14
Прорецензовані
товари
140
Товарів
у акаунті

Останні рецензії користувача CS Relboron

< 1  2 >
Показані результати 1–10 із 14
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
4.1 год. загалом
Eğer karanlık, distopik dünyaları ve ahlaki seçimleri seviyorsan, Beholder tam sana göre bir oyun. Büyük biraderin her şeyi gözetlediği, insanların sürekli baskı altında yaşadığı otoriter bir rejimde bir apartman yöneticisi olarak başlıyorsun. Ama bu iş sadece kira toplamak ve bakım yapmak değil. Devlet senden kiracılarını gözetlemeni, onların özel hayatlarını araştırmanı ve gerektiğinde ihbar etmeni bekliyor. İşte burada olaylar ilginçleşiyor.

Oyunun en büyük olayı ahlaki kararlar. Kiracılarını izlemek, onların evlerine gizlice girip eşyalarını karıştırmak ve yasadışı bir şey bulursan devlete rapor etmek zorundasın. Ama her ihbar, birinin hayatını mahvedebilir. Örneğin, hasta bir adamın yasaklı bir ilaç kullandığını öğrenirsen onu ihbar mı edersin, yoksa göz mü yumarsın? Ya da devlete rapor etmek yerine ondan rüşvet alıp kendini mi kurtarırsın? İşin içinde aileni geçindirmek, devletten gelen emirleri yerine getirmek ve kendi vicdanın arasında sıkışıp kalmak var.

Oynanış basit ama derin. Kiracılarını gözetlemek için anahtar deliklerinden bakabilir, evlerine gizlice girip yasaklı eşyalar arayabilir, telefon görüşmelerini dinleyebilir ve rapor hazırlayabilirsin. Ama dikkatli ol. Çok fazla burnunu sokarsan insanlar senden şüphelenmeye başlar, yanlış kişiyi kızdırırsan sonuçları ağır olabilir. Ayrıca devletin emirleri sürekli değişiyor, bugün yasal olan bir şey yarın yasak hale gelebilir. Her hareketin sonuçları var ve oyunun farklı sonları mevcut.

Grafik tarzı siyah ve kasvetli bir atmosfer sunuyor, bu da oyunun distopik havasına mükemmel uyuyor. Müzikler ve ses efektleri de ortamı destekliyor, gerilim sürekli hissediliyor. Hikâye ilerledikçe devletin baskısı artıyor, kiracılar arasında entrikalar dönüyor ve seçimlerin giderek daha zorlaşıyor.

Ama oyun tamamen kusursuz mu? Hayır. Zaman zaman görevler tekrar edebiliyor ve bazen hangi seçimin en iyi sonucu vereceğini kestirmek zor olabiliyor. Ayrıca bazı oyuncular için oyun biraz yavaş ilerleyebilir. Ama eğer sabırlıysan ve bu tarz "seçimlerin önemli olduğu" oyunları seviyorsan, kesinlikle oynamaya değer.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Derin ve düşündürücü hikâye, her kararın büyük etkisi var.
✔️ Gerçekçi ahlaki ikilemler, vicdanınla sistem arasında kalıyorsun.
✔️ Gergin atmosfer ve başarılı sanat tarzı, tam bir distopya hissi veriyor.
✔️ Farklı sonlar ve seçimlerin sonuçları, her oynayışta farklı şeyler yaşanabiliyor.
✔️ Basit ama etkili oynanış mekaniği, gözetleme ve raporlama sistemi başarılı.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Bazen tekrara düşebiliyor, özellikle belli görevler benzer hissettirebilir.
❌ Yavaş ilerleyebilir, sürekli bir aksiyon bekliyorsan sabır gerekebilir.
❌ Bazı seçimlerin sonuçları tahmin edilemez, bu da bazen adaletsiz hissettirebilir.
Додано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
12.5 год. загалом
Hikâye ve Atmosfer
Eğer bu oyunu daha önce oynamadıysan, seni gerçekten duygusal bir yolculuk bekliyor. Oyun, modern medeniyetin çökmesinden 20 yıl sonrasını konu alıyor. Ana karakterimiz Joel, salgının getirdiği kaos ve yıkım içinde acımasız bir hayatta kalma mücadelesi veren biri. Ellie ise bağışıklığı sayesinde insanlığın son umudu olabilir. Ancak bu ikili arasındaki ilişki sadece bir görev olmaktan çıkıp derin bir baba-kız bağına dönüşüyor ve oyunun en güçlü noktalarından biri de bu bağın nasıl geliştiğini görmek.

Atmosfer açısından oyun hâlâ tüyleri diken diken eden bir gerilim sunuyor. Sessizlik içinde yankılanan uzak çığlıklar, terkedilmiş binalardaki çürümüş cesetler ve çürüyen doğa, post-apokaliptik dünyayı gerçekten hissettiriyor. Yolda karşılaştığın haydutlar, umutsuz hayatta kalanlar ve korkunç Clicker’lar seni sürekli tetikte tutuyor. Kendini gerçekten kıyametin ortasında hayatta kalmaya çalışan bir karakter gibi hissediyorsun.

Oynanış ve Dövüş Mekanikleri
Dövüş sistemi genel olarak orijinal oyuna sadık kalmış ama bazı iyileştirmelerle birlikte geliyor. Joel’in yumrukları daha sert hissettiriyor, vurduğun düşmanların tepkileri daha gerçekçi. Silahlar daha ağır ve hissiyatı daha iyi, özellikle pompalı tüfek ve tabancaların verdiği tatmin edici geri tepme fark ediliyor.

