99
Produits
évalués
0
Produits
sur le compte

Évaluations récentes de Gökhan

< 1  2  3  4  5 ... 10 >
Affichage des entrées 21-30 sur 99
25 personnes ont trouvé cette évaluation utile
9 personnes ont trouvé cette évaluation amusante
0.5 h en tout
Avis donné pendant l'accès anticipé
Oyunda optimizasyon sıkıntısı var. Grafikler o kadar iyi olmamasına rağmen 3840x2160 çözünürlük en yüksek ayarlarda 60 FPS almak için DLSS zorunlu tutuyor. (3080 Ti, i9 12900k) DLSS olmadan 36-37 FPS veriyor ki daha iyi grafikli oyunlarda 4K çözünürlük en yüksek ayarlarda daha yüksek FPS almışlığım da var.

Bunun dışında oyunun vuruş hissiyatı, mekanikleri, dövüş animasyonları biraz garip hissettirdi. Bir olmamışlık, gariplik var. Aksiyonlar çok ağır ve hantal hissettiriyor. Loot toplarken bile aşırı bekletiyor. Basit bir düşmanı bile öldürmek uzun sürüyor. Buraların biraz daha dengelenmesi, akıcı hâle getirilmesi şart. Oynarken garip bir şekilde Motion Sickness da yaşadım.

Otomatik eşleştirme var sanırım ama beni kimseyle eşleştirmedi, takımıma kimse gelmedi yani. Belki bir ayar yapmam gerekiyordur, bilmiyorum. Bilgisayar kullanma konusunda hiç iyi değilim. Tek başıma yaratıklardan dayak yeyip yeyip çıktım.

Arkadaşlarla oynarken güzel ve keyifli olur muhtemelen; karakter yaratırken kızıl hatun oluşturmak dışında beni pek sarmadı.
Évaluation publiée le 19 juillet. Dernière modification le 19 juillet.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
17 personnes ont trouvé cette évaluation utile
2.9 h en tout
Prologue aşırı sınırlı olsa da keyifli ve dinlendirici bir oynanış sunuyor. Tavern Master'a benzer fakat erken erişimde oyun çıktığında asıl yorumu o zaman yapabiliriz. Çıkış yapacağı fiyat da önemli tabii...

Oyun Türk geliştiriciler tarafından geliştiriliyormuş, başarılar dilerim.
Évaluation publiée le 14 juillet. Dernière modification le 14 juillet.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
20 personnes ont trouvé cette évaluation utile
12.4 h en tout
Avis donné pendant l'accès anticipé
Bu oyunu, daha doğrusu kum havuzu (sandbox) diye adlandırabileceğimiz bu simulatorü diğerlerinden ayıran önemli bir detay var. Başlangıç durumunu oluşturduğunuz dünyanın ilerlemesi tamamen "doğal" hissettiriyor. Tabii şöyle bir gerçek var ki gerçekten "doğal" olması mümkün değil; fakat buna yakın bir şekilde bu hissi verdiği için diğer benzerlerinden ayrılıyor ve öne çıkıyor.

Bahsettiğim şey fizik motoru vs. değil. Zaten oyun piksel yapıda. Oluşturduğunuz dünyada çeşitli savaşlar oluyor, ittifaklar oluyor, karakterler gelişiyor, evrimleşiyor, yeni özellikler kazanıyorlar vs. Oyun her ne kadar sınırlı da olsa bu sınırlılığı güzel bir şekilde perdeliyor ve gerçekten o "evrim, değişim, gelişim" gibi süreçleri yaşıyorsunuz. Evrim dediysem maymundan insana geçmiyor tabii, ama verilen özelliklerin kalıtsal olarak aktarılması, değişmesi gibi şeyler sınırlı da olsa mevcut. Geliştirici, bu yönden daha da detaylandıracağını belirtmiş. Aynı zamanda ülkeler kuruluyor, kendi içlerinde savaşlar yapıyorlar, siyaset yapıyorlar, isyanlar çıkıyor... Bu yönden de tatmin edici.

Kesinlikle rastgele (random) değil. Zaten bilgisayar dünyasında random diye bir şey yoktur. Sadece bir takım algoritmalar bu random olma durumunu taklit eder. Bu oyunda ise random gerçekleşmekten ziyade bir takım kurallar tanımlanmış ve o kurallara göre dünya şekilleniyor, evrimleşiyor fakat her defasında aynı şey olmuyor, aslında bu da oyunun ne kadar güzel tasarlandığının bir örneği.

