Recent reviews by punk4eva

---

Yaklaşık 35 saatlik oynayışımın sonucunda incelememi, oyunu %100 bitirmiş şekilde yazıyorum. 10 saati sadece hikaye odaklı, 12 saati ise %100 bitirmek için gerekli olan tüm toplanabilir eşyaları bulmakla ve başarımları tamamlamakla geçirdim. Kalan 3 saati de Left Behind hikayesi ve toplanılabilirleri beraberinde götürerek 35'e tamamlamış oldum. Gerekli deneyimi elde ettiğimi düşünüyorum.

---

Oyun, 2013 yılında Cordyceps mantarının evrime uğramasıyla basit böcek ve eklem bacaklıların da ötesine, insanlara kadar etkisini gösteren bir endoparazit bir mantar haline gelmiştir. Mantarın etkisinde olan insanlarda davranış değişiklikleri yaşanmaya başlıyor, agresifleşmeye ve benliklerinden sıyrılmaya başlıyorlar. Acı hissetmeyen, duyguları olmayan, sadece saldırmaya meyilli olan mahlukatlar. Buna da en yakın tabir zombidir (oyunda geçmese de) desek yalan olmaz. Joel ve Sarah'la oyuna başlıyoruz. 26 Eylül akşamı Sarah, babası Joel'un doğum gününü kutlamak için onu geç saatlere kadar bekliyor ve babası geldiğinde almış olduğu saati veriyor ve film izlemeye başlıyorlar. Evde gece vakit geçirmeyi seven Joel, Sarah'ın uyumasıyla onu yatağına bırakıyor ve yeniden televizyon izlemek üzere odasına dönüyor. Salgının da patlak verdiği tarih bu; 26 Eylül'ü 27 Eylül'e bağlayan gece. Haberler doğrultusunda Joel mahallesindeki yaşanan olayları yoklamak için evinden çıkarken Sarah uyanıyor ve babasını aramaya başlıyor. O sırada haberlerde çıkan salgın vakalarına tanık oluyor. Mahallesindeki duyduğu patlamadan sonra aşağı indiğinde babası koşarak eve geliyor ve altıpatlarına sarılıyor. Böylece Joel, Sarah ve sonradan arabasıyla gelen Tommy kaçmaya başlıyor. Ancak bu kaçış esnasında Joel’un biricik kızı Sarah, yolları kontrol altında tutmaya çalışan askerlerden biri tarafından vuruluyor ve babasının kollarında can veriyor. Hayatı başına yıkılan Joel, Tommy ile hayatta kalmayı başarıyorlar ve oyunun geçtiği tarihe, 20 yıl sonrasına 2033'e ulaşıyorlar.

Joel eskisi gibi ahlaktan, empatiden ve duygudan yoksun melankolik bir adama dönüşmüştür. Tommy ile dünya görüşleri farklıdır, Tommy umut peşindeyken Joel'un kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Ölse de ölmese de umrunda değildir. Tommy'nin hayatta kalmasında da büyük payı vardır aslında. 20 yıl boyunca avcı, kaçakçı gibi topluluklarda bulunmuş. İnsan öldürmekten çekinmemiş ve yaşamak için her şeyi yapacak biri haline gelmiştir. Tıpkı kendi gibi düşünen Tess'le bir bağ kurmuş ve ayrılmaz bir ikili olmuşlardır. Tommy'le kavgalı bir şekilde yolları ayrılmış. Bu yüzden Tommy'nin dahil olduğu Ateşböcekleri grubunu pek sevmez. Oyun başında kendilerini dolandıran Robert'in peşine düşen Tess ve Joel, çatışma dahiliyle ona ulaşırlar. Robert borcu olan silahları veremez çünkü daha öncesinde Tommy'nin de içinde bulunmuş olduğu Ateşböceği grubunun lideri Marlene'e satmıştır. Bunun üzerine Robert yaptığı eylemin sonucuna katlanır ve öldürülür. Marlene ise ikilimizi bulur ve silahlar karşılığında bir "mal"ın bir yere taşınması karşılığında silahları vereceğini söyler. Bu "mal" aslında 14 yaşlarında bir kız çocuğu, ismi Ellie.

