-Yedi kişi görüyorum Ömer. Full kevlar, m4 ve boltları var. Al bi ok yay peşlerine takılalım savaştıklarında loot toplarız belki.

Yine Volkan ve bitmek bilmeyen aksiyonları. Doğruyu söylemek gerekirse... yaptık bunu. İki kişi, bir iki tabanca, iki bez parçası, biraz bandaj ve yemek alıp koskoca klanın peşine takıldık. Neden mi? Ben de sorayım... neden? Bilmiyorum, ama macerayı anlatayım. Volkan cesetlerin birinde bulduğumuz dürbünlü m4 ile evden etrafı seyrediyordu, atış denemeleri yapıyordu. Ben tam eve girecekken ard arda full gearlı yedi kişi gördüğünü söyledi ve işsiz olan biz, bu işsizliği daha üst bir boyuta taşıyıp neredeyse hiçbir şey almadan apar topar peşlerine takıldık. Adamlar gördükleri herkesi teker teker öldürüyorlardı ve biz de o cesetlerden kalan artıkları topluyorduk, pipe shotgun falan bırakıyorlardı. Uzun bir süre böyle takip etmeye devam ettik. Artık o kadar çok ilerlemiştik ki, ilk yola çıktığımız yere geri gelmiştik. Adamlar Small Radiation Town'u lootlarken nedendir bilinmez, biri geri döndü ve bize doğru koşmaya başladı. Dosdoğru üstümüze koşuyordu. Bi shotgun bende, bi shotgun Volkan'da çalılara pustuk. Adam tam önümüzden geçerken hayvan gibi iki shotgunla adamın üstüne atlayınca öldü tabi haliyle. Full kevlar set, m4, bolt action rifle, c4'ler, neler neler. Çok fazla loot bulmuştuk adamın üstünden. Tabi hesaplamadığımız bir şey vardı, Volkan adamı lootlarken Small Radiation Town'a yüzümü çevirmemle ne göreyim? Adamlar var güçleriyle üstümüze koşuyor... Volkan'a geldiklerini söylüyorum ve arkamı bi dönüyorum, Volkan çoktan koşmaya başlamış eve doğru. Ben de takıldım peşine, en azından adamların aimleri kötüydü de, ev yolunda öldürememişlerdi. Zar zor eve girdik. Ama adamlar o kadar çok kin beslemiş ki, saatlerce evimizi kuşattılar. Yeni spawnlanan insanlara silah veriyorlar kendi gruplarına katıyorlar falan. Bildiğin Normandiya çıkarması havası vardı. Neyse ki evimiz yüksekti, savunmakta çok zorlanmıyorduk. Duvar koyuyorlar, el bombası atıyorlar, roket atıyorlar, duvarlarımıza c4 döşüyorlar... Biz napıyoruz? Volkan bolt action rifle ile adamları vurmaya çalışırken ben de çok işe yarıyacakmış gibi ok atıyorum... adamlar 10 kişiden fazla ve ben ok atıyorum... Böyle böyle uzun süre 2 vs 10+ olarak çatışmaya devam ettik, artık bir süre sonra adamlar elçi göndermeye başladı. "5000 sülfür, bilmem kaç bin odun/taş, lootunuzun bir kısmı ve yemek verin sizi rahat bırakalım." Tarzı tekliflerle geliyorlardı ama sonuç kafalarına bir mermi oluyordu. Artık tam bütün mermimiz bitecekken mucizevi bir şekilde başka bir klan arka cephelerden savaşa katıldı. Serverin yarısı buradaydı neredeyse. Herkes birbirine giriyor, ölen geri geliyor, yeni doğanlar noluyor burada diyerekten savaşa katılıyor, havada mermiler, uçuşan oklar, bağırma sesleri, küfürler, çocuk ağlamaları... Bildiğiniz gerçek savaşı tecrübe etmiş gibi olduk. Gelen diğer klanın gazıyla önemli eşyaları eve bırakıp biz de meydan savaşına katıldık. Ama öyle üstlerine koşup neyimiz varsa saldırma taktiğiyle değil, sessizce, ölenin cesedini lootlayıp yavaşça ilerleme taktiğini kullandık. Volkan cesetleri lootluyor, önemli eşyaları bana veriyor ve ben eve götürüp geri geliyordum. Bildiğin hurdacılık yapıyorduk. Artık neredeyse herkes öldükten sonra evden aldım kevlar seti ve güzel silahları, verdim Volkan'a, kalanları da öldürdü. Ben ne var ne yok toplarken Volkan tekrardan gelenleri öldürüyordu. O kadar çok sinirlenmişlerdi ki mikrofon açıp "ADRESİNİZİ BULCAM OLUM SİZİİN, ÖLDÜNÜZ LAN SİZ" vb vb tehditlerle etrafta koşturuyorlardı. Ama sonuç olarak bütün ne varsa lootladık ve her şeyi eve yerleştirdik. Zafer bizimdi, yaptığımız işsizlik bir işe yaramıştı. Tabi birkaç gün sonra bütün evin patlatılıp Volkan'a hile kullanıyor diyerek ban attıklarını saymazsak, çok fazla eğlenmiştik. Şimdi bu yeni Rust'ta, Legacy'de aldığımız zevki hiçbir zaman alamadık tabi o yanı da var. Ama güzel zamanlardı.

*Volkan kapıda 6 kişi var.
*Volkan c4 sesleri geliyor.
*Volkan eve girdiler.
*VOLKAN BİR ŞEY DE.

-Şş ses çıkarma yokmuş gibi yap belki giderler.

*...

-omerayci

-Kısa Hikayeler-