Stray Fawn Studio, on kişilik bir ekibe sahip Zürih merkezli bağımsız bir oyun stüdyosu. Simülasyon ve strateji türlerinde kendi projelerini geliştirmeye odaklılar. 2016'da sıra tabanlı strateji türünde Niche ve 2020'de simülasyon türündeki Nimbatus ile tanıdığımız Stray Fawn Studio'nun yeni oyunu The Wandering Village üzerine kısa bir röportaj gerçekleştirdik. Yapım sürecinden Kickstarter projelerine, en çok zorlandıkları kısımdan gelecekte bizleri neler beklediğine kadar birçok konu üzerine konuştuk.

Stray Fawn'ın ortağı ve geliştirici ekibin başındaki isim Philomena Schwab, içtenlikle sorularımızı yanıtladı. Röportaj talebimizi geri çevirmedikleri için tekrardan teşekkürlerimizi sunuyoruz.

1- Öncelikle röportaj talebimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Kendinizi, ekipteki rolünüzü ve Stray Fawn Studio ekibini tanıtabilir misiniz?

Merhaba millet! Benim adım Philomena ve Stray Fawn Studio'nun kurucu ortağıyım. Stray Fawn, İsviçre'nin Zürih şehrinde bulunan 10 kişilik bağımsız bir stüdyodur. Stüdyo 2016'da kuruldu ve şu anda üçüncü oyunumuz The Wandering Village üzerinde çalışıyoruz. Bu projede kreatif direktör, proje yöneticisi, oyun tasarımcısı ve pazarlama yöneticisi rollerini üstlendim. Bir kişinin farklı roller üstlenmesi bu gibi küçük ekipler için oldukça normaldir.

2- Bağımsız bir ekibin finansal olarak kendini idame ettirebilecek seviyeye gelmesi oldukça zor bir iştir. Bunu nasıl başardınız? Kickstarter kampanyası ile topladığınız destek yeterli oldu mu?

Evet, bu gerçekten de oldukça uzun bir yolculuktu. Şahsen ben 10 yılı aşkın süredir oyun yapıyorum. Oyun tasarımı alanında lisans eğitimim sırasında iki mobil oyun yayınladım, her ikisi de iyi puanlar almalarına rağmen mali açıdan başarısız oldular. Bu yüzden okulda biraz daha kalmaya karar verdim ve oyun pazarlamasında daha iyi olmanın bir yolu olarak "bağımsız oyun geliştiricileri için topluluk oluşturma" konulu yüksek lisans tezimi yazdım. Kitlesel fonlama kampanyalarını doğru şekilde nasıl kuracağımı öğrenmem oldukça yardımcı oldu, özellikle de stüdyomuzun ilk oyunu olan "Niche - A genetics survival game”i kısmen finanse etmemize yardımcı oldu. Niche'in Steam Erken Erişim sürümünün finansal bir başarı getirdiği için şanslıydık ve bu da maaşları ödemeye başlamamıza yardımcı oldu.

The Wandering Village için Kickstarter'da topladığımız para, toplam geliştirme maliyetinin yaklaşık %15'i kadar. Geri kalanı önceki iki oyunumuzdan (Niche ve "Nimbatus - The Space Drone Constructor") kazandığımız parayla finanse edildi.

3- Geliştirme sürecinde en çok zorlandığınız aşama hangisiydi ve hangi konularda zorlandınız?

Karşılaştığımız en eski sorunlardan biri oyunun ayarıydı. İlk taslaklarımızda Onbu, etten ve kemikten yapılmış bir yaratıktı. Bununla birlikte, insanlar yaratığın derisine ekin ekmeyi çok tuhaf bulmuşlardı. Bu yüzden Onbu'yu bir dünya yaratığına dönüştürmeye karar verdik.
Sanat tarzı da bize epeyce sorun çıkardı. 3D veya 2D oyunlar yapmak için iyi bir şekilde uyarlanmış, ancak garip 2.5D yaklaşımımıza uygun olmayan Unity kullanıyoruz. Bu yüzden epeyce geçici çözüm uygulamamız gerekiyordu ve onun üzerine yoğunlaştık.
Ve son olarak, çalışan yapay zekayı programlamak beklenenden daha zor olmuştu. Önceliklendirme söz konusu olduğunda dikkat edilmesi gereken o kadar çok ayrıntı var ki! Sanırım bu yapay zekayı Erken Erişim boyunca baştan sona ince ayar yapacağız.