Gizlilik mekanikleri de başarılı. Eğer düşmanlara doğrudan saldırmak istemiyorsan, çevreyi kullanarak sessizce ilerleyebilir, şişe ve tuğlalarla dikkatlerini dağıtabilir ve arkadan yakalayarak etkisiz hale getirebilirsin. Ama dikkat! Kaynaklar sınırlı olduğu için gereksiz çatışmalardan kaçınmak bazen en mantıklı seçenek oluyor.

Clicker’lar ve diğer yaratıklar çok daha korkutucu hale gelmiş. Ses tasarımı sayesinde bir karanlık odada nefes alışlarını duyduğunda gerçekten geriliyorsun. Ayrıca geliştirilmiş yapay zekâ sayesinde düşmanlar daha akıllı hareket ediyor, daha organize saldırılar yapıyor ve seni köşeye sıkıştırabiliyor.

Grafikler ve Teknik Geliştirmeler
The Last of Us Part 1’in en büyük farkı, grafiksel olarak tamamen yenilenmiş olması. Karakter modelleri, yüz animasyonları ve çevresel detaylar orijinaline göre çok daha gerçekçi ve detaylı hale getirilmiş. Özellikle Joel ve Ellie’nin yüz ifadeleri çok daha iyi, bu da duygusal sahnelerin etkisini artırıyor.

Aydınlatma sistemi de elden geçirilmiş. Güneş ışığının binaların arasından süzülüşü, yağmurlu gecelerde sokak lambalarının parlaması ve ormanların içindeki sis efektleri gerçekten şahane. Terk edilmiş binaların içindeki loş ışıklar ve gölgeler de gerilim atmosferini çok daha etkileyici hale getiriyor.

Ancak buraya kadar her şey iyi gibi görünse de, PC versiyonunun optimizasyonu büyük bir sıkıntı. Bazı oyuncular FPS düşüşleri, uzun yükleme süreleri ve ani çökme sorunları yaşadığını bildiriyor. Yüksek ayarlarda oynamak istiyorsan güçlü bir sistemin olması şart.

Ses ve Müzik Tasarımı
Ses tasarımı gerçekten üst düzey. Clicker’ların çıkardığı ürkütücü sesler, dövüş sırasında karakterlerin nefes alıp verişleri, silah seslerinin yankılanması... her şey atmosfere büyük katkı sağlıyor.

Müzik tarafında ise Gustavo Santaolalla’nın efsanevi besteleri yine sahneye çıkıyor. Hüzünlü gitar tınıları ve gerilim anlarında çalan ağır tempolu müzikler, oyunun duygusal ve gerilim dolu havasını mükemmel bir şekilde tamamlıyor.

Sonuç ve Genel Değerlendirme
The Last of Us Part 1, hikâye anlatımı açısından hâlâ bir başyapıt. Yenilenmiş grafikler, geliştirilmiş dövüş mekanikleri ve etkileyici atmosferiyle hem eski oyunculara nostaljik bir dönüş, hem de yeni oyunculara unutulmaz bir deneyim sunuyor.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Muhteşem hikâye ve karakter gelişimi, duygusal derinlik çok güçlü.
✔️ Yenilenmiş grafikler ve yüz animasyonları, karakterler çok daha gerçekçi görünüyor.
✔️ Geliştirilmiş yapay zekâ, düşmanlar daha akıllı ve agresif.
✔️ Tatmin edici dövüş mekanikleri, silahların ve yakın dövüşlerin hissiyatı daha güçlü.
✔️ Clicker’lar hâlâ korkutucu, gerilim atmosferi harika.
✔️ Ses ve müzik tasarımı üst düzey, Gustavo Santaolalla’nın besteleri hâlâ efsane.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ PC versiyonunda optimizasyon sıkıntıları var, FPS düşüşleri ve çökme sorunları yaşanabiliyor.
❌ Yüksek sistem gereksinimi, eski donanımlarda oynamak zor olabilir.
❌ Dövüş mekanikleri yenilense de büyük değişiklikler yok, oynanış hâlâ orijinale sadık.
Додано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
20.0 год. загалом
Örümcek Adam olup New York’un gökdelenleri arasında süzülmek hiç bu kadar keyifli olmamıştı. Marvel’s Spider-Man Remastered, muhteşem hikayesi, akıcı oynanışı ve görsel kalitesiyle gerçekten kaliteli bir süper kahraman oyunu. Eğer çizgi romanlardan, filmlerden veya genel olarak açık dünya aksiyon oyunlarından hoşlanıyorsan, bu oyun tam senlik.

Öncelikle hareket mekaniği inanılmaz iyi. Örümcek ağlarıyla şehrin içinde süzülmek aşırı akıcı ve bağımlılık yapıcı. Hızlanmak, binaların köşelerinden dönmek, taklalar atarak havada ilerlemek o kadar iyi hissettiriyor ki, bir yerden bir yere gitmek bile eğlenceye dönüşüyor. "Fast travel" özelliği var ama o kadar iyi bir hareket sistemi var ki kullanmak istemiyorsun.

Dövüş mekanikleri Batman Arkham serisini andırıyor ama daha hızlı ve akrobatik. Kombolar, özel yetenekler ve ağ atma mekaniği sayesinde düşmanları dövmek inanılmaz eğlenceli. Özellikle gizlilik ve doğrudan aksiyon arasında geçiş yapabilmek, dövüşleri çeşitlendiriyor. Karşına çıkan düşmanları ister ağlarla tavana yapıştır, ister direkt dal.

Hikaye tarafı beklenenden daha derin. Oyunda Peter Parker’ın süper kahraman olmasının yanı sıra kişisel hayatını da dengede tutmaya çalışmasını izliyoruz. Doctor Octopus, Kingpin, Mister Negative gibi ikonik düşmanlarla karşılaşıyoruz ve olaylar giderek büyüyor. Duygusal anları, sürprizleri ve aksiyon sahneleriyle tam bir Spider-Man hikayesi sunuyor.

