99
Produkter
recenserade
0
Produkter
på kontot

Senaste recensioner av Gökhan

< 1 ... 8  9  10 >
Visar 91–99 av 99 poster
18 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
1.0 timmar totalt
Bazen bu tarz oyunları oynamak, milyonlarca dolarlık bütçeyle geliştirilmiş onlarca, yüzlerce saat sürecek oyunlar oynamaktan daha keyifli oluyor. Zira bu oyunlar, düşük kalite grafikler, olmayan mekanikleri ve dandik yazılmış diyaloglarına rağmen daha büyük oyunlarda bulamayacağınız, elde edemeyeceğiniz deneyimler sunuyor. Bu oyun da onlardan birisi. Ders sonrası sınıfta kimsecikler yokken hayatınızın aşkına duygularınızı itiraf edeceksiniz, acaba en fazla ne olabilirdi ki? Aşırı basit bir olay, bu kadar basit bir şekilde bu kadar güzel bir deneyim sunabilirdi. Maksimum 1 saatte tüm başarımları alarak ve tüm sonları görerek, daha yüksek kalitedeki diğer oyunlara biraz ara verip nefes alabilirsiniz, beleş olması da bir diğer güzel yanı.
Upplagd 4 maj 2021. Senast ändrad 24 juni.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
12 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
543.6 timmar totalt (543.1 timmar när recensionen skrevs)
https://youtu.be/D4VRJ4KdJn0

Per Aspera Ad Astra

...Dünyayı gezmek, maceradan maceraya koşmak istiyordu Gökhan. 16. yaşına girdiğinde, tarih milattan sonra 867 yılını gösteriyordu. Mangışlak yarımadasından çıkmaya, batıya doğru ilerlemeye karar verdi. İyi bir okçuydu aynı zamanda iyi de kılıç kullanırdı. Bu sayede diyar diyar gezerken bir yandan da paralı askerlik yaptı. Şöhreti büyüyordu, yanına onlarca yoldaş edindi. Onun hayalini belki anlayamıyorlardı ama yeteneği, kararlılığı ve azmi sayesinde insanlar onun yanında yer almaktan mutluydu. Dünyanın batısına geldiklerinde uçsuz bucaksız bir denizle karşılaştılar.

Bretonya bölgesine gelmişlerdi. Burayı çok sevdi ve burada paralı askerlik yapmaya karar verdi. Lordlara, krallara hizmet ediyor ve onların güvenini kazanıyordu. İyi de bir para kazanmıştı. Artık hayallerine bir adım daha yaklaşmak için ölmeden önce atması gereken o adımı atmanın vakti gelmişti.

Hiç bilinmeyen bir aileden gelmişken adını yıldızlara yazdırmak istiyordu. Bunun için gerekirse soyu tüm dünyaya hükmetmeliydi. Soylu bir aileden gelmediği için kabul görmesi zordu, kılıçla ve kanla kendini kabul ettirmesi gerekiyordu. Kazandığı paralarla ve şöhretiyle, kendine bir ordu kurdu ve yolsuzluklardan dolayı güçsüz düşmüş Bretonya kralına savaş açtı. Savaş pek uzun sürmedi. Bretonya Kralının ordusu disiplisinsizdi, sayıca denk ordulara sahip olsalar da Gökhan için bu savaş kolay bir galibiyetle sonuçlandı. 44 yaşına geldiğinde, maceraya çıkışının üzerinden 28 yıl geçtikten sonra Bretonya bölgesinin Atabeyi olmuştu.

Avcılığı çok severdi, sık sık ava giderdi ve en zorlu en kudretli hayvanları avlardı. Bir keresinde oldukça büyük bir kurt sürüsünü tek başına avladığı için Kurt Katili Gökhan Bey olarak da tanınıyordu.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3356177759

Yıllar, savaşlarla geçti. Kurt Katili Gökhan Bey'in bir oğlu olmadı. Kendinden sonra kızı, güzelliği dillere destan olan Ceylan ülkeyi yönetti ve Bretonya Krallığının kaçan kralını da yakalayıp öldürerek babasından devraldığı ülkesini Krallık seviyesine çıkarttı. Artık Bretonya Sultanı Ceylan olarak anılıyordu. Çok güçlü bir asimilasyon politikası izleyerek Bretonya bölgesini tamamen Oğuz Türkleriyle doldurdu, asimile edebildiklerini asimile etti edemediklerini ise göç etmeye zorladı. Artık bu bölge Oğuz İli olarak biliniyordu.

