Recent reviews by alpharslan97

Skyrim ama daha modern ve (bence) daha iyi. The Elder Scrolls serisine ve birinci şahıs rol yapma oyunlarına yazılmış bir aşk mektubu gibi başladı. Umarım böyle, marjinal faydasını da koruyarak devam eder.

Polonyalı stüdyolar gerçekten pişiriyor... Ayrıca Türkçe dil desteği en çok da bu oyuna yakışır. Merakla geliştirici ekipten bu yönde bir adım atılmasını bekliyoruz. 🤌

Velhasıl kelam F1 25, son yıllarda çıkan en iyi F1 oyunu olarak hafızama kazındı. Kariyer modu dillere destan olmasa da kalan her şey gayet eğlenceliydi ve mekanik olarak da oyun çok iyi hissettiriyordu. Zaten teknik anlamda Codemasters işi şova dökmüş de diyebiliriz. Zira hem çok iyi görünüyor hem de çok iyi çalışıyordu. Hem serinin sıkı hayranları hem de yeni oyuncular için çok iyi bir oyun olmuş. Tabii şu anda 59.99$’lık fiyatıyla çok cazip görünmüyor, bu nedenle indirim dönemlerini takip etmenizi tavsiye edebilirim.

Uzun ve detaylı inceleme her zaman olduğu gibi Atarita'da[www.atarita.com]

Teşekkürler 11 Bit Studios!


Velhasıl kelam ilk turumu 25 saatte bitirdikten sonra The Alters hakkındaki genel düşüncelerim son derece olumlu. 11 Bit Studios eski oyunlarından getirdikleri bilgi birikimini, oldukça güzel yeni kurguları üzerinde uygulamış ve çok keyifli bir koloni simülatörü yapmayı başarmışlar. İyi yazılmış diyalogları, sürükleyici olay örgüsü ve ilginç karakteriyle oyunu inşa eden hikâye de bu keyifli oynanışı destekliyor. Eğer sizi köşeye sıkıştıran, önemli kararlar vermenizi ve sonuçlarıyla yüzleşmenizi isteyen oyunlarla aranız iyiyse, bu oyunu seveceğinize de eminim. Ayrıca oyunda Türkçe altyazı desteğinin bulunması da hikâyesini tecrübe etmek isteyenler için dil bariyerini kaldırıyor.

İncelemenin uzun ve detaylı versiyonu her zaman olduğu gibi Atarita'da[www.atarita.com]

Split Fiction, Hazelight’ın alanındaki bilgi birikimini benzeri görülmemiş bir yaratıcılık ve ustalıkla sergilediği harika bir oyun olmuş. Eğer iki kontrolcünüz ve bir partneriniz varsa mutlaka oynayın. Renklerle dans eden sanat tasarımı, cesur çizim mesafesiyle sunduğu manzaralar, akıcı oynanışı ve çılgın -gerçekten çılgın- fikirleriyle bu oyun, şeker dolu bir kazana düşmüşsünüz gibi hissettiriyor.

Anlatısı ve diyalogları, oyun ilerledikçe açılıp saçılıyor ve harika seviyelere yükseliyor. Yine de başlarda gerek karakterler birbirleriyle bağ kuramadığı için, gerekse biz henüz oyunun içine dalamadığımız için diyaloglar pek cazip gelmeyebilir. Ancak sürece güvenirseniz, oyunun ortalarına yaklaşırken gün ışığını görmeye ve sıcaklığını hissetmeye başlayacaksınız.

Atakan ile oynadığım süre boyunca oyun bana çok defa “ya hadi oradan be!” anı yaşattı ve Josef Fares’e hayranlıkla karışık kaç kez küfrettiğimi bilmiyorum. Josef, eğer bu satırları okuyorsan şunu bilmeni isterim ki SEN KAFAYI YEMİŞSİN.