Görsellik ve atmosfer şahane. New York’un detaylı ve canlı dünyası, gün batımları, gece ışıkları ve yağmur efektleriyle inanılmaz iyi görünüyor. Şehir gerçekten yaşıyor, sokaklarda insanlar var, suçlar işleniyor ve her an bir şeyler oluyor. Güncellenmiş karakter modelleri ve ışıklandırma sistemleri sayesinde PC’de çok daha güzel bir deneyim sunuyor.

Yan görevler ve açık dünya aktiviteleri ise biraz tekrar edebiliyor. Kule açma, suçluları durdurma, koleksiyon eşyaları toplama gibi klasik açık dünya içerikleri var. İlk başta eğlenceli ama bir süre sonra kendini tekrar edebilir. Ama en azından dövüş sistemi ve ağ sallanma mekanikleri sayesinde sıkılmadan yapabiliyorsun.

PC optimizasyonu gayet başarılı. Oyun akıcı çalışıyor, grafik ayarları oldukça esnek ve RTX/DLSS desteği sayesinde görsel kaliteyi düşürmeden yüksek FPS alabiliyorsun. Ancak bazı oyuncular yüksek ayarlarda ara sıra küçük performans düşüşleri yaşayabiliyor, bu yüzden sistemine göre grafik ayarlarını iyi dengelemek gerekebilir.

Sonuç olarak, Marvel’s Spider-Man Remastered kesinlikle bir süper kahraman oyunu olarak zirveye oynuyor. Örümcek Adam’ı kontrol etmek, açık dünyada özgürce dolaşmak ve epik bir hikayeye dahil olmak istiyorsan, kaçırma. Hareket sistemi ve dövüş mekanikleri o kadar iyi ki, oyunu bitirdikten sonra bile şehirde dolaşmaya devam etmek isteyeceksin.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Mükemmel ağ sallanma mekaniği, şehirde dolaşmak aşırı eğlenceli.
✔️ Akıcı ve tatmin edici dövüş sistemi, kombolar ve yetenekler harika.
✔️ Etkileyici hikaye, Örümcek Adam’ın hem kahraman hem de Peter Parker olarak yaşadığı zorlukları güzel işliyor.
✔️ Muhteşem grafikler ve atmosfer, New York gerçekten yaşıyor.
✔️ PC optimizasyonu başarılı, geniş ayar seçenekleriyle farklı donanımlara uyum sağlıyor.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Yan görevler ve açık dünya aktiviteleri bir süre sonra tekrar edebilir.
❌ Bazı anlarda performans düşüşleri yaşanabiliyor (özellikle yüksek grafik ayarlarında).
❌ Düşman çeşitliliği biraz daha fazla olabilirdi, bazı çeteler birbirine benziyor.
Додано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
17.2 год. загалом
Silent Hill 2, korku oyunları arasında bir efsane. Remake, hem modern grafiklerle hem de yenilenmiş oynanış mekanikleriyle karşımıza çıkıyor.

Öncelikle grafiklerden başlayalım. Silent Hill’in o meşhur sisli ve kasvetli atmosferi, remake versiyonunda çok daha etkileyici görünüyor. Sis, ışıklandırmalar ve çevre tasarımları gerçekten tüyleri diken diken ediyor. Silent Hill’in terk edilmiş sokakları, apartmanları ve hastanesi eskisinden çok daha korkutucu. Karakter modelleri ise detaylı ve yüz ifadeleri duyguyu daha iyi yansıtıyor. Ama bazı oyuncular karakter tasarımlarının ve bazı mekanların orijinaline kıyasla biraz farklı hissettirdiğini düşünebilir.

Gelelim oynanışa. Klasik tank kontrolleri yerine daha modern, akıcı bir hareket sistemi getirilmiş. Yani artık karakteri daha rahat kontrol edebiliyorsun. Kamera açısı da daha sinematik olmuş, Resident Evil 2 Remake tarzı bir üçüncü şahıs kamera kullanılmış. Dövüş mekanikleri ise biraz daha modernize edilmiş ama yine de Silent Hill’in o gergin, "ne zaman saldıracağını bilemediğin" korku dolu yapısını koruyor. Düşmanlar oldukça ürkütücü ve agresif, özellikle dar alanlarda onlarla yüzleşmek hala stresli bir deneyim.

Tabii ki Silent Hill 2’nin en büyük gücü hikâyesi ve atmosferi. James Sunderland’in kasaba boyunca süren psikolojik yolculuğu hala etkileyici ve duygusal. Oyunun hikâyesi büyük oranda korunmuş, ancak bazı diyaloglarda ve sahnelerde küçük değişiklikler var.

Ses tasarımı oyunun en güçlü yanlarından biri. Kasabanın sessizliği içinde yankılanan uzak çığlıklar, radyo paraziti, boğuk ayak sesleri gerçekten sinirleri bozuyor. Müzikler ise Akira Yamaoka’nın ikonik eserleri ile desteklenmiş ve remake için bazı parçalar yeniden düzenlenmiş. Bu açıdan oyunun nostaljik yanını koruduğunu söylemek mümkün.