Ceylan, 57 yaşında öldüğünde yerine oğlu Gökhan geldi. Tahta çıktığında 20 yaşındaydı. Annesinin izinden gitti ve bir yandan İrlanda Krallığına gözünü dikmişken bir yandan da çevre krallıklarla ilişkilerini güçlendirmek adına türlü türlü entrikalara giriyordu. Savaşlar hiç bitmedi. Bunca entrika ve savaşa rağmen Gökhan, "Adil" olarak biliniyordu. Hem halk hem de soylular çok severdi. Belki de bu bir yanılsamaydı, kim bilir? Zira, Kanuni Sultan Gökhan'ın pek dile getirilmeyen bazı sırları vardı. Özellikle Katolik inancında büyük günahlardı bunlar. Francia Kralının tek varisi cüce oğlu ile sevgili olmuştu, Francia Kralı bu sırrın ortaya çıkmaması için Gökhan ile müttefiklik anlaşması yapmıştı. Artık bu ordunun desteğiyle fetih edemeyeceği yer yoktu. Britanya adasındaki England krallığına da böyle savaş açtı ve adaya Oğuzların ayak basmasını sağladı. 68 yaşına geldiğinde, artık öleceği yakınken tövbe etmeye karar verdi. Kudüs'e, kutsal topraklara hacca gitti ve tövbe etti.

69 yaşına geldiğinde İrlanda'nın büyük bir bölümü asimile olmuştu. Yıl 971'i gösterirken, 100 yıl önceki o Oğuzlardan daha farklıydılar. Öyle hissediyorlardı. Artık kendilerine Neo Oğuz demeye karar verdiler.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3356326240

Gökhanlı Hanedanının kurucusu olarak anılan Kurt Katili Atabey 1. Gökhan'ın çocukları, onun izinden yürürken Gökhanlı hanedanının bilinirliği tüm dünyada artıyordu. Fakat zorluklardan yıldızlara ulaşabilecek miydi...
Upplagd 5 oktober 2020. Senast ändrad 28 oktober.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
16 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
8.4 timmar totalt
What Does Journey Mean?

In modern English, "journey" refers to travel without regard to the amount of time taken. However, the game Journey is more than just traveling. Let's delve into the etymology of the word.

The term "journey" originates from the Old French word "jornee," which means "a day's travel" or "a day's work." This, in turn, comes from the Latin "diurnum" and "diurnus," meaning "daily portion." So, what is the connection between the game Journey and these roots?

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3296104984

Journey offers a unique experience to all players. The game is simple, with straightforward mechanics. You control a character traveling toward a distant mountain, exploring beautifully crafted maps along the way. During your adventure, you may encounter other travelers and continue your journey together. This is a truly unique experience since you cannot communicate via text, voice chat, or emotes, and you won't see the other traveler's nickname until the journey's end. This artistic world and limited communication make you focus on the journey itself rather than the destination.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3296107142

As mentioned, it is a simple game with simple mechanics and stunning design. This simplicity provides strong replayability because each journey can bring a new fellow traveler.

In line with the etymological meaning of "journey," this chill, relaxing game can help you unwind from your daily routine. So, take your daily dose of Journey.

Runs good on Steam Deck!
Upplagd 30 augusti 2020. Senast ändrad 25 juli.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
25 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
19.2 timmar totalt
Çocukluğumun oyunu. Korsan CD'ciler olurdu, oralardan oyun alırdık o dönemler. CD'ler naylon bir paketin içerisinde olurdu ve paketin ön yüzünde oyunun adı arka yüzünde de açıklaması falan olurdu. Bir gün gittim, oyunları incelerken Kurtlar Vadisinin oyununu gördüm. Ön yüzde Polat falan var, arkada da oyundan ekran görüntüleri ve oyunu anlatıyor yine Polat resmi var. Kafayı yemiştim, o dönem Kurtlar Vadisi 1-97 izliyoruz güncel takip ediyoruz yaş 8-9 ama her hafta perşembe gününü iple çekiyoruz. Hemen aldım ve gittim eve kurdum oyunu.

