397
Products
reviewed
1008
Products
in account

Recent reviews by Setna

< 1 ... 38  39  40 >
Showing 391-397 of 397 entries
6 people found this review helpful
2.4 hrs on record
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

Deus Ex: The Fall sanırım Deus Ex serisi için bir dönüş noktası. İlginç bir şekilde her yönden :D

Bildiğiniz üzere Deus Ex normal şartlarda RPG. Oyun RPG'den çok FPS tarzına geçmiş. RPG öğelerinin neredeyse tamamı kaldırılmış. Ufak tefek şeyler duruyor tabii ki ama o kadarcık da zaten olsun. Bunun neden olduğu hakkında bir fikrim yok. Ha belki mobil oyun olduğundan olabilir. Ama ona rağmen ben böyle olmasını beklemezdim.

Hikayeye gelelim. Oynama süremi görüyorsunuz zaten. Evet oyun cidden bu kadar sürüyor. Hayır birde sadece 1 görev ıskaladım ben. Ona rağmen bu kadar sürmesi bir Deus Ex oyunu için cidden çok rahatsız edici. Kısa sürmeyi geçtim yoğun bir hikaye de yok. Ulan tam kendimi alıştırdım oyuna pat diye bitti oyun. İnanılmaz cidden inanılmaz.

Oyun mekanikleri mobil oyunu için olduğunu düşünürsek gayet iyi düzeyde. Ama biz bilgisayarda oynuyoruz. Bizim için rahatsız edici.

Ya gerçekten Deus Ex'i aşağılamak istemiyorum ama bu ne anasını satıyım. Yazık günah şuna harcadıkları zamana. İnanılmaz anasını satıyım. Oynamazsanız hiçbir halk kaçırmazsınız merak etmeyin. Yok ben yine de oynamak isterim diyorsanız, indirimdeyken alın. 38SP
Posted 7 September, 2015. Last edited 23 May, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
3 people found this review helpful
25.6 hrs on record
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

13 yıldır oynadığım (son 2 yıldır oynamıyorum ama neyse) bu serinin oyunlarına inceleme yapma vakti geldi artık. Uzun yıllar bu seriyi derinlemesine oynadığım&incelediğim için oyun hakkında iyi bir bilgi birikimine sahip olduğumu düşünüyorum. Yani bu seri üzerine yaptığım incelemeleri okumak size bir şeyler katabilir diye düşünüyorum.

Oyunumuz Ubisoft'un CT MTL 1 takımı tarafından 2004-2007 yılları arasında, yani 3 yıllık bir süre içinde geliştiriliyor. Bu bilgiyi özellikle veriyorum çünkü ilerideki oyunlarda çok radikal değişimler olacak, bunların sorumluları kimler belli olsun.

Ben bu seriye nasıl başladım?

Bu seriye ilk başlama şeklim yaklaşık 13 yıl önce bir internet kafede oldu. İnternet kafede kurulmuş Serious Sam 2 lobilerine katılmayı beklerken oynadığım bir oyundu. Daha sonrasında (o dönemler samsung e-250 model telefon kullanıyorum) telefonumda oyun oynayabilmek için siteleri araştırıyorum, bir baktım Assassin's Creed oyunu var telefonda hemen sitenin oyun sistemine abone oldum. Ayda 2 oyun indirebiliyorum ama benden 20₺ çekiyor. Şimdiki kura göre 120₺'den fazla ediyor. Telefon zaten ön ödemeli annem babam ödüyor parasını, milleti ararken ödemeli atıyorum. Neyse bu oyunu orada da bulunda ne yaptım ne ettim hatırlamıyorum 3G VINN almıştık, o zamanlar popüler zaten. 3GB kotası vardı ama ben gittim 8GB bu oyunu indirdim sonra tabii ki babam ağzıma tükürmüştü 150₺ ekstra fatura gelince. Evde oturup sadece bu oyunu oynuyordum. Tekrar tekrar sıkılmadan, laptop yeni almışım zaten faresi yok touchpad kullanıyorum oynarken. Karşı saldırı yapabilmek için sürekli sağ tık basılı tuttuğumdan artık tuş gevşemişti. Hala duruyor o bilgisayar. Çok eskidi ama olsun karne hediyesi olarak babam almıştı sağolsun. O dönemler oyun oynama kapasitemi ciddi derecede artıran bir bilgisayar olmuştu.