Sonuç olarak, Silent Hill 2 Remake orijinal oyuna saygı duyan ama bazı modern dokunuşlarla yenilenmiş bir korku deneyimi sunuyor. Eğer Silent Hill’in karanlık dünyasına tekrar adım atmak istiyorsan, bu remake kesinlikle denemeye değer.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Görseller muazzam, Silent Hill atmosferi başarılı bir şekilde yeniden yaratılmış.
✔️ Modern kontroller ve sinematik kamera, daha akıcı bir oynanış sunuyor.
✔️ Ses ve müzik tasarımı harika, korku atmosferini en üst seviyeye taşıyor.
✔️ Orijinal hikâyeye sadık kalınmış, psikolojik korku unsurları hâlâ güçlü.
✔️ Düşman tasarımları ürkütücü, dövüş ve kaçış mekanikleri gerginliği koruyor.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Bazı mekanlar ve karakter modelleri orijinaline göre farklı hissettirebilir.
❌ Dövüş mekanikleri başta eğlenceli gelsede tek düze olabiliyor.

Silent Hill 2 Remake, klasik bir korku başyapıtını modern grafikler ve oynanış ile yeniden sunuyor. Kusurları var ama orijinalin ruhunu büyük ölçüde korumayı başarmış. Eğer Silent Hill hayranıysan ya da gerçek bir psikolojik korku deneyimi arıyorsan, kesinlikle oynamaya değer.
Додано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Людей вважають цю рецензію корисною: 2
76.7 год. загалом (21.5 год на момент рецензування)
Elden Ring, FromSoftware’in en iddialı ve en büyük projelerinden biri olarak, sadece Souls-like türünün değil, tüm oyun dünyasının yönünü değiştirebilecek bir yapım. Dark Souls, Bloodborne, ve Sekiro gibi oyunlardan tanıdık olduğumuz zorluk seviyeleri ve derin dünya tasarımı, Elden Ring ile bir üst seviyeye taşınmış. Ama bu sefer, FromSoftware daha da cesur bir adım atmış ve bu zorlu deneyimi büyük bir açık dünya haritasıyla birleştirmiş.

Açık Dünya ve Keşif

Elden Ring’in en dikkat çekici özelliği kesinlikle açık dünyası. Oyun, her biri farklı bir tema ve zorluk seviyesine sahip geniş bölgelerle dolu. Başlangıçta oldukça erişilebilir olan Limgrave, zamanla yeni alanlarla bağlandıkça keşfetmeniz gereken çok daha büyük bir dünyaya açılıyor. Bazen, bir dağa tırmanmak için doğru yolu bulmaya çalışırken saatlerce vakit geçirebilir, bazen de sıradan bir ormanın derinliklerinde kaybolabilirsiniz. Bu keşif, bir noktada ödüllendirici bir deneyime dönüşüyor, çünkü her keşfedilen bölge yeni bir hikaye, yeni bir düşman tipi ya da gizli bir mekan sunuyor.

Zorlayıcı boss dövüşleri ve akıllıca yerleştirilmiş yan görevler de bu keşif odaklı dünyayı daha ilgi çekici kılıyor. Boss savaşlarında, her birinin kendine has stratejileri, güçleri ve zayıflıkları olması, dövüşlerin daha da taktiksel hale gelmesini sağlıyor. Örneğin, bir boss’a karşı daha fazla yakın dövüş silahı kullanmak yerine, ona karşı uzak mesafe büyülerini tercih edebilirsiniz, ya da çevreyi kullanarak düşmanın zayıf noktalarını keşfetmek gerekebilir.

Dövüş Mekanikleri ve Zorluk

Elden Ring’de dövüşler, FromSoftware’in önceki oyunlarına benzer şekilde, dikkatli ve stratejik düşünmeyi gerektiriyor. Her hamlenin sonuçları var ve her rakip, kendi başına bir mücadele sunuyor. Yavaş ama güçlü bir saldırı ile hızla dövüşen bir rakip arasında dengenizi kurmak, birçok savaşın anahtarı oluyor. Özellikle boss savaşları, bir anda stres seviyenizi zirveye taşıyabiliyor, ancak her yenilgiden sonra geri dönüp daha iyi bir stratejiyle tekrar denemek bir tür bağımlılık yaratıyor. Bu zorluk seviyesinin, Elden Ring’i oynamayı daha tatmin edici hale getirdiği kesin.

Tabii ki, bu zorluğu hafifletmek için çeşitli karakter geliştirme yolları da mevcut. Hangi yeteneklere odaklanacağınız tamamen size bağlı. Büyüye odaklanabilir, kalkan ve kılıçla yakın dövüş yapabilir ya da her ikisinin karışımını kullanabilirsiniz. Bu çeşitlilik, her oynayışınızda farklı bir deneyim sunuyor.

Grafikler ve Atmosfer

Elden Ring, görsel açıdan da muazzam bir yapım. FromSoftware’in oyunları genellikle karanlık, kasvetli bir atmosferle tanınır ve Elden Ring, bu geleneği devam ettiriyor, ancak burada biraz daha büyük bir ölçek var. Her bölge, farklı bir ortam ve ton sunuyor: yoğun ormanlardan terkedilmiş kalelere, büyüleyici manzaralara kadar her şey göz alıcı bir şekilde tasarlanmış. Özellikle gece ve gündüz döngüsü, hava koşulları ve mevsim değişiklikleri, oyun dünyasına derinlik katıyor ve her anı daha da gerçekçi hissettiriyor.

Ayrıca, Elden Ring’in müzikleri de olağanüstü. Zorlu boss savaşlarında, ortama uygun olarak çalan epik orkestral müzikler, savaşın gerginliğini ve gücünü çok daha fazla hissettiriyor. Keşif yaparken ise çevre sesleri ve sakin melodi, size derin bir huzur verirken, tehlikeli bir bölgeye adım attığınızda bir anda gerilim artıyor.