Polat taksici olarak başlıyordu oyuna. Sonra Memati, Çakır, Duran Emmi falan tanışıyor onların yanında görevlere, haraç kesmeye, baskına gidiyorduk. Elif vardı, sonra onunla sevişiyordu Polat. Karakterleri de uydurmuşlar bir şekilde az çok. Adamlar oyunu öyle bir modlamış ki, şehrin İstanbul olduğuna inanmışım fakat arabalar eski. Çünkü şehirdeki tabelalara kadar her şeyi değiştirmişler, yerelleştirmişler. Müzikler zaten KV müzikleri. O dönem diziyi aktif takip etsem de hikâyede uyuşmayan bir şeyler olduğunu fark etmiştim ve birde bu Polat niye İngilizce konuşuyordu anlamamıştım.

Birkaç yıl sonra öğrendim mod olduğunu. Sonra modsuz bir şekilde bitirdim.

Efsane oyuna güzel bir moddu ama oyunun orijinali daha güzel tabii. Remake'i ise çok başarılı, oynadığım en iyi remakelerden birisi. Bu hâlini daha çok sevsem de kontroller zor ve bazen oyun kapanabiliyor. Remake'i sevdiyseniz bunu en azından bir kere oynayın, böyle bir klasiği herkes oynamalı bence.

Duran Emmi selamlarını iletiyor.
Upplagd 25 juli 2020. Senast ändrad 13 augusti.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
23 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
4.6 timmar totalt
Game of my life, literally game of my life because of… ASD
Upplagd 31 mars 2020. Senast ändrad 26 juni.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
31 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
3
117.4 timmar totalt
Yine sıradan bir gündü, sabah erken kalkmıştım. Kampta yapılacak çok iş vardı, ortam biraz gergindi. Kimse işin ucundan tutmuyor, herkes birbirine yıkma peşindeydi. Sorumluluk sahibi biri olarak ve adıma, Arthur Morgan'a yakışacak şekilde davranma amacıyla her türlü işi sırtlamaya çalışıyordum. Zira Arthur ismi, "Ayı kadar güçlü" anlamına gelmekteydi. Kaptım baltamı ve ilk iş olarak ısınma ve yemek hazırlama için kullandığımız odunları kırdım. Daha sonra, kampın su ihtiyacını karşılamak için kova kova temiz su taşıdım. Aşçı başına erzak gerekiyordu, ona gerekli erzakları çuval çuval taşıdım ki doyurulması gereken çok fazla insan vardı kampta. Sağ olsun bana yolluk da hazırlardı her seferinde, daha da güçlü olurdum onun lezzetli yemekleriyle. Göç ederken en büyük yoldaşımız olan atlarımızı da unutmadım tabii, onların yemlerini ve sularını da taşıdım.

Kamptaki tüm işlerimi bitirince, biraz bu gergin havadan kaçıp huzur bulmak istedim. Bembeyaz görünüşünün aksine bir gölgeden bile daha hızlı hareket eden can dostum Gölge Yele'ye atladım ve onunla gidebildiğimiz kadar gittik. Yılın bu zamanında, hava o kadar güzeldi ki hiç durmadan 7 saat yolculuk yapmıştık. Yer yüzü altımdan kayıp gidiyor, bastığım her yer benimdi adeta. Özgürlüğün en güzel hissi buydu. Hava kararmadan kısa bir mola verip yolculuğuma hava kararana kadar tekrar devam etmek istedim. Mola için aşçı başının koyduğu yiyecekleri çıkartırken art arda silah sesi duymaya başladım. Buralarda silah sesleri çok olurdu, alışıktım ama yine de tedbirli olmakta fayda vardı. Aslında tek bir silah sesiydi, muhtemelen tek bir kişiydi fakat ardı ardına ateş ediyordu. Sesi takip ederek ateş eden kişiyi buldum.