Kısacası Joel ve Tess, kızı gitmesi gereken yere ulaştırmak için amansız bir yolculuğa atılıyorlar.

---

Yanlış değilsem oyunu yeni çıkmış olan TLOU: PART II'nin yenilenmiş özellikleriyle yeniden tasarlıyorlar. Çünkü PS3'e nazaran PC'ye çıkmış olan Remake'i tığ gibi olmuş. PS3 versiyonu, Remake'in yanında doğal olarak fazlasıyla ESKİ kalıyor.
Gerçi PS3'ün oynanışları günümüze hala taş çıkarır, Remake'in de oynanışı onun bir üst noktası. Herhangi bug gibi bir etkene rastlamadım. Oyun ilk PC'ye çıkışında gerçekten hatalı bir porttu, para cukkalamak yerine hotfix çalışmalarıyla oyunu günümüzdeki halinde hatasıza yakın(abartı) hale getirmeyi başarmışlar.

---

Öncelikle herkes sanıyor ki Standart Edition'u aldığımızda sadece hikayeyi oynamakla yetiniyoruz, diğer hiçbir eklentiye ulaşamıyoruz. Öyle bir şey yok arkadaşlar. Deluxe Edition tamamen üşengeç kesime yapılmış bir paket. Standart Edition'ı alan kesim ana hikayeyi bir kez bitirmeleri halinde Deluxe Edition içeriklerine ulaşabilecektir.

---

Oyun yıllar geçse de bir klasik olarak hep bilinirliği olacak bir oyun. Üstümde etkisi büyük. Hele Türkçe dublaj ve dil seçeneğinin bulunması bizler için büyük bir nimet. Okumak isteyenine yazının sonunda oyunun felsefesini kendimce yorumlayacağım. Spoiler içereceği için oyunu bitirenlerin okuması daha rica olunur.
Absolute Cinema!

---

- Bu kısımda bende nasıl bir etki bıraktığına az çok değineceğim. Joel başlarda oldukça dengesiz, huysuz, alaycı bir tavırda rol kesiyordu millete. Tess, Joel'un bu durumuna ayak uydurabilen tek kişi. Hatta bana kalırsa ikisi ruh ikizi desek yalan olmaz. Tess'in prequel hikayesini tam olarak bilmiyoruz ama onu en az Joel kadar acımasız yapan bir etken olduğu aşikar. Joel, dünyanın iyice tezek hissi verdiğine inanan biri haline dönüşmüştü. Tommy'le ettiği kavgalar, kimseyi önemsememesine yol açmış gözüküyor. Tek gayesi küçük kardeşi Tommy'i hayatta tutmaktı doğal olarak. Ama onun boşluğunu Tess ile doldurabilmiş, bunu görmüş olduk. Oyunda Tess-Joel romantizmini bizlere yaşanmamış olarak gösterse de bazı demeçler, onların romantizm olarak yakınlıklarını gösterebiliyor. Beraber kaçakçılık yapıyorlar, karantina bölgelerine kaçak mal sokup çıkartıyorlar. Bölgenin tüm gizli sığınak ve tünellerini biliyorlar. İşlerinde kısaca uzmanlar ve Ateşböcekleri grubunun tam da isteyeceği türden adamlar zaten. Yani bu iş için doğru kişiler desek doğru tanım budur.