Hikaye ve Dünyanın Derinliği

Elden Ring’deki hikaye, FromSoftware’in diğer oyunlarına benzer şekilde, doğrudan anlatılmıyor. Bunun yerine, çevredeki detaylara, karakterlerle yapılan diyaloglara, yazıtlar ve arka planda gizlenen öğelere dayanarak anlamaya başlıyorsunuz. Bu yaklaşım, hikayeyi daha çok bir bulmaca gibi çözmeyi gerektiriyor. Her şeyin anlamını tam olarak öğrenmek, keşfettikçe ortaya çıkıyor ve bu da oyunun atmosferini çok daha derinleştiriyor.

Dünyanın tarihini ve karakterlerin geçmişlerini öğrenmek, her oyuncuya farklı bir deneyim sunuyor. Bu tür "açık uçlu" hikaye anlatımı, Elden Ring’e bir gizem ve merak unsuru katıyor.

Sonuç

Elden Ring, oyun dünyasında çıtayı çok daha yükseğe taşıyan bir yapım. Zorluğu, keşif odaklı yapısı, derin dövüş mekanikleri ve etkileyici atmosferiyle, Souls-like türündeki oyunlara yeni bir soluk getirmiş. Eğer açık dünyada keşfetmek, zorlu savaşlara girmek ve derin bir hikayeyi keşfetmek istiyorsanız, Elden Ring kesinlikle gözden kaçırmamanız gereken bir oyun. Bu oyun, kendine has tarzı ve büyüleyici dünyasıyla yıllarca hafızalardan silinmeyecek bir deneyim sunuyor.
Додано 26 січня.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
10.9 год. загалом
Eğer hızlı reflekslere, katana sallamaya ve parkur yapmaya bayılıyorsan, Ghostrunner tam senlik bir oyun! Ayna gibi parlayan neon ışıkları, siberpunk atmosferi ve adrenalin dolu aksiyonu ile seni ilk dakikadan içine çekiyor. Ama dikkat, Bu oyun hata affetmez. Bir saniye bile duraksarsan ya kurşunu yersin ya da aşağı düşersin.

Oyunda süper hızlı bir ninja-siber savaşçı olarak gökdelenlerin arasında koşuyor, duvarlardan sekiyor, düşmanları havada biçiyorsun. Tek bir kılıç darbesiyle düşmanları parçalara ayırabiliyorsun ama aynı şekilde sen de tek yemeliksin. Yani yanlış bir hamlede ölüp anında baştan başlıyorsun, bu yüzden hızlı düşünmeli, doğru hamleyi yapmalı ve asla durmamalısın.

Oynanış inanılmaz akıcı. Duvarda koşmalar, anlık ışınlanmalar, slow-motion kaçışlar ve katana darbeleri o kadar tatmin edici ki, kendini John Wick ile Mirror’s Edge’in karışımı gibi hissediyorsun. Ama şunu unutma: Bu oyun sinirleri biraz zorlayabilir! Bir bölümü geçmek için defalarca ölebilirsin, ama her öldüğünde "Tamam, bu sefer kesin geçiyorum!" deyip tekrar denemek istiyorsun. Deneye deneye ustalaşıyor, sonunda inanılmaz tatmin edici kombolar yapmaya başlıyorsun.

Siberpunk dünyası karanlık ama aşırı stil sahibi. Her yer neon ışıklarla dolu, arka planda sürekli bir kaos var ve bu dünya tam anlamıyla çöküşün eşiğinde. Müzikler ise efsane! Tempolu elektronik müzikler, parkur yaparken ve düşmanları doğrayarak ilerlerken tam anlamıyla gaza getiriyor.

Ama oyun mükemmel mi? Hayır. Özellikle başlarda oyunun zorluğu fazla sert gelebilir. Eğer hızlı reflekslere alışık değilsen, bazı bölümlerde kafayı yiyebilirsin. Ayrıca hikâye kısmı biraz zayıf, yani oyunu hikâye için değil, hız ve aksiyonun verdiği saf keyif için oynamalısın.

Sonuç olarak, Ghostrunner sinirleri zorlayan ama ustalaştıkça mükemmel hissettiren bir oyun. Eğer hızlı aksiyon, parkur ve "öl ve öğren" tarzı oyunları seviyorsan, kesinlikle denemelisin. Ama sabırsızsan veya kolay bir oyun arıyorsan, burası seni biraz terletebilir!

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Aşırı akıcı oynanış, parkur ve kılıç mekanikleri şahane.
✔️ Siberpunk atmosferi mükemmel, neon ışıklar ve şehir tasarımı harika.
✔️ Elektronik müzikler gaza getiriyor, tempoyu hiç düşürmüyor.
✔️ "Öl ve öğren" sistemi tatmin edici, ustalaştıkça kendini ninja gibi hissediyorsun.
✔️ Düşmanları tek vuruşta doğramak çok keyifli.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Oyun aşırı zor olabilir, özellikle refleks gerektiren bölümler sinir bozabilir.
❌ Hikâye pek etkileyici değil, dünya ilginç ama karakterler çok derin değil.
❌ Bazen bazı bölümler çok tekrarlı hissettirebiliyor.
Додано 13 січня. Востаннє відредаговано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
7.8 год. загалом
Bazen oyun dünyasında büyük bütçeli AAA oyunlardan sıkılıp tam anlamıyla keyif veren, sürükleyici ve bağımlılık yapıcı bir şey ararsın. İşte tam o noktada Dave the Diver devreye giriyor. Balıkçılık, macera, yönetim ve keşif gibi birçok farklı mekaniği harmanlayan bu oyun, inanılmaz akıcı ve eğlenceli bir deneyim sunuyor.