İspanyol şivesiyle yabancı bir silahşor beni selamladı. Dostça bir yarışmayla ilgilenip ilgilenemeyeceğimi sordu. Heyecanlanmıştım, her türlü rekabeti severim çünkü. Yabancı devam etti, tüm bu yolu Meksika'dan, gerçek bir Amerikan Silahşoru bulup onunla rekabet için geldiğini söyledi, benim onlardan biri olup olmadığımı sordu. Ağzımın sağ tarafıyla gülümsedim ve "Ben mi? Gerçek bir silahşor mü? Bakalım öyle miymişim." diye hafif egoistçe ama kendimden oldukça emin bir şekilde cevap verdim. Zira anamı emmeyi bıraktığımdan beri silahlarla yatıp silahlarla kalkardım.

Yarışma şu şekildeydi. İleriye küçüklü büyüklü şişeler dizilmiş ve en çok şişeyi vuran kazanacaktı. O elinde tüfek ile kendine silahşor diyordu ama ben Gerçek bir Amerikan Silahşoru olarak altıpatlarımı hemen çektim ve ondan daha hızlı bir şekilde daha fazla şişeyi vurdum. Çok uzak diyarların birinde, Yenilen pehlivan güreşe doymazmış, diye bir söz vardır, Meksikalı yabancı ise bu sözü doğrulayacak şekilde, hadi bahisleri artıralım ve daha düzgün bir şeyler vuralım dedi. 10 papele bahse girdik, havada uçan kuş sürüsünden en fazla kuşu vuran bahsi kazanırdı. Keskin gözlerimle ölümcül bir şekilde gözüme kestirdiğim kuşları, altıpatlarımı çekip vurmam bir oldu. Meksikalı yabancı önce şaşırdı, sonra üzüldü. 10 dolarımı havalı bir yüz ifadesiyle aldım. Yabancı, atına atlayıp yavaş yavaş boynu bükük bir şekilde giderken, küstahça bir şekilde "Bugün gününde değildin" dedim. Daha çok antrenman yapması gerektiğini, bir sonraki sefere beni yeneceğini söyledi ve uzaklaştı. Kazandığım 10 dolar, harcadığım mermi ve barutu karşılamazdı, ama egom tatmin olmuştu ve günüm artık daha güzeldi.

Gölge Yele'ye atladım ve hava kararana kadar dört nala sürdüm. Güneş batarken tepelerin ardından, 2 atlı adam, atlıların birinin arkasında bağlı bir adam son sürat hızla ilerliyordu. Bağlı adam imdat çığlıklarıyla kendini parçalıyordu. Yaklaştım ve ne olduğunu sordum, başına ödül konmuş bir suçluymuş ve o iki kişi de ödül avcısıymış. Ödül demek, para demek. Atın üzerindeyken hemen çektim silahımı vurdum ikisini de. Bağlı adam o sırada attan düştü, indim ve ona doğru yöneldim. Onu kurtaracağımı sanmıştı, teşekkür ediyordu sürekli. Aldım omzuma ve atıma yükledim. Sonra sövmeye başladı ibne herif. Ata bindim, bir tane kafasına geçirdim ve sesi kesildi. En yakın kasabaya gittim ve şerife teslim ettim, iyi para verdi. Kasabada güzel bir gece geçirmek için iyi bir para kazanmıştım. Mekânda bir şeyler içtikten sonra otelime geçtim, banyoya girdim. Banyoda beni yıkaması ve rahatlatması için ekstra hizmetten de yararlanmıştım. :) Sonra odama geçtim ve güzel bir uyku çektim.