-Ellie, kıyamet süresince doğmuş. Askeri yatılı okulda, kendi deyişiyle de yetimhanede büyümüş biri. O kısımları Left Behind'ta görebiliriz. Arkadaşı Riley'le beraber ısırılıyor ve romantik bir şekilde beraber dönüşmeyi bekliyorlar. Tabii Ellie bağışıklığı olduğu için ölmüyor ve bahsedilmese de belkide Riley'i öldürmek zorunda kalıyor. Marlene ise Ellie'nin bakımını üstleniyor. Ellie de yoklukta tabii, Marlene'in kendisi hakkında düşüncelerini de bilmiyor zavallı kız. Ellie'nin en büyük korkusu yalnız olmak ve Marlene'den ayrılacağında çok gerilmişti. Oradan anlayabiliriz. Tess ve Joel'un tavırlarından hoşlanmıyordu. Tess, Joel'a göre daha ılımlı yaklaştı Ellie'ye. Bunun sebebi de belli. Tess ısırıldı, Ellie'nin vasıfını tanıdı ve kendi benliğinin yerine daha anlayışlı bir ve kararlı bir hale büründürttü kendini. Şöyle açıklayayım, Joel ve Tess ruh ikizi gibiydi demiştim. Çünkü ikisininde dünya görüşü aynı, amaç yoksunlarıydı. Şimdi ise Joel yine de aşı umudunu hala benimsemezken, Tess aşı bulma umuduna kapılanlardan biri haline dönüştü ve o artık Joel'un eski tanıdığı Tess değildi. Zaten Tess'in ölümüne doğru, Tess ve Joel'un atışmalarına denk geldik. "Neden bu işi yapıyoruz Tess?", "Eve dönelim artık Tess, yapamadık.", "Ne uğruna yapıyoruz bunu, Tess?" gibi Joel'un diyaloglarına şahit olduk. İlk defa karşıt karardaydılar. Tess'in ölümü belki de Ellie'nin yaşamasına vesile oldu. Joel'un da Ellie'ye yumuşamasına vesile oldu. Joel gerçekten Tess ile bir bağ kurmasaydı onun son isteğini yerine getirmezdi, Ellie'yi Ateşböceklerine ulaştırmak yerine karantina bölgesi Boston'a geri dönebilirdi. Ama karakter gelişimi olarak dönüm noktasıydı Tess'in son sahnelerdeki eylem ve ölümü. Ellie'nin de "Onca şey, hiçbir şey uğruna olamaz." felsefesi başlamıştı.

-Bill'in Joel'a son sözü olarak; "Ne yaparsan yap, başaramayacaksın." diyerek vedalaşması da düşündürttü. Oyunun seçim hakkı olsa da her iki sonu Joel'u kahredebilecek seviyedeydi. Ama kendisi için daha az kahredecek sonu seçti: Ellie'yi kurtarmak ve dünyanın kurtulmamasını sağlamak.. Joel bencildi, her ne kadar ana kahraman olarak ilk oyunda lanse edilse de yaptığı seçimle kahraman olmadı. O da bizden biri. Sıradan bir insandı. Kızını kaybetme riskini tekrar alamadı.

Birçok insan hak verecektir şu dediğime. Her ne kadar yenilenen teknolojiyle iyi oyun yapımları çıkmaya devam ediyor olsa da hangi dönemde olursanız olun, piksel atmosfer size asla eski hissettirmeyecek.

Eveett, sevilen Warband incelememden sonra Bannerlord'u tanıtma, inceleme ve tavsiye yazıma başlamak için yeterince zaman bulabildim sonunda.

Warband'in yıllar yıllar öncesinde geçen Kalradya senaryosu. Warband'te gördüğümüz krallıkların bazıları hatta bu oyunda krallıklara bağlı klanlar şeklinde karşımıza çıkıyorlar. Warband'ın zamanına kadar ayakta kalmış şehirler hala var (Sargoth vb). Warband'in tarih hariç devam oyunu denilebilir. Orta çağ simülasyonu ve rol yapma oyunu.

