38 people found this review helpful
1 person found this review funny
Recommended
0.0 hrs last two weeks / 11.8 hrs on record (11.7 hrs at review time)
Posted: 29 Jul, 2019 @ 1:22pm

Metro 2033’ü oynayanlar bilirler. Büyük bir nükleer felaketin ardından Moskova Metrosu’na sığınanlar burada yaşamaya başlamış ve adeta ülkelerin şehirlerine benzeyen metro istasyonlarını ev bellemişlerdi. Bu istasyonlar arasında siyasi çekişmelerin başlaması da uzun sürmemişti. İnsanlar radyoaktivite nedeniyle yüzeye çıkamıyorlardı. Ancak mutasyona uğramış yaratıklar, yüzeyde yaşıyor ve zaman zaman bu istasyonlara saldırılar da düzenliyorlardı. Kahramanımız Artyom ise “Dark Ones” yani Karanlık Olanlar adı verilen bu mutasyona uğramışlarla bir şekilde iletişime geçebildiğini fark ediyordu. Metro 2033’ü bitirenler hatırlayacaktır, oyun size Karanlık Olanlar’ı yok etme seçeneği sunuluyordu. Last Light sizin, bu seçeneği seçerek oyunu bitirdiğinizi varsayarak olayları ilerletiyor. Oyunda Artyom’la Karanlık Olanlar’dan soyu tükendiği düşünülen bir cinsi bulup onunla iletişime geçmeye çalışmamız anlatılıyor. Tabi ki siz her ne kadar iletişime geçmeye çalışıyor olsanız bile, müttefikiniz olan korucular onu öldürmeye çalışacaklar.

Last Light, bir önceki oyunun daha çok “hayatta kalma” tarzındaki oynanışını alıyor ve bunun yanına “shooter”, “gizli ilerleme” gibi öğeleri de ekliyor. Öncelikle genel olarak oyunda ne tür alet edevatlar kullanacağınızdan kısaca bahsedelim. Üzerinizde genellikle yüzeye çıktığınızda kullandığınız bir gaz maskesi ve maskenin filtrelerinden bulacaksınız. Filtrelerinizin süresi ise kolunuzda bulunan göstergede yer alıyor. Süre bittiğinde yeni bir filtre takmanız gerekiyor. Kol saatinizde yanan mavi ışık ise sizin görünüp görünmediğinizi belirtiyor. Yani ışığı yakmamaya çaba harcamalısınız. Işık demişken, elinizde bir fener bulunuyor. Bu feneri de F tuşuna basılı tutarak açabileceğiniz taşınabilir jeneratörle şarj edebiliyorsunuz. Fener hem karanlıkta rahat ilerlemenizi sağlıyor hem de bazı düşmanlara karşı üstün olmanıza büyük katkıda bulunuyor. Tabi fark edilmeden gidecekseniz, fenerinizi de kapatmanız gerekiyor.

Üzerinizde bir çakmak ve pusula da kaybolmamanız için eklenmiş. Silahları da es geçmeyelim. Kıyamet sonrası bir Moskova’da, hele hele de metro sistemi içerisinde el yapımı pnömatik silahlardan daha iyisini bulamazsınız. Bu silahlar her ne kadar sizi güçlü hissettirse de, bazı durumlarda elinizdeki bol cephaneye karşın etkilerinin ne kadar az olduğunu fark ettiriyor. Örneğin menzil uzadıkça etkileri azaldığından, uzaktaki yoğun düşmanlara karşı çok fazla mermi harcıyorsunuz. Mermi bulmak da o kadar kolay değil tabi ki. Silahları kişiselleştirebiliyorsunuz da. Örneğin sessiz ilerlemek istiyorsanız silahınıza susturucu takmalısınız. Ama aynı zamanda karanlıkta etkin olmak için, gece görüşlü dürbün eklentisini de tüfeğinize takmak oldukça yararlı oluyor. Bu gibi stratejik seçimler, hem harcadığınız mermiyi, hem de ilerleyiş tarzınıza direkt etkide bulunuyorlar. Mermilerin Metro evreninde para birimi olduğunu da hatırlatmadan geçmeyelim.

Metro: Last Light, farklı özelliklerin güzel bir karışımı olmuş. Örneğin sessizce ilerlerken kendinizi bir anda çatışmanın ortasında bulabiliyorsunuz. Bu sırada mermilerinizin sayısını aklınızdan sayarken, diğer bir yandan gitmeniz gereken yolu bulmak için kendinizi harcıyorsunuz. Bu tarz kısımlar oyunda oldukça yoğun. Bunun üzerine güzel de bir hikaye eklenince Metro: Last Light’ın ne kadar başarılı olduğunu görebiliyorsunuz.

Metro’daki istasyonlar ve fraksiyonlar arası savaş, her ne kadar oyundaki aksiyonun büyük bir kısmını oluşturuyor olsa da, mutasyona uğramış yaratıklar da sizi hem yüzeyde, hem de metronun derinliklerinde gerim gerim geriyorlar. Her karanlık köşeden bir yaratık fırlar mı diye tetikte duruyor, her küçük sesin ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Tabi karşınızdaki düşmana göre sizin de stratejileriniz değişiyor. İnsan düşmanlarınız agresifçe saldırıyor olsalar da, az da olsa taktik yaparak bunu gerçekleştiriyorlar. Ancak mutasyona uğramış arkadaşlarımız genellikle bodoslama üzerinize doğru dalıyorlar. Örneğin metronun derinliklerinde karşınızda çıkan örümcek benzeri yaratıklar, ışıktan ölesiye korkuyorlar. Bu yüzden onlara karşı fenerinizi tutmalı ve ayaklarını kaldırıp karınlarını gösterdiklerinde onları vurmalısınız. Tabi bir yerden sonra karanlıktan uzak durmak istiyor insan. Bu yüzden aydınlık bir yer arıyorsunuz. Ancak aydınlık olan yer her ne kadar bu örümceğimsileri uzak tutsa da, yüzeye açılan bir yer olabileceği için farklı bir tehlike de yaratabiliyor.

Gizlenip ilerlerken etraftan da yararlanabiliyorsunuz. Örneğin görünmemek için ampulleri çevirip çıkarıp etrafı daha karanlık yapabiliyor ya da ana şalteri bulup tüm etrafı karanlığa gömebiliyorsunuz. Bu sayede düşmanlarınıza gizlice arkadan yaklaşıp boğazlarını kesmek oldukça basit bir hale geliyor. Bu ampulleri uzaktan da vurmak mümkün. Tabi o zaman merminizi harcamak zorunda olduğunuzu söylememize gerek yok sanırım.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 Comments
Elímínv†e 18 Nov, 2023 @ 4:01am 
:bestbestbest:
Maestro 30 Jul, 2019 @ 4:43am 
Kitap yazsaydın