Sabah olunca Gölge Yele ile yine çıktık uzunca yollara. Hiç keşfedilmemiş yerlere gidecektik, 1 günde bile tüm sinir stresim gitmişti. Benim en az 1 hafta uzak kalmam lazımdı o stres küpü kamptan. Gece gündüz yolculuk ede ede 4 gün geçirdim. Yeni yerler gördüm, yeni insanlar tanıdım. 4 gün 4 hafta gibi geçmişti. Oldukça yorucu, yoğundu. 5. gün sabahında yine yola çıkmıştım ve silah sesi duydum yine, yaklaştıkça bir adamın kendi kendine bağırışını da işitmeye başladım. Sesi tanıdıktı. İspanyol şivesinden hatırladım bunu, Meksikalı çakma silahşor yine karşımdaydı. Rövanş istedi. Kendini eğittiğini söyledi. Güldüm. Yine kapıştık, yine yenildi. Bir türlü tatmin olmuyordu. Belki de beni yaşımdan dolayı küçük görmüştü ama ikidir yenilince iyice hırs yaptı. Bir dahaki sefere, dedi. Bir dahaki sefere... O bir dahaki sefere ne zaman karşılaşacağımızı merak bile etmeden, Gölge Yele ile tekrar yola çıktık, kampa dönme vaktimiz gelmişti ve yolumuz uzundu...




Gelmiş geçmiş en iyi oyundur benim için. Öyle ki, daha iyisini ancak Rockstar Games yapabilir diye düşünüyorum. Bu daha iyisinin kesinlikle GTA VI olamayacağını, ancak ve ancak Red Dead Redemption 3 olabileceğini söyleyebilirim; tabii Rockstar Games yapabilirse.

Oyun, oyundan ziyade adeta bir vahşi batı simülatörü. Oyundaki dünyanın her bir milimetresi tutkuyla tasarlanmış, en ufak detaylar bile düşünülmüş. Klasik bir hikâyesi olsa da, o hikâyeyi sunuş şekli, o hikâyenin yazılış şekli, karakterlerin gelişimi ve bunu yaşayarak hissetmenizi sağlaması muazzam bir sanat örneğidir. Müzikleriyle ve seslendirmeleriyle de mükemmel. Görselliğine diyecek bir şey zaten yok. Bu oyun Steam'de çıkış yaptığında final haftamdı, o final haftasında sınavlara uyumadan giderdim. Derslerime çalışır, uykuya ayıracağım vakti RDR 2'yi oynamaya ayırırdım. Concerta, Ritalin ve kahvenin dibine vurmuştum, finallerden güzel notlar almış ve final haftam bitmeden RDR 2'yi bitirmiştim...

Demiştim ya size, oyun âdeta bir simülasyon. En ufak bir detay bile düşünülmüş. Karşılaştığınız her NPC aslında size yaşıyormuş hissini veriyor. Çok fazla yan görev var, yan görevlerin de altında yan görev sayılabilecek ekstra görevler de bolca bulunuyor. Bunun dışında öyle sıradan olaylarla da karşılaşıp o olaylara müdahil olup vahşi batı dünyasını sonuna kadar yaşıyorsunuz. Bir oyuna $59.99 dolar verilecekse, sonuna kadar hak edecek oyun bu oyundur.
Upplagd 29 december 2019. Senast ändrad 28 juni.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
16 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
49.6 timmar totalt
Bu oyun diğer Total War oyunlarına kıyasla daha çok hoşuma gidiyor (Medieval 2 hariç) çünkü temasından dolayı daha çok hoşuma gidiyor. Hunları kontrol edip Roma'ya diz çöktürmek gerçekten keyif verici. Fakat ne yazık ki Creative Assembly bu oyuna üvey evlat muamelesi yapıyor. Rome 2 Total War bundan daha önce çıktığı hâlde, 4k gibi yüksek çözünürklüklerde oynayabilmek için oyun içi menüleri - yazıları boyutlandırma (scaling) desteği getirdiler fakat bu oyuna getirmediler. Sırf bu yüzden 4k çözünürlüklü ekranda bu oyunu oynayamıyorum. Aynı Creative Assembly yıllardır Medieval 3 geliştirip çıkartabilme vizyonuna da sahip değil ne yazık ki. Zaten son birkaç sene içerisinde çıkan haberlerde de basiretsizliğin sebebini az çok gördük. Her neyse, bu tarz strateji oyunlarını seviyorsanız mutlaka bu oyunu tavsiye ederim. Bundan sonrası oyundan alakasız.