Hikaye, Sandbox, Muharebe ve Multiplayer seçenekleriyle bizi karşılıyor oyun;

-Hikaye-
Ulu şanlı Kalradya İmparatorluğun yüce saltanatından sonra ortaya çıkan iç savaş ve taht kavgalarıyla krallık birçok toprağını diğer krallıklara karşı kaybediyor ve kendi içlerinde 3'e bölünüyor: Güney İmparatorluğu, Kuzey İmparatorluğu ve Batı İmparatorluğu. Warband'teki gibi niteliklerini özelleştirdiğimiz ana karakterimizin de tarihin seyrini değiştirme fırsatını bu oyunda da hikayeye etki edecek şekilde hak tanıyorlar bize. İmparatorluğa göre ejderha sancağına sahip olan hükümdar, meşru İmparatorluk hükümdarı olarak tahtta hak iddia edebilir. Bu sancak, İmparatorluğun bölünmesinden sonra ise parçalar halinde ülkenin dört bir yanına gidiyor. Sancağın kaybolmamasından yararlanan İmparatorluğun esaslı klanları Büyük İmparatorluğu hükmetmek için hak talep etmeye başlıyorlar. Büyük İmparator Arenicos'un eşi Güney İmparatorluğu hükümdarı Rhagaea, Kuzey İmparatorluğu hükümdarı Lucon ve Batı İmparatorluğu hükümdarı Garios tahtta hak iddia eden isimler.

Oluşturduğumuz ana karakterimiz de bu sancak parçalarını toplamakla sorumlu. Bu sancakla ister tüm Kalradya'da taht hakkı talep ederek kendi krallığını kurabilir, isterseniz İmparatorluğu yeniden tek parça olarak bütünleştirebilir ve eski Kalradya İmparatorluğunu yeniden diriltebilir. Veya Kalradya'da büyümekte olan diğer krallıkların (Khuzait, Battania, Sturgia, Aserai, Vlandia) hükümdarlara bu sancağı bahşederek onla beraber tüm Kalradya'yı fethetme planları kurabilirsiniz.

Oyunda hikaye görevler için belli bir gün sayısı var, o günün bitmesine yakın göreve başlamanız fazlasıyla tavsiye edilir. Oyuna başladığınız gibi ana görevleri yapmak oldukça sizi zorlayabilir. Hele yeni başladıysanız ve savaşmayı, kale ve şehir yönetmeyi bilmiyorsanız ana görevleri tamamlamanız oldukça zor. Krallık inşa ediyorsunuz yani doğal olarak.

-Sandbox-
Öncelikle karakterimizin niteliklerini, yaşını, ırkını, ailesini, kişisel özelliklerini istediğiniz gibi derinlemesine özelleştirebilirsiniz. Kendi dünyanızın kahramanısınız. Bu mod daha çok bir hikaye bazlı hareket etmeden, kendi hayal gücü ve kurgunuzla bir serüven geçirmenizi sağlıyor.

Warband'e benzer bir başlangıcı var, aileniz öldürülüyor. Buna tepkinizi yaptığınız seçeneklerle gösteriyorsunuz. Haydutlar sizi ve ağabeyinizi öldürmeyi başaramıyor ama küçük kardeşlerinizi kaçırıyorlar. Sizin temel amacınız da öncelikle hayatta kalmak ve kardeşlerinizin izini sürmek. Ağabeyiniz ile yollarınız ayrılıyor, iki bir yana dağılıp kardeşlerinizin izini sürmeye çalışıyorsunuz ve klanınızın adını yavaştan duyurmaya başlıyorsunuz. Belli bir nam ve paraya ulaştıktan sonra bir de yanınıza menfaatlerinize fayda sağlayacak bir yoldaş bulduğunuzda da kardeşlerinizi kurtarma görevi ile baş başa kalıyor ve geri kalan aile üyelerini bir klan altında toparlamayı başarıyorsunuz.

Bundan sonra nasıl bir hikaye işleyişi gerçekleştirmeniz tamamen size kalmış. İster tüccarlık ve demircilik yaparak Kalradya'nın en zengin ferdi, ister serserilik yaparak en büyük haydut klanı veya paralı asker klanı. İsterseniz de nam peşinde koşup Kalradya'nın en prestijli ve havalı lordu olma peşinde koşabilirsiniz. Oyunda evlenebilir ve çocuk sahibi olabilirsiniz. Çocuklarınızı büyütebilir ve klanınız için bir birlik olarak tüm dünyaya özgürce gezmelerini sağlayabilir ve klanınıza nam, para olarak her türlü desteği görebilirsiniz. Çocuklarınızı başka klanlardaki soylularla evlendirip klanlar arası dostluklar kurabilirsiniz. Bir krallık kurarken soylu klanlarla olan ilişkiler oldukça önemlidir. Sizin Kalradya'daki taht talebinizi destekleyecek klanlar olması şart. Bu yüzden oyunda mümkünse kimseyi infaz etmemeye özen gösterin.