Hikayesi ilgin ve kendine has

İnsanların DNA'sında önceki nesillerin anıları olduğu öğrenilir. Yani sizin her yönden atanızın yaşadıkları sizin DNA'nızda kayıtlı bir şekilde bulunuyor. Bu anılara erişmek için ise Animus adlı bir makine geliştiriliyor. Bu sayede geçmişte "Cennet Parçası" denilen nesneleri elinde bulunduran kişilerin torunları kullanılarak bu nesnelere ulaşılmaya çalışılıyor. Bu nesneler sıradışı güçlere sahip nesneler. Geçmişte bu nesneleri kullanarak insanları manipüle eden Tapınakçılar ve onların bu nesneleri kullanmasını engellemeye çalışan Suikastçılar arasında savaşlar dönüyordu. Bu savaşlar günümüzde de devam ediyor fakat geçmişte olduğu gibi gölgeler arasında sürdürüldüğünden sıradan insanların bu olaylardan haberi yok. Ana karakterimiz Desmond Miles ise geçmişte elinde bu özel nesneleri tutan birçok insanın ortak torunu. Yani ataları gerçekten önemli isimler. Bu yüzden Desmond'ı Abstergo isimli bir şirket kaçırıyor ve onu zorla Animus adlı makineye bağlayıp geçmişteki ataları hakkında bilgi almaya çalışıyorlar.

Bir de Animus içerisinde geçen hikaye var

Burada da Desmond'ın atası Altair isimli üst düzey bir Suikastçıyı yönetiyoruz. 12. yüzyılda suikastçılar tarikatının başındaki ustasından gelen emirlere göre özel bir nesnenin (Cennet Parçası) sırlarını bilen 9 ismi öldürmekle görevlendiriliyoruz. Bu sırları bilen insanlar, insanlığa bir tehdit oluşturuyor. Hikaye sırasında gerçekten ilginç şeyler görüyoruz ve dönemin olayları güzel yansıtılmış.

Atmosfer üst düzey

Evet burada gelmiş 13 yıllık bir oyunun grafikleri şöyle böyle demeyeceğim, idare eder bir grafik kalitesine sahip şuan AC1. Fakat atmosferi muhteşem. Bu oyun haricinde böyle kaliteli atmosfere sahip bir AC oyunu yok, en azından şimdilik. 12. yüzyılın o kasvetli, Ortadoğunun o tozlu havası muhteşem bir şekilde yansıtılmış oyuna.

Oynanış tekrar ediyor

Evet maalesef oynanış tekrar ediyor dostlarım. Ana görevler haricinde yan görevler oyunun her bölümünde aynı. Sadece görevlerin sonunda ana görevde kullanmak üzere aldığımız bilgiler değişiyor. Bu da oyunu durağanlaştırıyor. Aslına bakarsanız oyunda yan görev bile olmayacakmış başlarda. Ubisoft bunu hangi kafayla yaptıysa artık, açık dünya konseptiyle oyun yapıp dünyayı boş bırakmışlar. Oyunun CEO'sunun çocuğu oyunu oynuyor ve diyor ki bu "Oyun çok sıkıcı farklı şeyler ekleyemez misiniz?", bunun üzerine oyunun çıkmasına 5 gün kala geliştiriciler yan görevleri oyuna ekliyorlar. 5 gün içerisinde hazırlandıklarını düşünürsek bence üst düzey iş çıkarmışlar. Ana hikayeye de bağladıklayarak bolca bilgi eklemişler ve cidden faydalı bilgiler var içerisinde (biliyorum kimse okumayacak ama geliştiriciler yapmış işte).

