutlaka alın oynayın...

Forgotton Anne // The Danish National Symphony Orchestra (LIVE)

https://www.youtube.com/watch?v=-ubmeFRHX4w

Oyunun bazı temel şeylerde eksiği maalesef çok fazla. Erken erişimde gözükmüyor; ama oyun şu hâliyle erken erişimdeki bir oyun gibi. Biraz göz atmam yetti bunu söyleyebilmem için.

Öncelikle oyun Çince açılıyor. Oyunu İngilizceye çevirmek için ana menüdeyken soldan 4. sıradaki butona tıklayıp açılan menüden İngilizce diline tik koyup oyunu İngilizceye çevirebilirsiniz.

Şehir kurma simülasyonu gibi düşünebiliriz ama ondan biraz daha farklı tasarlanmış ve mitolojik öğeler de barındırıyor. Havada uçan dev bir yaratığın sırtında bir şehir kuruyoruz, portallar vasıtasıyla farklı yerlere ışınlanıp şehrimizdeki bazı savaşçıların yaratıklarla savaşmasını falan sağlayabildiğimiz özünde çok keyifli bir kurguya sahip.

Oyunun eksiği "Erken Erişim" olarak belirtilmemiş olması. Arayüzdeki tepkilerden tutun da sabit 60 FPS aldığım hâlde görüntüde oluşan rahatsız edici yırtılmalara, azıcık bir yakınlaştırma - uzaklaştırma yaptığımda kaplamaların yüklenmemesi gibi bir çok problem mevcut. Ayrıca kullanıcı arayüzü hiç kullanışlı değil. Eğitim kısmı ise açıkçası sıkıcı ve net değil.

Özellikle görsel ve arayüz problemlerinden dolayı fazla oynayamadığım için oynanış kısmına dair çok detaylı bir şey söyleyemiyorum ama kısaca bahsedeyim. Bir teknoloji ağacımız var, bu ağaçtan çeşitli binalar veya eşyalar açarak bu binaları inşa edip bu eşyaları üretebiliyoruz. Kurduğumuz şehre insanlar çağırıp bu insanları çeşitli görevlere atıyoruz, kaynak toplamak gibi... Bu insanların ihtiyaçlarını karşılamak için üretilen eşyaları satışa sunup bir ekonomi oluşturuyoruz. Farklı yerlere portallar açıp bazı özel savaşçılarımızı görevlendiriyoruz ve orada çeşitli bountyler oluşturabiliyoruz vs. Sadece bir şehir kurma oyunu değil de fantastik bir dünyada geçen bir simülasyon gibi düşünebilirsiniz.

Bu hatalar düzeltildiğinde tekrar deneyeceğim. 27 TL gibi bir fiyata aldığım için iade talebinde bulunmayacağım ve oyunun güncellemelerini takip edeceğim. Şimdilik kimseye tavsiye etmiyorum.