4- Oyunun geliştirme sürecinde ilham kaynağınız nedir? Onbu ile çıkacağımız yolculuğu tasarlarken size ilham veren yapımlar oldu mu?

The Wandering Village'ın yolculuğu, iş ortağımla birlikte bir sanat sergisinden gezerken başladı. Duvarda sırtında bir şehir taşıyan bir hayvanın güzel bir konsept sanatı asılıydı. İkimiz de tablonun önünde durduk, birbirimize baktık ve "Hep böyle bir oyun yapmak istemişimdir" dedik. Bu yüzden oyunlardaki dev hayvanlar hakkında biraz araştırma yaptık ve ortam bazen oyunun görsellerinin ve hikayesinin bir parçası olarak kullanılsa bile, yaratığı oyun mekaniğine dahil eden ve onlarla gerçekten etkileşime giren çok az oyun olduğunu gördük. Devam etmeye ve bazı prototipler yapmaya karar verdik.

The Wandering Village, dünya ortamı ve görsel stili açısından büyük ölçüde Rüzgar Vadisi'nin Nausicaä animesinden esinlenildi. Oyun tasarımı ve UI/UX için 20'den fazla farklı şehir kurma oyunu oynadık ve her birinden biraz ilham alırken, aynı zamanda kendi fikirlerimizin çoğunu da ortaya çıkardık.

5- Gelecekte bizi ne tür projeler bekliyor, The Wandering Village ve sıradaki oyununuz için şimdiden heyecanlanmaya başlasak mı?

The Wandering Village üzerinde en az bir yıl, büyük ihtimalle ise daha uzun süre çalışmaya devam edeceğiz. Kickstarter uzatma hedefleri olarak birçok ek özellik sözü verdik ve uygulamak istediğimiz birçok yeni fikrimiz de var. Bu nedenle lansmanın çok iyi geçmesinden son derece mutluyuz. Bu da oyuna uzun süre odaklanmamızı sağlıyor. Şu anda üzerinde çalıştığımız bir "sonraki oyunumuz" yok. Bununla birlikte, stüdyomuz her zaman yandan ve oyun geliştirmeleri açısından küçük prototipler hazırlıyor, bu yüzden oradan umut verici yeni bir konsepte rastlayabiliriz!


6- Oyuncuların köylülere emir vermekte zorlandıklarını gördük. Bu konuda geliştirmeler yapmayı ve çok daha güncel bir yönlendirme sistemi oluşturmayı planlıyor musunuz?

Köylü yapay zekası ve görev öncelikleri, Erken Erişim sırasında sürekli olarak üzerinde çalışacağımız ve iyileştireceğimiz özelliklerden birisi olacak.

7- Bir önceki oyununuz Nimbatus gibi The Wandering Village da Türkiye desteğiyle çıkış yaptı. Türkçe dil desteği konusunda nasıl ilerlediniz, kimlerle çalıştınız?

Her iki proje için de Türkçe tercümanı olarak işe aldığımız ve toplulukta çok özverili olan bir oyuncumuz var.

8- Son olarak Türkiye'de sizi takip eden oyunculara neler söylemek istersiniz?

The Wandering Village Türkiye'de beklediğimizden çok daha fazla ilgi gördü! Desteğiniz için hepinize çok teşekkür ederim. Hepinizi Discord'umuzdaki Türkçe kanalımızda[discord.gg] görmek harika olur.

The Wandering Village hakkında yaptığımız incelemeye buradan ulaşabilirsiniz.

Bizi Twitter'da takip edin!

Steam Grubumuza katılın!