Herkese hitap etmez, ilk başta hoşunuza gitse bile bu tarz şeylere ilginiz yoksa çabucak sıkılabilirsiniz. Ama benim gibi, Crusader Kings 3'te veya Football Manager'de bile bir başlangıç state'i oluşturup daha sonra hiç müdahale etmeden oyunu yıllarca simule etmeyi seven biriyseniz buna bayılırsınız.
Évaluation publiée le 14 juillet.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
29 personnes ont trouvé cette évaluation utile
7 personnes ont trouvé cette évaluation amusante
2.6 h en tout (1.9 heure(s) lors de l'évaluation)
Günahlarımızla birbirimize daha da sıkı zincirlendiğimiz bu yolda, cehennemin dibinden cennete doğru çıkmaya çalıştığımız bir oyun. Lâkin bu zincirleri kırmanın yolu yok, bize yük. Madem öyle, bu yükü kullanarak bu yolu çıkarız, zincirlerimiz - günahlarımız - bu yoldaki en büyük aracımız. (Çünkü düz boruların üzerinde ayık kafayla iki kişi senkronize bir şekilde yürüyemiyoruz, neyse ki dört kişi değiliz.)

https://youtu.be/som0bVmj7mc
Évaluation publiée le 30 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
16 personnes ont trouvé cette évaluation utile
0.0 h en tout
For the god's sake, just bring Metal: Hellsinger songs to Spotify...

https://youtu.be/aDWyFPmzelU

https://youtu.be/-YYvnWPrzPY

https://youtu.be/weCdWlEJ2Mc
Évaluation publiée le 29 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
12 personnes ont trouvé cette évaluation utile
10.7 h en tout
Güzel görselleriyle ilgimi hemen çeken ve içeriğinin ne olduğuna bakmaksızın %90 indirimdeyken $1.04 gibi bir miktara aldığım bu oyun son zamanlarda oynadığım en eğlenceli oyunlardan birisi. Sadece görsel yönden değil, eğlenceli ve oldukça komik karakterlere, diyaloglara sahip bu oyunun bence hikâyesi de konsepte uymuş ve kaliteli seslendirmeleriyle de desteklenmiş. Demosunu denemenizi, beğenirseniz indirimde mutlaka almanızı tavsiye ederim.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3257143386

Biraz oyunun hikâyesinden bahsedeyim. Viking ülkesine saldırı olur - mâlûm Vikingler savaşçıdır - ve herkes ülkesini savunmak ve Valhalla'ya gitmek için savaşa gidip ölmek isterken biz Bjorn adında savaşmak istemeyen ve bu yüzden kaçmanın yolunu arayan ılık götlü bir Viking'i canlandırıyoruz. Şans bu ya, daldan dala atlayarak kaçarken bastığımız bir ağaç kütüğüne 1 gramlık bir kuş tüyü düşer ve bu fazladan 1 gramı çekemeyen bu kütük kırılır, biz de o kadar yüksekten düşeriz ki düştüğümüz yerde bulunan ayıyı istemeden de olsa öldürmüş oluruz ve savaştan kaçmamıza rağmen o ayıyı öldürdüğümüz için cesur bir kahraman olduğumuz kararı verilir ve Valhalla'ya biz gideriz. Fakat Valhalla aşırı sıkıcı bir yerdir, yine de talih yüzümüze güler ve bir şekilde oradan yüzlerce yıl sonra çıkarız ve yolumuz Helheim'e düşer.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3257143862

Oyunda bol bol farklı karakter var ve hepsi birbirinden eğlenceli, birbirinden keyifli diyaloglara sahip. Çeşitli İskandinav, Mısır ve Yunan Tanrı/Tanrıçalarıyla karşılaşmanız, aynı zamanda Satan ve ekibine de yer verilmiş. Oluşturulan tiplemeler çok hoşuma gitti ve eğlendim. Özellikle Odin tiplemesini bence her oyuncu arkadaş sevecektir.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3258843847

Bu arada karakterlerin seslendirmelerini aşırı başarılı buldum. Tiplemelere çok uymuş ve karakterleri birebir yansıtıyor, eğlendiriyor. Aynı zamanda oyunun resmi olarak Türkçe alt yazısı mevcut ve çeviri bence oldukça güzel.

Bu oyun bulmaca türünde. Karakterimizin tüm uzuvları birbirinden ayrılıyor ve bunları ayrı ayrı kombinasyonlarla birleştirerek veya tekli şekilde kullanarak yolumuza çıkan engelleri aşıyoruz. Oynanış yönünden gayet keyif aldığımı söyleyebilirim. Ana hikâyesi kısa sürse de yan görevler ve bulmacalarla 20 saate yakın bir oynanış sunuyor.