Şimdi tekrar etme meselesini bırakalım da normal oynanışa dönelim. 12. yüzyılda geçtiğinden oyunun fragmanında gördüğünüz arbalet "tarihle uyuşmuyor" gerekçesiyle oyundan kaldırılmış. Böyle bir sebep ortaya attıklarını serinin yeni oyunlarını gördükten sonra hatırlayınca gülesi geliyor insanın. Hah bir de unutmadan, her yerde gerçekçilikten bahsedip dönemin Türk bayrağını gelmişler Osmanlı'nın son dönemlerinde ve Türkiye döneminde kullanılan bayrak olarak resmetmişler, ciddi bir hata. Oyunda ciddi bir parkur anlayışı var. Her yere tırmanabiliyorsunuz. Her yere dediysek de normal bir insanın tırmanacağı her yere. Dövüş mekanikleri ise şuan biraz hantal kalmış olsa da dönemi için gayet etkili bir sisteme oturtulmuş. Her rakibinizle adeta teke tek dövüşüyorsunuz. Ne kadar etrafınızda bolca düşman olsa da hepsi aynı anda saldırmak yerine sırayla saldırıyor. Siz de gardınızı alıp bekliyorsunuz veya ilk hamleyi yapıyorsunuz. Tabii ki karşınızdaki rakibe göre hareket etmekte fayda var, herkese karşı her hareketi yapamıyorsunuz.

Nostalji istiyorsanız indirimde alınır

Bu oyunun sanırım en büyük açığı tekrar etmesi. Onun haricinde CT MTL 1 ekibi gayet iyi iş çıkarmış. Özellikle oyunun atmosferini çok başarılı bir şekilde yansıtmışlar. İndirimde alınmaya değer. 74SP
Posted 26 August, 2015. Last edited 27 January, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
600.3 hrs on record (530.7 hrs at review time)
CS:GO Review
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

Yıllar boyunca çok iyi anılarım oldu. Steam üzerinden ilk aldığım oyunlardan biriydi. İlk çıktığı zamanı hatırlıyorum da baya heyecanlanmıştım. Şimdi ise ne 10 yıl önceki tanıdıklarım var ne de bu oyunu oynama şevkim. Bu yazı incelemeden ziyade benim CS serüvenimin kısa bir özeti olacak. En alta da CS ile ilgili bir video koyacağım.