Bunun dışında, oyundan bağımsız olarak tarihteki büyük komutanların, liderlerin, dehâların yaşamını düşünüyorum bazen. Attila mesela. Papa'ya diz çöktürmüş tövbe ettirmiş adam. Karşısında olup da titremeyecek kimse yok o dönemde. Bir başka lider, Jül Sezar. Adını tarihe altın harflerle yazdırmış ve dünya üzerindeki her insan kendini ne kadar soyutlarsa soyutlasın bir şekilde adını duyuyor. Bir başka lider, Marcus Aurelius, adam başarılı bir şekilde Roma'yı yönetmiş olmasına rağmen felsefeci yönüyle, Stoa felsefesiyle ve düşünceleriyle anılıyor. Ama işin bir yanı da şu, bu adamların yaşadığı dönemde Amerika kıtası henüz keşfedilmemişti. Belki etin en güzelini yiyordu bu adamlar ama bir domates yiyememişler, bir bol acılı ve soğanlı menemen yapıp ekmek banamamışlar. Bitter çikolata, sütlü çikolata, beyaz çikolata yiyememişler. Ben yemek yemeyi çok sevdiğim için yemek odaklı gittim ve domates benim vazgeçilmezim ama elbette daha çok şey var, saysam daha çok çıkar elbet. Bu da bana bazen şunu düşündürüyor. Günümüzde sıradan bir insan, döneminin en güçlü, zeki insanlarının erişebileceğinden daha çok şeye daha kolay bir şekilde erişebilme imkânına sahip. Bir kere bilgi çağındayız, internetten öğrenemeyeceğiniz neredeyse hiçbir şey yok. Buna rağmen günümüz insanlarının çoğu bu potansiyeli harcıyor gibi hissediyorum, özellikle kendim için söyleyebilirim sanırım. Daha verimli zaman geçirip daha çok şey öğrenebilirim gibi hissediyorum ama günümüzün vebası sosyal medya ve yeni nesil sosyal medya olan Steam bunu bir nebze kötü etkiliyor sanki. Belki de sorun domateste, domatesi biraz azaltmam gerekiyordur kim bilir, ben bilemiyorum Altan.
Upplagd 26 november 2019. Senast ändrad 27 juni.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
11 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
1,072.2 timmar totalt
Oyunu bırakmış olsam da kurduğum güzel dostluklar devam ediyor. Piyasada oynanabilecek birkaç MMORPG'den birisidir. Community yönünden oldukça iyidir. Sürekli güncellenen, değişen, dinamik bir oyun yapısına da sahip.

Skyrim Online amacıyla başlarsanız hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Upplagd 8 februari 2016. Senast ändrad 24 november.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
11 personer tyckte att denna recension var hjälpsam
2 personer tyckte att denna recension var rolig
70.2 timmar totalt
Operation Flashpoint: Cold War Crisis (Arma: Cold War Assault'un eski adı) zamanından beri oynarım bu seriyi ve ara ara krizim tutar, Arma indireyim de oynayayım biraz krizi... (Çocukluğumda oynadığım belli başlı oyunlarda bu kriz mutlaka tutuyor, Arma da bunlardan.) Gerek modlanabilirlik gerek devasa haritası gerek askerlik simülasyonuna daha yakın olması sebebiyle bu oyun diğer FPS/TPS oyunlarından kendini ayırıyor. Aynı zamanda birçok oyun türü aslında ilk önce Arma oyunlarına mod olarak çıkıp daha sonra farklı oyunlara evrilmiştir.

Bu oyunla ilgili ilginç olan diğer bir husus şu ki, bazen televizyon haber kanalları bu oyunda kaydedilmiş modsuz veya modlu görüntüleri gerçek savaş görüntüleri diye ciddi ciddi yayınlıyor. Rus - Ukrayna savaşının başında yerli ve milli televizyon kanallarımız bu oyundan birkaç videoyu savaşa aitmiş gibi defalarca gösterdi. Keza, mâlûm haber kanalı da teröristlere operasyon düzenleniyor diye bu oyundan görüntüler göstermişliği var. Bu oyun işte öyle bir oyun. Gerçekçilikte üzerine yok.

Kütüphanede mutlaka bulunması gereken oyunlardan birisi.
Upplagd 26 oktober 2014. Senast ändrad 19 november 2023.
Var denna recension hjälpsam? Ja Nej Rolig Utmärkelse
< 1 ... 8  9  10 >
Visar 91–99 av 99 poster