Steam 설치
로그인
|
언어
简体中文(중국어 간체)
繁體中文(중국어 번체)
日本語(일본어)
ไทย(태국어)
Български(불가리아어)
Čeština(체코어)
Dansk(덴마크어)
Deutsch(독일어)
English(영어)
Español - España(스페인어 - 스페인)
Español - Latinoamérica(스페인어 - 중남미)
Ελληνικά(그리스어)
Français(프랑스어)
Italiano(이탈리아어)
Bahasa Indonesia(인도네시아어)
Magyar(헝가리어)
Nederlands(네덜란드어)
Norsk(노르웨이어)
Polski(폴란드어)
Português(포르투갈어 - 포르투갈)
Português - Brasil(포르투갈어 - 브라질)
Română(루마니아어)
Русский(러시아어)
Suomi(핀란드어)
Svenska(스웨덴어)
Türkçe(튀르키예어)
Tiếng Việt(베트남어)
Українська(우크라이나어)
번역 관련 문제 보고
CS:GO’da çok iyi oynuyordu, “bu adamla global olurum” dedim. Ekledim, konuştuk, güldük, 3 ay boyunca her gün beraber oynadık. Adam resmen kardeşim gibiydi.
Bir gün “kanka LAN partisi yapalım” dedi. Ben de “gel kardeşim, evimiz açık” dedim.
Geldi… ama yanında mousepad değil, dudak kremi getirmiş.
Daha kapıdan girer girmez üstüme atladı. “Bu el seni rush’lıyorum” dedi, kulak mememi ısırdı. Kask yoktu, direkt headshot oldum.
Dizime bir şey dokundu... Allah belamı versin, USB değilmiş.
Refleksle mouse’u fırlattım, kafasına geldi. Ağlayarak kaçtı.
Sonradan öğrendim, bu çocuk yıllardır matchmaking değil, mate arıyormuş.
Evine çağırmadan önce iki kez düşünün.
Adam Dust2 değil, DustyBoys peşindeymiş.
██▒▒▒▒█▒▒▒▒██(¯`•´¯)
▀██▒▒▒▒▒▒▒██▀.*•❀•*.
─▀██▒▒▒▒▒██▀.•..(¯`•´¯)
───▀██▒██▀(¯`•´¯)*•❀•*
─────▀█▀…•..*•❀•*
♥𝙖𝙙𝙙 𝙢𝙚 𝙥𝙡𝙚𝙖𝙨𝙚♥