Kendi serüvenimi kısaca şöyle anlatayım sizlere. Ben CS serisi ile 2007'de tanıştım. Evet, biraz geç tanıştım ama o zamana kadar evimizde internet yoktu. Babam oyunu oynamayı seven ve hatta orijinal Half-Life 1 Day One çıktığı gibi alan biri. Lakin HL tek kişilik oyundu ve babam da bu yüzden almıştı. CS ise yapay zekaya karşı çok keyifli değil (Zero hariç). O yüzden hiç internet almadık ki zaten babam da ben de tek kişilik oyunları seviyorduk. Daha sonra Kıbrıs'a taşındık ve orada esas internet kafelerle tanışmış oldum. 9-10 yaşlarındayım, çevremdeki insanlar bilir hep oyun oynadığımı. Tanıdık abilerden biri, artık bende ışık mı gördü ne, 1 kişi eksik var gel seni götüreyim diyip internet kafeye götürdü ve ilk defa CS oynamış oldum orada. 1-2 defa gittikten sonra HL de atmaya başladık topluca. Böyle giderdik 10-15 kişi (internet kafe ufaktı) 5'e5 maç atılırdı. Dakikası biten hemen kalkar onun yerine "yedek" oyuncu geçerdi öyle eğlenirdik. Daha sonra CSGO çıktı, abi aman yeni CS çıkmış nasıl olacak falan diye baya heyecanlanmıştık arkadaşlarla. İnternet kafe sahiplerine hep baskı yapıyorduk abi işte yeni CS çıktı onu eklesene makinelere falan. İnternet kafede oynamak yetmiyor bir de lisede sınıfça para topladık işte herkes alsın evden de girelim yeni CS oyununa diye. Tabi o zamanlar Steam dolarla çalışıyor. Gerçi dolar kuru o kadar düşüktü ki 10₺ yatırmıştık üstüne bir de skin almaya para kalmıştı. Hatta ilk altığım skin hala duruyor. Tabii ki şimdilerde fiyatı binlerce lira oldu ama dursun bakalım anısı var. İnternet kafe maceram lisenin sonlarına hatta üniversitenin ilk yılına kadar devam etti. Bilgisayarım veya internetim olmadığından değil, hatta her zaman ortalama üstü bir bilgisayarım ve internetim oldu diyebilirim, o kafede arkadaşlarla bağıra çağıra oynamanın keyfi başka olduğu için hep gittim. Zamanla gittiğim insan sayısı ve gitme sayımız azalmaya başladı. Üniversitenin 2. yılına geçtiğimde ise artık internet kafe hayatım tamamen bitti. Bunun yerine evden herkes kendi bilgisayarından girmeye başladı. Ben de öyle yaptım, keyif aldım evet ama bir internet kafeden aldığım keyfi asla alamadım. Bunun yerine kendi oyunlarımı kaydetmeye başladım, daha sonra arkadaşlarımla olan oyunlarımı kaydetmeye başladım. Bazılarınız zaten beni "XX Aga Anları" formatıyla yaptığım videolardan tanıyor. Lakin çok uzun zamandır CS'nin kendisini de oynamıyorum. Son oynama tarihim 23 Mayıs 2020 olarak gözüküyor ki bu bile ileri bir tarih muhtemelen. Çünkü o aralarda sadece 1-2 şeye bakmak için girdim diye hatırlıyorum. Videolarımı toparlayıp Youtube'a atmam baya vakit aldı, takip edenler bilir video yükleme işinde çok da hızlı çalışan biri değilim. Keyfi olarak yaptığım için ne zaman ne gelir belli olmuyor. 1 hafta önce son "Counter-Strike: Global Offensive Aga Anları" videosunu attım. Yeni video da gelmeyeceğini söyledim. Bugün ise seriden sevdiğim birkaç kesiti birleştirip bir nevi "özet" video yaparak CS hayatımı sonlandırmış bulunmaktayım. Belki ileride seriye yeni bir oyun çıkarsa o zaman dönebilirim. Lakin o zamana kadar benim için CS bitmiştir arkadaşlar. Benimle oynayan veya videolarıma eşlik eden herkese teşekkür ediyorum. Hepinize mutlu oyunlar diliyorum.

https://youtu.be/-ZdBNYWZsM0
Posted 21 August, 2015. Last edited 27 October, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
8 people found this review helpful
40.4 hrs on record (38.9 hrs at review time)
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

Strateji oyunlarında devrim yapan ve çocukluğumu süsleyen oyunlardan biri olan Age of Empires 2 için inceleme yazmak da nasip oldu sonunda.

Öncelikle oyunun hikaye modlarından bahsedeyim. Oynayabileceğiniz tek bir hikayesi yok. Joan of Arc'ın Fransızları zafere taşımasından tutun Cengiz Han'ın Avrupa seferlerine kadar farklı farklı hikayeler var. Yanlışım yoksa DLC'lerle beraber oyundaki tüm ırkların kendilerine has hikayeleri var. Temel oyunda bolca ırk var fakat DLC'lerle birlikte bu sayıyı iyice arttırabilirsiniz. Doğal olarak oynamanız için bir o kadar da hikaye modu ekleniyor.