Ayrıca başka bir husus olarak şehir yönetimlerini iyi bilmeniz gerekmekte, yoksa şehirdeki yerel halk sizden nefret edecek ve isyanın başlamasına neden olacaklar. Ve bu isyan, o toprağa eskiden sahip olan krallık tarafından desteklenmiş olup oldukça güçlü bir orduyla karşı kalmanıza sebep olacaktır. O yüzden düzgün bir şehir yönetme politika bilgisine sahip olmanız şart. Bu gibi etkenlerden dolayı ana hikayede zorlanmanız oldukça olası bir durum.

-Muharebe-
Ana hikayeyi sürdürmek veya Sandbox ile kendi serüveninizi oluşturmak tamamen uzun bir süreç olduğu için bu mod sadece savaş meydanında kılıç tokuşturmayı seven arkadaşlar için yapılmıştır diyebiliriz. Savaş taktiklerinizi geliştirmek için bu modu kullanabilirsiniz. Seçtiğiniz krallıklar karşı karşıya geliyorlar, muharebe ayarlarında ne kadar süvari, bowman, piyade ve atlı bowman olması gerektiğini gönlünüze göre seçebiliyorsunuz. Her türlü savaş meydanında bulunulan coğrafi konumlara göre avantajları ve dezavantajları deneyimlemenize imkan sağlıyor diyebiliriz.

Zaman öldürmelik ve gelişim odaklı bir mod. Sandbox'ta 1000-1000 muhaberelerinde hayatta kalmak kolay değildir. Bu yüzden muharebede hayatta kalmaya yönelik kendinize göre taktikler oluşturabilir ve savaş meydanında uzun süre ayakta kalabilirsiniz.

-Multiplayer-
Genellikle oyunu yalayıp yutmuş kişilerin en son durağı burasıdır. Warband'teki sizi kızdıran ve küçük düşürücü hareketler yapan emektar oyuncuları burada da görmeniz muhtemeldir. Çünkü Mount & Blade oyunları bazında tüm Multiplayer modlar
onların yuvalarıdır.

Kale fethetme, savunma, meydan muharebesi gibi senaryolar mevcut. Bir rol yapma oyunundan fazlası olduğu için de Bannerlord'un da Roleplay sunucuları da mevcut.

| +'lar ve -'ler | (Warband'le kıyaslanırsa)
+Fazlasıyla yeterli grafikler, karakter görünümleri.
+Fazlasıyla detaylı savaş taktikleri, Warband'e nazaran.
+Demircilik eklentisi
+Tüccarlık imkanı sunması, kervanlar kurmak gibi.
+Evlilik sonrası çoluk çocuk sahibi olabilme.
+Yoldaş ve aile fertlerinin sizin klanınızdan ayrılmadan, klanınızın altyapısında birlikler oluşturabilmesi.
+Fazlasıyla çeşitli muharebeleri.
+Ailenizdeki erkekleri evlendirtme ve eşlerini klan bünyesine dahil etme.
+Artık hükümdarların çocuklarıyla evleniyor olabilmemiz. :)

-Gergin görünüşlü adam yok.
-Warband'teki birçok görev yok, gizlilik esaslı olan.
-Kavgacı Sarhoş yok.
-Soylularla yapılan diyaloglar tamamen kısıtlı, aile üyeleri dahil.
-Oyun bir süre sonra tekrara bağlayabilir.
-Haklı gerekçelerle infazlar uygulanabilir. Böylece ilişkiler saçma sapan bir şekilde düşmemeli.
-OLDUKÇA zayıf esir diyalogları.
-Ziyafet sistemi yok, ya da daha öyle bir adet çıkmadı? (Harlaus çok yaşa)
-Ana görevler ÇOK ZOR.
-Köylülerden hep aynı görevleri almak sıkıyor, ilişki kasmak bir süre sonra tamamen işkence haline gelebiliyor.