Dip not olarak düşeyim Steam Deck ile sorunsuz bir şekilde baştan sona oynayabilirsiniz, hiçbir sıkıntı yaşamadım.
Évaluation publiée le 25 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
24 personnes ont trouvé cette évaluation utile
2.3 h en tout
Ücretsiz olarak oynadığım en iyi oyunlardan birisi. Görsel Roman türüyle pek aram olmasa da olumlu yorumlardan dolayı ve beleş olmasının da cazibesiyle denemek istedim. Fakat kafamı karıştıran "Psikolojik Korku" ve "Korku" etiketine sahip olmasıydı. Böyle görsellere sahip olduğu gözüken bir oyunda neden böyle etiketler bulunurdu ki? Korku türündeki oyunları kolay kolay oynayamam. Korku oyunlarını oynamaya çalışırken çektiğim acıyı varoluşsal sancılar çeken zamanın en ünlü filozofları bile yaşamaz. Buna rağmen oynadığıma kesinlikle değdi. Asla spoiler, rehber tarzı şeyleri incelemeyin. Bu yüzden incelemede detaya da girmek istemiyorum. Genel olarak normal insanların fark etmediği detayları asla gözünüzden kaçırmayan bir ruh hastasıysanız, tıpkı benim gibi, bu oyunu oynarken daha çok keyif alacağınızı düşünüyorum.

Ufak bir uyarı: Psikolojiniz bozuksa veya hassas bir dönemdeyseniz veya yaşınız küçükse veya canınız sık sık çikolata - turşu çekiyorsa oynamayın.
Évaluation publiée le 24 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
74 personnes ont trouvé cette évaluation utile
12 personnes ont trouvé cette évaluation amusante
0.2 h en tout
Oyunun "Psikolojik Korku" ve "Korku" olarak etiketlenmesi mânidar...
Évaluation publiée le 23 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
168 personnes ont trouvé cette évaluation utile
1 personne a trouvé cette évaluation amusante
15.5 h en tout (9.7 heure(s) lors de l'évaluation)
Tek bir kişi tarafından yıllarca geliştirilen ve geliştirilmeye devam eden, aşırı özel bir oyun. Öyle ki, bu oyunu geliştiren kişi, ilk başta iş başvurularında bulunurken CV'sinde göstermek amacıyla geliştirmeye başlıyor fizik ve oyun motorunu. Her şeyi sıfırdan kendi geliştiriyor neredeyse ve yıllar süren bir emek. Yıllardır oyun oynamayı seven ve yazılım geliştiren, bir gün kendi oyununu yayımlamayı hayal eden birisi için gerçekten hayranlık uyandırıcı. Aşkla geliştirilen oyun, tanımının tam karşılığı. Pek oynamamış gözüküyor olsam da (çevrimdışı oyun sürem bir miktar daha var) detaylı olarak oyunu biliyorum ve videolarda bolca izledim. Zaten herkes biliyor ve yüzlerce, binlerce saat oynayanlar olduğu için uzun uzun yazmayacağım. Bu ve bu tarz tam simülasyon oyunlar aslında bir kaçış noktasıdır oynayan için, çünkü gerçek hayatta karşılaştığımız karşılaşmadığımız her şeyi yapabilmek ve huzurlu, mutlu olabilmek mümkün. Ben en çok çiftçiliği severdim. Oynarken aklıma Küçük Prens'ten hep şu kısım gelirdi:

Küçük Prens a écrit :
"İnsanları arıyorum," dedi küçük prens. "Evcil ne demek?"
"İnsanları mı arıyorsun? Silahları var ve avlıyorlar. Çok can sıkıcı. Ayrıca tavuk yetiştiriyorlar. Tek konuları bunlar. Tavuk mu arıyorsun?"
"Hayır," dedi küçük prens. "Arkadaş arıyorum. Evcil ne demek?"
"Genellikle ihmal edilen bir iş," dedi tilki. "Bağlar kurmak anlamına geliyor."
"Bağlar kurmak mı?"

Tilki, "Yani," dedi, "örneğin sen benim için hâlâ yüz bin öteki çocuk gibi herhangi bir çocuksun. Benim için gerekli de değilsin. Senin için de aynı şey. Ben de senin için yüz bin öteki tilkiden hiç farkı olmayan herhangi bir tilkiyim. Ama beni evcilleştirirsen, birbirimiz için gerekli oluruz o zaman. Benim için sen dünyadaki herkesten farklı birisi olursun. Ben de senin için eşsiz benzersiz olurum..."