Gelelim grafiklere. Age of Empires II yeni adıyla Age of Empires II (2013) aslında orijinal oyunun steam üzerinde yüksek çözünürlüklü olarak yayınlanmış hali. Yani anlayacağınız bu sene çıkan oyun gibi bu oyun da aslında bir çeşit yeniden yapım, tabii yeni çıkana göre kıyaslarsak bayağı yüzeysel kalıyor. Neyse grafik meselesini uzatmayacağım bu oyunu oynamaya gelen adamın grafik kalitesini kafaya takacağını sanmıyorum zaten ama yine de belirteyim günümüze göre (doğal olarak) oldukça kötü grafiklere sahip.

Gelelim oynanışa. Öncelikle şunu belirteyim oynanış hala yeni oyunlara taş çıkaracak düzeyde. Hammadde dağılımı, harita dizaynları vs her şey çok iyi durumda. Yani her şey demiyim tabii ki ama çoğu şey iyi durumda. Kötü durumda olan tek şey sanırım birimler arasındaki denge. Bazı ırkların (her oyunda olduğu gibi) 'üstün birim mi dersiniz artık süper askeri mi dersiniz kendiniz karar verin' normalden çok daha verimli birimleri var. Çevrimiçi maçlarda sıkça karşınıza gelecek olan bu birimler genelde oyuncular tarafından spamlanıyor. Adam atıyorum mesela X askeri çok güçlü "Ulan bunun Y birimine karşı dezavantajı var ama zaten yığınla üreteceğim için pek de bir anlam ifade etmiyor." kafasıyla (haklı olarak, çünkü gerçekten öyle) güçlü olduğunu düşündüğü X askerini yığınla basıyor. Bunlar genelde ırkların özel birimleri oluyor zaten. Eğer vaktinde önlem alıp sayılarını törpüleyerek kontrol altında tutmadıysanız vay halinize! Tek bir saldırıyla bir anda sizi yerle bir edebiliyorlar. Bu tarz zafiyetler bu GZS oyunlarında yaygın, o yüzden bunu büyük bir eksi olarak görmüyorum.

Şunu eklemek istiyorum, oyun eski diye düşünüp almaktan vazgeçen arkadaşlar varsa kesinlikle alsınlar. Çünkü oyuncusu hala bolca var. Maç aramaya çok zaman harcamazsınız merak etmeyin.

Gelmiş geçmiş en iyi GZS oyunlarından biri. Strateji oyunlarını sevip de bu oyunu oynamadıysanız büyük kaybınız var demektir. Her tip oyuncunun sevebileceği bir oyun. 80SP
Posted 12 August, 2015. Last edited 23 May, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
4 people found this review helpful
1 person found this review funny
24.3 hrs on record
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

WB Games'in yaptığı yaptığı Batman Origins Rocksteady ekibinin yaptığı Batman Arkham serisinin kökenini anlatıyor. Yapımcıların farklı olduğunu oyun içerisinde anlatabiliyorsunuz.

Batman Efsanesinin Başlangıcı

Hikayemiz baya eskilere gidiyor. İnsanlar daha Batman'i sadece kısmen tanıyorlar. Bruce zaten Batman olalı çok olmamış. Lakin yine de suçluların başına dert oluyor ve Black Mask Batman'in başına 50M$ ödül koyuyor. Bunun üstüne bir de en tehlikeli suçlulardan oluşan bir grup insanı da Batman'in başına yolluyor. Batman hepsiyle tek gecede mücadele etmek zorunda kalırken karşısına çıkanlara da hiçbir merhamet göstermiyor. Yakaladığı suçluların kemiklerini öfkeyle kırmaktan çekinmiyor bu sayede o korkulan Batman'in kökeni de belli oluyor. Önceki oyunlardan bildiğimiz sakin ama korkutucu Batman yerine bu sefer öfkeli ve devasa bir zırh giyen Batman var karşımızda. Tüm öfkesine rağmen adam öldürmeme ve herkesin canını kurtarma politikasına devam ederken bu sıralarda da ilk defa Joker ile tanışıyor ve aralarındaki bu rekabetin kökü neye bağlı onu görüyoruz.