Oyun, gündüzleri mavi derinliklere dalıp balık avladığın, geceleri ise bir suşi restoranını yönettiğin bir oynanış döngüsü üzerine kurulu. Sabahları denize açılıp farklı türde balıkları yakalıyor, batık gemileri keşfediyor ve devasa su altı yaratıklarıyla mücadele ediyorsun. Ama iş burada bitmiyor! Akşam olunca, yakaladığın balıkları restoranda müşterilere sunuyor, siparişleri yetiştiriyor ve restoranını geliştirmek için çalışıyorsun. Bu ikili oynanış döngüsü inanılmaz tatmin edici ve her gün bir öncekinden farklı bir macera sunuyor.

Dalış mekanikleri basit ama bir o kadar keyifli. Oksijenin sınırlı olduğu için balıkları dikkatlice avlamalı, tehlikeli deniz canlılarından kaçmalı ve kaynaklarını iyi kullanmalısın. Oyunda ilerledikçe daha iyi ekipmanlar açabiliyor, yeni alanlara dalabiliyor ve daha egzotik deniz canlılarıyla karşılaşabiliyorsun. Özellikle boss savaşları, oyunun beklenmedik derecede heyecan verici anlarından biri.

Ama işin en güzel taraflarından biri kesinlikle suşi restoranı yönetme kısmı. Avladığın balıklardan özel menüler hazırlıyor, garsonları yönetiyor ve müşterileri memnun etmeye çalışıyorsun. Bu süreç bazen yoğun ama çok eğlenceli ve tatmin edici. Para kazandıkça restoranını geliştirip yeni tarifler açabiliyor, daha fazla müşteri çekebiliyorsun.

Oyunun grafik tarzı pixel-art olsa da, su altı dünyasının canlılığı ve animasyonlar harika görünüyor. Müzikler ve ortam sesleri de oyunun huzur veren atmosferine mükemmel uyum sağlıyor. Dalgaların sesi, balıkların hareketleri ve denizin derinliklerine indikçe değişen ambiyans, su altı keşif hissini mükemmel şekilde veriyor.

Tabii ki her şey mükemmel değil. Oyun belli bir noktadan sonra kendini biraz tekrar edebiliyor, özellikle restoran yönetimi kısmında belli mekanikler birbirini tekrar edebilir. Ayrıca, bazı bölümler balık avlamaktan çok hikâyeye odaklanıyor, bu da tamamen özgür dalış yapmak isteyenler için biraz can sıkıcı olabilir.

Dave the Diver, hem rahatlatıcı hem de bağımlılık yapıcı bir oyun deneyimi sunuyor. Gündüzleri derin denizlere dalıp yeni canlılar keşfetmek, akşamları restoran yönetmek harika bir döngü oluşturuyor. Oyun basit ama derin, her zaman yeni bir şeyler keşfetme hissi veriyor.

Eğer farklı türleri başarıyla harmanlayan, kendine özgü tarzı olan ve oynarken yüzüne bir gülümseme konduracak bir oyun arıyorsan, kesinlikle şans vermelisin.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Su altı keşfi ve restoran yönetimi arasında harika bir denge
✔️ Bağımlılık yapan ve akıcı oynanış döngüsü
✔️ Eğlenceli hikâye ve renkli karakterler
✔️ Güzel pixel-art grafikleri ve atmosferik müzikler
✔️ Yeni ekipmanlar, tarifler ve keşfedilecek alanlarla dolu içerik

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Bazı görevler kendini tekrar edebiliyor
❌ Belli bölümler hikâyeye fazla odaklanıp özgür dalışı kısıtlayabiliyor
❌ Restoran yönetimi bazen fazla kaotik olabiliyor
Додано 13 січня. Востаннє відредаговано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
17.3 год. загалом
Banishers: Ghosts of New Eden, Don't Nod'un hikâye odaklı aksiyon RPG türüne getirdiği taze bir soluk. Eğer daha önce Life is Strange veya Vampyr oynadıysan, burada da aynı güçlü hikâye anlatımı ve karakter derinliği bulacaksın. Ama bu sefer işin içinde daha fazla aksiyon ve doğaüstü olaylar var.

Oyun, New Eden adlı gizemli ve kasvetli bir dünyada geçiyor. Ana karakterlerimiz Red ve Antea, hayalet avcılığı yapan iki "Banisher". Fakat bir görev sırasında Antea trajik bir şekilde ölüyor ve artık kendisi de bir hayalete dönüşüyor. İşte oyunun en güzel yanlarından biri burada başlıyor: Antea'nın ruhani güçlerini kullanarak ya da Red'in fiziksel saldırılarıyla savaşabiliyorsun. Savaş sırasında bu iki karakter arasında geçiş yapmak mümkün ve bu, dövüş sistemine güzel bir dinamizm katıyor. Vampyr’deki gibi "ağır ve etkili" saldırılar hissiyatı var, ama aynı zamanda ruhani güçlerle yapılan büyüsel saldırılar da oyuna güzel bir tat veriyor.

Hikâye seçimlere oldukça bağlı ve bu seçimler gerçekten önemli hissettiriyor. Oyun boyunca verdiğin kararlar sadece diyalogları değil, dünyanın gidişatını ve karakterlerin kaderini de etkiliyor. Karşılaştığın hayaletleri sürgün edebilir, huzura kavuşturabilir ya da onların güçlerinden faydalanabilirsin. Bu kararlar oyunun sonunu doğrudan etkiliyor, yani gerçekten düşündürten anlar yaşatıyor. Eğer hikâyede seçim yapmayı ve sonuçlarını görmeyi seven biriysen, burası seni kesinlikle tatmin edecek.