Gelecek yıllarda gelen güncellemelerden sonra burayı yeniden düzenleyebilirim.

Bana göre oyunun en güçlü askerleri birlik türü bazında şunlar:
Bowman: Batanya Fian Şampiyonu, Vlandiya Keskin Nişancısı.
Piyade: İmparatorluk Lejyoneri, Sturgiya Baltacısı.
Süvari: İmparatorluk Katafraktı, Vlandiya Sancak Şövalyesi.
Atlı Bowman: Kuzait Kağan Muhafızı.

Warband'i oldukça seven biri olarak ilaç gibi gelen Bannerlord'a puanım [8.7 / 10]

Yılların eskitemediği bir oyun Warband. Bannerlord bile çıksa kitlesini kaybetmemiş bir oyundur Warband. Kadın veya erkek karakterinizi yaratıp kendi hikayenizi belirledikten ve yeteneklerini seçtikten sonra yolculuğun sonunda bir pusuya düşerek başlıyoruz. Ama biz, bizi pusuya düşüren adamdan daha iyi antrenmanlıyız. Adamı öldürmemiz sonucu yorgun düşüyoruz ve bir tüccar gelip bizi evinde konaklatıyor ve bize iş teklifi ediyor. Onun teklifini yapmak veya geri çevirmek bize kalmış. Eğer kabul edersek adam bizden 5 asker istiyor ve kardeşinin esir tutulduğu yeri öğrenmemiz için bulunduğumuz şehrin civarındaki haydutlarla münakaşaya girmemizi istiyor. Biz de böylece savaştan galip gelip haydutların sığınak yerini öğreniyoruz. Sığınağa gidip orayı yerle yeksan ederek kardeşini kurtarıp tüccara götürüyoruz. Tüccar dinarı verip son kez bir iş için bize biraz daha dinar teklif ediyor. "Bulunduğumuz şehri haydutlardan korumak." Gece çöktüğünde haydutlar saldırıya geçip sokakları talan etmeye başlarken şehrin nöbetçileri ile haydutları ezmeye başlıyoruz, galip taraf olduğumuz zaman dinlenmeye yine tüccarın evine gidiyoruz. Tüccar bize bahsettiği dinarları verip artık görüşememek adına bize veda ediyor. Çünkü tüccar ve biz bir kavgaya karıştığımız için kral tarafından cezalandırılacağımızı duyuyoruz. Ama sonradan kral olayları çakınca canımızı bağışlıyor fakat tüccar Kalradya'dan göçüyor. Biz de kaderimizi böylece belirleyecek adımımızı atmaya başlıyoruz. Oyunun giriş kısmı böyle.

Oyunda kaderinizi istediğiniz şekilde belirleyebilirsiniz. İster kral olma yolunda, ister kralın en iyi adamı olma yolunda ve mareşal olup orduyu yönetme, isterseniz de taht taliplerinde bulunan adamların yanında çalışarak bir devletin çökmesinde yardımcı olarak. Bunların hiçbirini yapmadan da tüccar olup Kalradya'nın en zengini olarak da kaderinizi belirleyebilirsiniz. Paranın yapamayacağı yoktur. Evlilik yapabilirsiniz ama maalesef çoluk çocuk işleri yok oyunda. Evlilik çıkarlar için yapılabilir. Kralın kızıyla veya oğluyla evlenme gibi bir lüksümüz yok. Kralın en iyi adamı olsanız da kral size kızını veya oğlunu layık görmez. O yüzden soyluların kızlarına veya soylu erkeklerle evlenmeye bakın.