Hikaye kısmı güzel aslında, özellikle Joker'in Batman ile bağının oluşma şekli güzel anlatılmış. Lakin hikayenin bütününe baktığımızda sanki biraz aceleye gelmiş gibi hissettim. Rocksteady ekibi daha sindire sindire anlatıyordu oyunu WB Games hemen pat küt oldu bittiye getirmiş biraz.

Klasik Batman ama Biraz Hantal

Batman Arkham'ın klasik mekanikleriyle oynuyoruz. Batman'in özel ekipmanlarını kullanmak olsun, dövüşlerdeki kombo sistemi olsun ve yetenekler olsun çok farklı değil. Lakin Batman artık üstündeki zırhtan dolayı kasıtlı olarak mı yapılmış bilemiyorum ama daha yavaş hareket ediyor. Özellikle uçuşu çok yavaş ve bazen insanı sıkabiliyor. Öte yandan hızlı seyahat olayı iyi olmuş. Oyundaki boss savaşları da çok keyifli, önceki oyunlarda boss savaşları pek iyi değildi ama bunda iyi dizayn edilmişler.

Oyunun çok oyunculu kısmı bulunuyordu ama mağaza sayfasında da dendiği gibi kapatıldı. Ben çok başarılı ve keyifli bulmuştum. Hatta yıllar önce oyunu aldığımda hikayeyi değil çok oyunculu kısmı oynadım sadece.

Ortalama Tasarım

Grafikler idare eder düzeyde. Önceki oyunlardan sonra çok daha fazlasını bekliyordum ben. Öte yandan Batman'in görünüşü bana pek doğru gelmedi. Sürekli olarak olması gerektiği gibi görünmediğini düşündüm, özellikle yüz dizaynı olarak. Öte yandan genç Batman olduğu için ilk defa suratı yaşına uygun olmuş karakterin. Ara sahneler ise bir hayli keyifli ve güzel tasarlanmış.

Seslendirmeye ayrıca değinmek istiyorum zira Batman'in seslendirmeni değişmiş ve ben hiç hoş karşılamadım. Özellikle de çok bilinen bir isim olan Roger Craig Smith (Ezio Auditore, Chris Redfield ve Kyle Crane gibi karakterleri seslendiriyor) olması rahatsız etti. Evet, kaliteli ve başarılı bir seslendirmen ama hem çok tanıdık sesi olduğu için oyundan uzaklaştırıyor hem de diğer oyunlardaki seslendirmen ile çok farklı bir ses tonuna sahip.

Genel anlamda başarılı buluyorum, tasarım sıkıntıları var ve oynanış biraz hantal. Çok oyunculu kısmın kapanması gerçekten çok kötü. Arkham'ın kökenini merak edenlere kesinlikle öneririm. 73SP
Posted 31 May, 2015. Last edited 21 July, 2022.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
2 people found this review helpful
49.3 hrs on record (47.4 hrs at review time)
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

İşte Total War serisinin en efsane oyunu. Eğer Total serisinden bir oyun oynayacaksanız kesinlikle bunu oynayın. Neredeyse 10 yıldır bilgisayarımda daima yüklüdür. Ne zaman internetimin olmadığı bir yere gitsem hemen açarım bu oyunu oynarım. Kafa dinlemek içinde birebir.

Grafikler

Grafikler bence orta düzey. BU tip oyunlarda zaten grafik çokta aramamak lazım ama gözü rahatsız edicek düzeyde de olmaması lazım tabi. Medieval grafik konusunda Total War 1'in üstüne öyle ahım şahım birşey koymamış tabi ama en azından gözle görülür bir fark var. Dediğim gibi bu tip oyunlarda pekte grafik aramamak lazım zaten bu oyunu gerçekten oynayacak biri grafiklerine bakmayacaktır.