Görsellik olarak oyun kasvetli ve gotik bir atmosfere sahip. Ormanlar, harabeler ve terk edilmiş kasabalar çok güzel işlenmiş. Ama grafikler AAA seviyesinde değil, bazı yerlerde kaplama kalitesi ve animasyonlar biraz eski nesil hissettirebiliyor. Yine de ışıklandırmalar ve hava efektleri oldukça iyi, özellikle de sisli, loş ışıklı ortamlar gerçekten ürkütücü bir hava katıyor.

Dövüş mekanikleri tatmin edici ama çok fazla çeşitlilik sunmuyor. Başlarda eğlenceli olsa da, ilerleyen saatlerde kendini tekrar etmeye başlayabiliyor. Ayrıca düşman yapay zekâsı bazen pek zeki değil, bu da savaşları biraz tekdüze hissettirebiliyor. Ama boss savaşları gayet iyi tasarlanmış, özellikle bazı hayalet düşmanlarla olan kapışmalar oldukça etkileyici.

Yan görevler konusunda oyun yer yer tekrara düşüyor. Hikâyeyle bağlantılı olan yan görevler güzel yazılmış ama bazıları klasik "git şunu bul, şunu öldür" tarzında. Dünyada keşfedilecek bazı gizemler ve hikâye parçaları olsa da, açık dünya oyunları kadar derin bir keşif sunmuyor. Daha çok doğrusal bir ilerleyiş var.

Peki ya performans? PC tarafında optimizasyon fena değil ama bazı sahnelerde FPS düşüşleri yaşanabiliyor. Karakter animasyonları ve yüz ifadeleri biraz eski durabiliyor ama genel olarak büyük bir teknik sorun yok. Vampyr’i oynadıysan, o oyun gibi bir his veriyor ama biraz daha cilalanmış hali diyebiliriz.

Sonuç olarak, Banishers: Ghosts of New Eden güçlü hikâyesi, duygu yüklü karakterleri ve karanlık atmosferiyle çok başarılı bir deneyim sunuyor. Dövüş mekanikleri ve keşif kısmı biraz daha çeşitli olabilirdi ama özellikle seçimlerin etkisini hissetmek isteyen oyuncular için gerçekten güzel bir oyun.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Derin ve etkileyici hikâye – Seçimlerin gerçekten önemli hissettiriyor.
✔️ Güçlü karakter dinamikleri – Red ve Antea'nın ilişkisi oyuna güzel bir duygu katıyor.
✔️ Gizemli ve ürkütücü atmosfer – New Eden’ın kasvetli havası başarılı.
✔️ Dövüş sistemi eğlenceli – İki karakter arasında geçiş yapabilmek güzel bir mekanik.
✔️ Güzel tasarlanmış boss savaşları – Hayalet düşmanlarla olan kapışmalar etkileyici.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Dövüş mekanikleri bir süre sonra kendini tekrar edebiliyor.
❌ Yan görevler bazı noktalarda sıradan hissettirebiliyor.
❌ Grafikler ve animasyonlar bazen eski nesil hissettirebilir.
❌ Performans yer yer sıkıntılı olabilir, FPS düşüşleri yaşanabiliyor.
Додано 13 січня. Востаннє відредаговано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
25.1 год. загалом
Final Fantasy XVI'yı oynarken gerçekten etkileyici bir deneyim yaşadım. Hikaye anlatımı, Final Fantasy serisinden beklediğimiz epik derinliği ve duygusal yoğunluğu tam anlamıyla yansıtıyor. Özellikle ana karakter Clive'ın yolculuğu hem dramatik hem de heyecan vericiydi. Oyunun dünyası o kadar canlı ve detaylı ki kendinizi tamamen Valisthea'nın büyülü atmosferine kaptırıyorsunuz.

Dövüş sistemi klasik Final Fantasy tarzından biraz uzaklaşıp daha aksiyon odaklı bir yapıya evrilmiş, ama bu kesinlikle kötü bir şey değil. Komboları yapmak ve Eikon yeteneklerini kullanmak inanılmaz tatmin edici. Ancak, bazı oyuncuların dövüş sisteminin karmaşıklığına alışması biraz zaman alabilir. Bu konuda oyuna giriş yaptığınızda size bazı takılarla başlama fırsatı veriyor, aslında buna fırsat demek doğru oluyor mu bilmiyorum çünkü, oyun zaten halihazırda çok zorlayıcı bir yapıya sahip değilken bu takılar komboları, canınız indiğinde pot basmayı, yanınızda ki peti otomatik olarak saldırtma gibi özellikleri otomatik olarak yapıyor ve oyunda sizin hiç bir hükmünüz yokmuş gibi kalıyorsunuz. Tavsiyem oyuna bu itemlerle başlamamanız başlasanızda sonradan başka takılarla değiştirmeniz. Onlarca kombo varyasyonu varken sadece tek bir tuşa basıp herşeyi kendisinin yapması en azından benim gibi oyuncular için sıkıcı hal alabiliyor.

Görsellik konusuna gelirsek, grafikler gerçekten bir harika. Karakter modelleri, çevre detayları ve ışıklandırma şahane. Ama PC tarafında optimizasyon konusunda bazı sıkıntılar yaşanabiliyor. Orta segment bir bilgisayar kullanıyorsanız, zaman zaman FPS düşüşleriyle karşılaşabilirsiniz. Ayrıca, grafik ayarlarının sınırlı olması ve sinematiklerin 30 FPS'e sabitlenmesi gibi detaylar biraz can sıkıcı. Ben RX 6800 ile herhangi bir problem yaşamadım, oyunu oynamaya başlama zamanımdan dolayıda belli güncellemelerden sonra başladığım için olabilir.