Küçük prens, "Anlıyorum galiba," dedi. "Bir çiçek var... Galiba o beni evcilleştirdi..."
"Olabilir," dedi tilki, "dünyada böyle şeyler hep olur."
"Ama hayır, o Dünya'da değil," dedi küçük prens. Tilki şaşırmıştı. Merakla,
"Başka bir gezegende mi?" diye sordu. "Evet."
"Orada avcılar var mı?" "Yok."
"Aman ne hoş! Peki tavuklar?" "Hayır, tavuklar da yok."
"Hiçbir şey mükemmel olamıyor," diyerek içini çekti tilki.

Birden aklına bir fikir geldi. "Benim yaşamım çok tekdüze," diye anlatmaya başladı. "Ben tavuk avlıyorum, insanlar da beni. Bütün tavuklar birbirine benziyor, bütün insanlar da... Bu yüzden çok sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen yaşamıma güneş doğmuş gibi olacak. Duyduğum bir ayak sesinin ötekilerden farklı olduğunu bileceğim. Öteki ayak sesleri beni köşe bucak kaçırırken, seninkiler tıpkı bir müzik sesi gibi beni çağıracak, sığınağımdan çıkaracak. Hem bak, şu buğday tarlalarını görüyor musun? Ben ekmek yemem. Buğday benim hiçbir işime yaramaz Buğday tarlalarının da hiçbir anlamı yoktur benim için. Bu da çok üzücü. Ama senin saçların altın sarısı. Beni evcilleştirdiğini bir düşün! Buğday da altın sarısı. Buğday bana hep seni hatırlatacak. Ve ben buğday tarlalarında esen rüzgârın sesini de seveceğim..."

Tilki uzun bir süre küçük prense baktı. Sonra da, "Lütfen... Evcilleştir beni!" dedi. "Çok isterim," dedi küçük prens, "ama burada çok kalamayacağım. Bulmam gereken yeni dostlar ve anlamam gereken çok şey var." "İnsan ancak evcilleştirirse anlar," dedi tilki.

"İnsanların artık anlamaya zamanları yok. Dükkânlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkân olmadığı için dostları yok artık. Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir."

"Seni evcilleştirmek için ne yapmalıyım?" diye sordu küçük prens.
"Çok sabırlı olmalısın," dedi tilki. "Önce karşıma, şöyle uzağa çimenlerin üstüne oturacaksın. Gözümün ucuyla sana bakacağım, ama bir şey söylemeyeceksin. Sözler yanlış anlamaların kaynağıdır. Her gün biraz daha yakınıma oturacaksın..."

Ertesi gün küçük prens yine geldi.

"Aynı saatte gelmen daha iyi olur," dedi tilki. "Örneğin sen öğleden sonra dörtte geleceksen, ben saat üçte mutlu olmaya başlarım. Mutluluğum her dakika artar. Saat dörtte artık sevinçten ve meraktan deli gibi olurum. Ne kadar mutlu olduğumu görmüş olursun. Ama herhangi bir zamanda gelirsen yüreğim saat kaçta senin için çarpacağını bilemez. İnsanın belli alışkanlıkları olmalı..."

"Alışkanlıklar mı?"
"Evet. Bunlar çoğunlukla ihmal edilir," dedi tilki. "Alışkanlıklar bir günü öteki günlerden, bir saati öteki saatlerden farklı kılan şeylerdir. Örneğin benim avcılarımın bir alışkanlığı vardır. Her perşembe köyün kızlarıyla dansa giderler. Bu nedenle perşembeleri benim için güzel günlerdir. Üzüm bağlarına kadar sokulabilirim o günler. Ama avcılar dansa herhangi bir günün herhangi bir saatinde gidiyor olsalardı hiç tatilim olmazdı." Böylece küçük prens tilkiyi evcilleştirdi.

Ayrılma zamanı geldiğinde tilki, "Ağlayacağım," dedi.
"Benim bunda bir suçum yok," dedi küçük prens. "Seni üzmek istememiştim, ama evcilleştirilmeyi sen istedin..."
"Evet, orası öyle," dedi tilki.
"Ama ağlayacağını söylüyorsun."
"Evet, öyle," dedi tilki.
"O halde evcilleştirilmek senin için pek iyi olmadı!"
"Çok iyi oldu!" dedi tilki. "Buğdayların rengini düşün." Sonra da, "Gidip güllere bak şimdi," diye ekledi. "Kendi gülünün eşi benzeri olmadığını göreceksin. Sonra da gel vedalaşalım. Sana armağan olarak bir sır vereceğim."