Oynanış~Yapay Zeka

Yapay zeka çokta zeki değil aslında genelde çok agresif oynuyorlar. Yani ufak bir açık verdiyseniz ağzınıza sıçıyolar. Diplomatik ilişkilerde sorunlu. Yani anlaşmalar genelde siz 100 değerlik birşey alırken karşı tarafa 170-180 değerlik birşey vermeniz gerekiyor. İttifaklar genelde yapay zekalar arasında oluyor yani kaliteli bir müttefik elde etmeniz çok zor. Kısacası diplomatik ilişkiler sizi sadece zarara sokuyor. Oynanış olarak birimler arasında güzel denge kurulmuş. Yani savunmadaki mızraklı bir birliğe süvarilerle gerçekten saldırı yapamazsınız, atları şiş kebap yapıyorlar hemen. Birliklerin moralleri de iyi düzenlenmiş cart curt azalıp artmıyor moraller. Savaş alanında tek sorun sanırım savunma yapmak. Karşı taraf sizi kesinlikle yenemiyecekse saldıraya geçmiyor öyle mal mal beklediğiniz zamanlar oluyor. O yüzden başlarken savaşlarda süre sınırlaması getirmenizi öneririm. Ana haritaya gelicek olursak spylar çok yüksek faydaya sahip arkadaşlar. Zor tespit ediliyorlar çoğu görevi yerine getirme ihtimalleri yüksek. Buna karşılık suikastçı arkadaşların başarılı olma ihtimali hep çok düşük. Anca binaları vs yıkmaya çalışıyorsunuz. Zaten çoğunlukla bina yıkma işini alamıyacağınız şehirlerde yapıyorsunuz ki karşı tarafada bir faydası olmasın. Ama alamayacağınız şehirler genelde büyük olduğundan görevin tamamlanma ihtimali düşük oluyor, yüksek olan yerler zaten küçük şehirler ve bunları zaten askeri harekatla alabiliyorsunuz yani boşuna bina yıkmanın anlamı yok. Onun haricinde para güç demek. Parayla herkese herşeyi yaptırabilirsiniz, yeterli parayla şehirleride alabilirsiniz.

Çeşitlilik

Birim yelpazesi oldukça geniş. Her ülkenin kendine has özel birimleri var ve bu beni daima cezbeden birşey. Her ülkenin diğer ülkelere karşı tavrı, halkın yönetime karşı olan düşüncesi, dinin etkisi vs herşeyiyle çok güzel. Yapılabilen binalarda çeşitlilik gösteriyor. Ama sanırım en güzel yani her karakterin kişisel özelliklerinin olması. Tüm karakterlerin kendilerine has yetenekleri var. Bazıları halkı iyi yönetiyor, bazıları saldırılarda başarılı, bazıları gece saldırıları yapabiliyor, bazıları kuşatmalarda iyi, bazıları savunmalarda iyi vs. Bunlara birde ajanların diplomatlarında kişisel yeteneklerini ekleyince baldan tatlı oluyor.

Medieval 2 serinin gidişatına bakılırsa Total War'ın en iyi oyunu olmaya devam edicek. Medieval 1 ve 2 benim gözümde bu tip oyunların kral ve kraliçesidir. İkiside efsanedir. Kesinlikle öneririm. Bu arada oyunu alıcaksanız kesinlikle 39 ₺'lik full sürümü almanızı tavsiye ederim. Fiyat olarak 8 ₺ gibi çok ufak bir fark var ve Kingdoms DLC'si cidden kaliteli. 80SP

Merak edenler için hala genellikle 3 binden fazla aktif oyuncusu oluyor. Hatta tam şuan 3056 kişi oynuyor.
Posted 20 April, 2015. Last edited 23 May, 2020.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
5 people found this review helpful
5.2 hrs on record
Başlamadan önce diğer incelemelerimin olduğu küratör sayfamı takip edin.