Yan görevler konusunda ise biraz karmaşık duygularım var. Bazıları gerçekten güzel yazılmış ve dünyayı derinleştiriyor, ancak bazıları "git, al, getir" tarzı görevler gibi hissettiriyor. Yine de ana hikayenin yoğunluğu bu küçük eksiklikleri tolere etmenizi sağlıyor.

Sonuç olarak, Final Fantasy XVI serinin aksiyon-RPG rotasında attığı sağlam bir adım. Muhteşem hikaye, etkileyici görseller ve yenilikçi dövüş sistemiyle kesinlikle denemeye değer bir oyun. Biraz fazla Arcade kaçmış ve oyuncuya çok kolaylık sunulmuş olsada iyi yönlerinin bunu bastırdığını düşünüyorum.

✅ Olumlu Yanlar:
✔️ Etkileyici Hikâye: Sinematik anlatımıyla sürükleyici bir hikâye sunuyor.
✔️ Görsel Şölen: Muhteşem grafikler, detaylı çevre tasarımları ve büyüleyici savaş efektleri göz kamaştırıyor.
✔️ Akıcı ve Hızlı Dövüş Mekanikleri: Aksiyon odaklı savaş sistemi, devasa Eikon savaşları ve özel yeteneklerle oldukça tatmin edici.
✔️ Efsanevi Müzikler: Final Fantasy serisinin her zamanki gibi üst düzey müzikleri ve atmosferik ses tasarımı mevcut.

❌ Olumsuz Yanlar:
❌ Açık Dünya Eksikliği: Oyun daha çok doğrusal bir yapıya sahip, geniş bir keşif imkânı sunmuyor.
❌ RPG Ögeleri Azaltılmış: Seviyelendirme ve ekipman yönetimi gibi klasik RPG mekanikleri daha basitleştirilmiş.
❌ Yan Görevler Tekrara Düşebiliyor: Bazı yan görevler sıradan hissettirebiliyor ve büyük ödüller sunmuyor.
❌ Performans Sorunları: Steam versiyonunda optimizasyon problemleri yaşanabilir, bazı sistemlerde FPS düşüşleri olabilir.
❌ Final Fantasy Klasiklerinden Farklı: Serinin geleneksel tur tabanlı dövüş sistemini sevenler için fazla aksiyon odaklı olabilir.
Додано 13 січня. Востаннє відредаговано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
Ніхто ще не оцінив цю рецензію як корисну
21.9 год. загалом
Büyük Beklentiler, Büyük Hayal Kırıklığı

Mafia serisini seven biri olarak, Mafia 3’ü büyük bir heyecanla bekledim ama ne yazık ki oyun tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu. Hikâyesi ve atmosferi güzel başlasa da, ilerledikçe oyunun ne kadar tekdüze ve sıkıcı hale geldiğini görmek üzücüydü.

Oyunun en büyük sorunu tekrar eden görev yapısı. İlk birkaç saat eğlenceli gelse de, bir süre sonra sürekli aynı şeyleri yaptığınızı fark ediyorsunuz. "Git, bir bölgeyi temizle, rakip mafyayı çökert, ele geçir" döngüsü oyunun büyük bir kısmını oluşturuyor. Yan görevler de ne yazık ki pek ilgi çekici değil. Mafia 2’deki o film gibi ilerleyen hikâye anlatımı, burada yerini sürekli tekrarlayan görevler ve monoton ilerleyişe bırakmış.

Teknik anlamda da oyun büyük sıkıntılarla çıkmıştı ve yıllar geçmesine rağmen hâlâ bazı hatalar var. Yapay zekâ berbat, düşmanlar bazen sizi görmezden geliyor, bazen de saçma şekilde duvarlara takılıp kalıyorlar. Araç sürüş mekanikleri ise oldukça hantal ve yapay hissettiriyor. Mafia 2’nin akıcı araç kullanımı yanında bu oyun resmen geri adım gibi hissettiriyor.

Grafiklere gelirsek, oyun 2016’da çıkmasına rağmen görsel anlamda pek tatmin edici değil. Aydınlatmalar bazen güzel görünse de, kaplamalar kalitesiz ve çevre detayları oldukça yetersiz. Ayrıca optimizasyon sorunları yüzünden stabil bir deneyim yaşamak zor. Çıkışta berbat olan FPS sorunları biraz düzeltilmiş olsa da, hâlâ pek iyi değil.

Oyunun tek iyi yanı Lincoln Clay’in hikâyesi ve dönem atmosferi. 1968 Amerika’sını güzel yansıtmışlar, müzikler de dönemin ruhuna uygun ama bu bile oyunun sıkıcılığını unutturmaya yetmiyor. Mafia serisinin önceki oyunlarındaki sinematik anlatım ve etkileyici hikâye sunumu burada geri planda kalmış.

Olumsuz Yanları:
❌ Tekrar eden, sıkıcı görevler
❌ Zayıf yapay zekâ
❌ Hantal araç sürüş mekanikleri
❌ Grafikler vasat, çevre detayları yetersiz
❌ Hâlâ düzeltilmemiş optimizasyon sorunları

Eğer Mafia serisini seviyorsanız, Mafia 1 ve 2’yi tekrar oynamak çok daha iyi bir seçenek olabilir. Mafia 3’ün atmosferi ve hikâyesi fena olmasa da, oynanıştaki tekrar eden yapısı ve teknik sorunlar yüzünden oyundan çabuk sıkılıyorsunuz. Büyük bir potansiyele sahip bir oyundu ama ne yazık ki beklentileri karşılayamadı.
Додано 16 листопада 2024 р.. Востаннє відредаговано 2 лютого.
Чи була ця рецензія корисною? Так Ні Кумедна Нагородити
< 1  2 >
Показані результати 1–10 із 14