Herhangi bir hedefinizde sürekli sizin yanınızda bulunacak yoldaşlar elde edebilirsiniz. Oyunda birçok yoldaş bulunmakta. Soylu yoldaşlar krallığınız için önemli kişilerdir. Bunlar; Rolf, Bahesthur, Lezalit, Alayen, Matheld ve Firentis. Bu yoldaşlar ün salmış yoldaşlardır. Bu yoldaşlarınızı derebeyi yapabilirsiniz. Sizin için ordu toplayıp sizle savaşabilirler. Ama bu yoldaşların hepsi birbiriyle anlaşabilecek durumda değildir. Rolf, Bahesthur ile dostken başka bir soylu yoldaşla kavgacı olabilir. O yüzden soysuz ve soylu olarak yoldaş seçimlerinizi iyi yapmalısınız.

Oyunda arbalet veya ok gibi opsiyonlar var. Arbalet daha isabetlidir, nişangâhınız hareket etmeden nişan alabilirsiniz fakat çok hızlı bir şekilde kullanamazsınız bu aleti. Ok seviyenize göre dengeli veya dengesizdir. Seviyeye göre nişangâh hareketlidir. Çok beklerseniz nişangâh yavaşça büyümeye başlar nişan almanız zorlaşır. Ama askerler üstünüze çullanırken ok spamlamanıza yarar.

Çift elli silah ve tek elli silah opsiyonunuz var. Çift elli silahlar daha ağır ve güçlüdür, uzun kılıçlara ve baltalara sahiptir, ama kalkan kullanamazsınız çünkü ağırlığından dolayı iki elinizle tutmak zorundasınız, adıyla da olduğu gibi. Tek elli kılıç ve baltalar daha hafif ve normal güçtedir genellikle. Tek elli silahlar için baltayla savunmanız mümkün. Genellikle karşı tarafta okçu ordusu olursa genellikle tek elli silahlar ve kalkan tercih edilir. Ama düşman ordu piyade yönelikse genelde çift elli silahlar tercih edilir at üstünde. Combat sisteminiz iyiyse atsız da savaşabilirsiniz. Combat sistemine ısınamıyorsanız savaşlarda çift/tek elli tutulabilen silahlar da mevcut. Hem iki elinizle tutabilirken hemde tek elinizle ve kalkanınızla savaşabiliyorsunuz. İşte bunlar temel silahların artı ve eksileri.

Askerlerin birliklerine göre en iyileri *bana göre* şöyle.
-En iyi arbalet kullanan devlet Rodoklulardır. Arbaletleri ile ünlü bir devlettir.
-En iyi süvariler Svadyalılarındır ama eğer köle satmayı seven biriyseniz Sarranid Memlüklerini öneririm. Silahları bayıltıcıdır, düşmanın ölmesini sağlamaz. Memlükler ve Svadya şövalye neredeyse aynı değerlere sahip.
-En iyi okçular Vaegirdedir. Sarranid ve Kergit okçuları fena değil. Nordlar vasat şekilde kullanır yaylarını.
-En iyi piyade ise Nordlardadır. Nord Kahramanları Kalradya'da en çok korkulan piyade birliği bile olabilir.

Bunlar birliklerine göre en iyi askerleri bulunduran devletletdir. Ama her devletten asker bulundurmak ordunuzun moralini azaltır. Sürekli savaş kaybederseniz, askerler bir bir ordudan ayrılmaya başlar.

İncelememin sonuna geldim. Bunu yazmak çok geç oldu çünkü 500 saate kadar ulaştım. Ama yeni oyuncular için bunu yazıyorum yardım amaçla. Biz de bir zamanlar yeni oyuncuyduk ve hiçbir şey bilmiyorduk. Eğer yeni başlayacaklar olursa umarım yardımcı olmuşumdur. Ortaçağ ve strateji sevenler alabilir. İncelememi okuduğunuz için teşekkürler. :)

Genel düşünürsek oyun ne kadar Native'den farksız olsa da düşmanlarımız adam öldüreceğiz diye cebelenirken onlara uzaktan tüfek ile vurmak cidden keyifli oluyor.
Sizin oyunu seveceğinizi düşünüyorum.
Benim görüşüm:
Oyunu çok karışık buldum bu yüzden 10 üzerinden 6,5 gibi bir puan vermem gerekebilir.