Öncelikle bu oyun ne kadar ayrı olarak satılsa da AC Black Flag'ın bir içeriği. Sadece ana oyunu almadan oynamak isteyenler için tek başına olan versiyonu da pazara sunulmuş. O yüzden sadece bu içeriğin ana oyundan farkını dile getireceğim. (Maalesef ki bizim Türk incelemelerini yazan kişiler "Standalone DLC" olayına kafaları basmadığı için yok "bu ne", "bu oyun değil ki" gibi şeyler söylemiş, acınası doğrusu.)
Ana oyunun incelemesi: Buraya tıkla

Kölelik temalı kısa ve hoş bir hikaye

Adewale'yi ana oyundan biliyorsunuzdur, Edward'ın gemideki sağ kolu kendisi. Bu hikaye ise ana oyundaki olaylardan 15 yıl sonra geçiyor. Adewale suikastçılara katılıp onların davasına hizmet ediyor. Yine sıradan bir görevde iken gemisini kaybediyor ve kendini Saint-Domingue kıyılarında çaresiz bir şekilde buluyor. Adewale burada bazı siyahi köleleri kurtardıktan sonra adeta bir özgürlük hareketinin kilit ismi haline geliyor. Siyahi diğer köleleri serbest bırakıp kendisine bir gemi buluyor ve işleri daha ciddi bir boyuta taşıyor.

Bu hikayede neyi seviyorum biliyor musunuz? Günümüzdeki SJW'lik yok. Yok siyahi bir adam olsun, yok bilmem ne bok olsun. Çeşitli grupların götünü yalamak için gökten zembille inmemiş, bileğinin hakkıyla orada bulunan güçlü bir siyahi karakter. İyi ki de burada açıkçası, Black Flag boyunca Adewale gibi bir karakter çok yüzeysel anlatılmış ve arka planda kalmıştı. Gerçi oyundaki herkes çok daha detaylı anlatılabilirdi aslında ama neyse. En azından güzel karakterlerden birinin hikayesini görebilmiş olduk.

Oynanış ana oyunla çok benzer

Çok benzerden kastım aslında Freedom Cry ufak tefek farklılıklara sahip. Örneğin Adewale'nin gemisinin bazı geliştirmeleri daha sınırlı veya bazıları zaten otomatik olarak geliştirilmiş şekilde geliyor. Bu oyunun çok uzatılmak istenmemesiyle alakalı sanırım. Zaten tasarım olarak ana oyundaki gemi ile aynı gemiyi kullanıyoruz. Tek isteğim sadece gemi geliştirmeleri biraz daha görsel olarak etkileseydi hoş olabilirdi, özellikle güverteyi.

En ilginç farklılık Adewale'nin kullandığı silahlar. Klasik kılıç ve tabancalar yerine Adewale dev bir pala ve o zamanın pompalı tüfeği diyebileceğimiz bir tüfek kullanıyor. Adewale'nin dövüş tarzı ise beni benden alıyor, ana oyunda savaşlarda basitçe gemide bekleyen ve sadece bir görevde bir hançerle dövüşe katılan Adewale'nin gücü bu oyunda ortaya çıkarılmış. Keşke "gore" efektleri olsaydı dedim açıkçası, öyle vuruşları var ki bu efektler olsa adamın boydan boya ikiye ayrıldığını görebilirdik. Fiziksel olarak kuvvetli bir karakterdi zaten.

Freedom Cry mağazada pahalı bir fiyata satılıyor. Hikayesi ve oynanışı ne kadar güzel olsa da keşke daha ucuza olsaydı. İndirimde almanız tavsiye edilir. 80SP
Posted 20 March, 2015. Last edited 1 March, 2021.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1 ... 38  39  40 >
Showing 391-397 of 397 entries