Küçük prens gidip güllere baktı. "Siz benim gülüme benzemiyorsunuz," dedi. "Hatta hiçbir şeysiniz şu anda. Çünkü ne bir kimse sizi evcilleştirdi, ne de siz bir kimseyi. İlk gördüğüm zamanki tilkim gibisiniz. O zaman yüz bin başka tilkiden herhangi biriydi. Ama şimdi dostum oldu ve benim için eşi benzeri yok."

Güller çok utanmışlardı. "Çok güzelsiniz, ama boşsunuz benim için," diye sürdürdü sözlerini küçük prens. "İnsan sizin için ölemez. Doğru, gelip geçen biri için benim çiçeğimin sizden hiçbir farkı yok. Ama o benim için yüzlercenizden daha önemli; çünkü suladığım, cam bir fanusun altına koyduğum, önüne siperlik yerleştirdiğim çiçek o. Çünkü tırtılları ben onun için öldürdüm. (Birkaç tanesini bıraktık, sonradan kelebek oldular.) Çünkü yakındığı, ya da övündüğü, ya da hiçbir şey söylemediği zamanlarda dinlediğim çiçeğim o benim. Çünkü o benim çiçeğim."

Tilkinin yanına döndü sonra.
"Hoşça kal," dedi.
"Hoşça kal," dedi tilki. "İşte sana bir sır, çok basit bir şey: İnsan yalnız yüreğiyle doğruyu görebilir. Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez."

"Asıl görülmesi gerekeni gözler göremez," diye yineledi küçük prens; unutmamalıydı bunu. "Gülünü senin için önemli kılan, onun için harcamış olduğun zamandır." "Onun için harcamış olduğum zaman..." diye yineledi küçük prens. Unutmamalıydı bunu.

"İnsanlar unuttular bunu," dedi tilki. "Ama sen unutmamalısın. Evcilleştirdiğimiz şeyden sorumlu oluruz. Sen gülünden sorumlusun..."

"Ben gülümden sorumluyum," diye yineledi küçük prens. Bunu da unutmamalıydı.
Évaluation publiée le 18 juin. Dernière modification le 18 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
15 personnes ont trouvé cette évaluation utile
1 personne a trouvé cette évaluation amusante
0.6 h en tout
Atların benim için çok özel yerleri var. Hem Türk tarihinde özel bir yere sahip olmaları hem de fabrikatör dedemden dolayı. Oyunda da aslında atlarla ilgilenen bir dedenin torunu olarak hikâyeye başlıyoruz ve çiftliğimizi kuruyoruz ve ilk atımız dedemizin de zamanında yarıştığı atın soyundan gelen bir at, onunla ilk yarışlarımıza giriyoruz ve kazandıkça çiftliğimizi büyütüyor, atımızı geliştiriyoruz.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3268979169

Yeni atlar alıyoruz, atlarımızı eğitiyoruz, çiftleştiriyoruz. Çiftliğimize yeni bölmeler ekliyoruz, bakıcılar alıyoruz. Aslında çok ıvır zıvır şey var ama pek detaylı değil.

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3268998079

Yarış kısmı ise oldukça basit. Zamanlamaya bağlı olarak sprint atıyoruz ve sağ sol yapıyoruz. Yani pek yetenek gerektirmiyor. Online denemedim. Tek kişilik mod böyle, mobil oyundan hallice de olsa atları seviyorsanız ve ilginiz varsa deneyebilirsiniz fakat iyi bir indirim görmesi gerekiyor. $18.99 USD'yi kesinlikle hak etmez. En fazla %40 indirim görerek $11 USD civarına düşmüş ki bu fiyatı da hak etmez. %90 falan görmesi gerek.

Unutmadan ekleyeyim. İsim koyarken Yoda kelimesini sansürlemek nasıl bir rezalettir?

https://gtm.steamproxy.vip/sharedfiles/filedetails/?id=3268998866

Ah dede ah. Tüm fabrikalarını, evlerini, yazlıklarını elin atlarına yedireceğine bir şeyler bıraksaydın da karıyla kızla torunun yeseydi. Neyse ki paramızı kazandık durumumuz iyi ama atlar hâlâ içimde bir yaradır. İleride torunum olursa umarım o da benim hakkımda tüm parayı GabeN'a yedirmiş demez. Derse hesabı başkasına miras bırakırım artık.
Évaluation publiée le 16 juin. Dernière modification le 16 juin.
Cette évaluation vous a-t-elle été utile ? Oui Non Amusante Récompenser
< 1  2  3  4  5 ... 10 >
Affichage des entrées 21-30 sur 99