Özetle Split Fiction, sanatsal yönünü inanılmaz bir ustalıkla kotarırken ilerleyen aşamalarda mühendisliğiyle de göz dolduruyor ve bütün bunları saat gibi yaptığını gördükçe kendinizi hayran olmaktan alıkoyamıyorsunuz. Kesinlikle mükemmel bir oyun.

Alışılagelmiş survivors-like oyunlar gibi değil. Hatta tasarımsal olarak vs-like bile değil. Daha aktif şekilde oynadığımız, dodge mekaniğinin dahi zenginleştirildiği nefis bir twin-stick shooter olmuş. İlk etapta tüm roguelike oyunlar kadar zor fakat bir süre sonra oyun kendisini bozmanıza ve saçma şekilde güçlü buildler yapmanıza olanak sağlıyor.

İçerik çeşitliliği erken erişim sürümünün ilk gününe göre çok iyi. Daha da gelişir, üzerine koyarlar. Oynanış akıcı, aksiyonu bol. Müzikleri ve ses tasarımı çok iyi. Kafa sallaya sallaya oynayabileceğiniz, oldukça keyifli bir bağımsız yapım olmuş. Ayrıca küçük bir hikâye de anlatıyor, ne kadar ön planda olmasa da güzel.

Kaliteye gösterilen özen daha oyunu açarken tebessüm ediyor. Bunlar sevdiğimiz şeyler. Bol bol içerik basın, seve seve oynayalım.

Uzun lafın kısası

Velhasıl kelam benim Sid Meier’s Civilization VII’den yenilikler anlamında beklentim yüksekti. Fakat oyunun daha çok “değişiklikler” içerdiğini fark ettim. İçimde bir yerlerde bir şeyler kırılmış olsa da oyun bu haliyle hala 4X strateji türünün en iyi örnekleri arasında. Buradaki değişikliklerin ve kaybolan içeriklerin daha sonra DLC ile ortaya çıkacak olduğunu bilmek de beni birazcık rahatsız ediyor. Zira bunlar en az benim kadar diğer oyuncuların da taban sürümde görmeyi arzuladığı şeyler olacaktır. Ancak ikinci bir ödeme duvarının arkasında kalacak olmaları, taban sürümü oynayanlar için hayal kırıklığı yaratabilir. Fakat strateji türü hep böyleydi, bu değişecek gibi de görünmüyor. Oyunun taban sürümünü şu aşamada sevsem de Civilization 7’nin altıncı oyun için bir “sürdürme” projesi değil, daha çok alternatif olduğunu hissettim. Kesinlikle çok iyi bir oyun fakat hayal ettiğim şey değil. Yine de denemeye değer.

First of all, we would like to thank Warhorse Studios for providing Turkish subtitles. That means so much to us, as Turkish gamers. However, as a professional, I would like to point out that I did not include this in the score. The score was given to the game itself, to its magnificence.

Velhasıl kelam Kingdom Come: Deliverance II, üzerine titrenerek geliştirilmiş ve günümüzün “modern oyunlarına” taş çıkaracak bir rol yapma deneyimi sunuyor. Warhorse Studios bu oyunu bir tutku projesi olarak tanıtmasının hakkını vermiş diyebilirim. Hem muhteşem bir rol yapma oyunu, hem harika bir yaşam simülasyonu, hem de daha iyisi gelene kadar en iyi Orta Çağ düello simülatörü olmuş. İçerisinde yüzlerce saatlik serüven barındıran oyun, doygun sinematik anlatısıyla büyüleyip, tatmin hissiyle dolup taşan hikâyesiyle cilayı yapıyor. Açık ara son yıllarda oynadığım en iyi birinci şahıs rol yapma oyunu olduğunu söyleyebilir ve size de gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirim. Gönül tahtımda Baldur’s Gate 3‘ün yanına bir oyun daha oturmuş durumda…

Uzun ve çooook daha detaylı versiyonu da Atarita'da.[www.atarita.com]

Puanım: 100/100[opencritic.com]

Uzun lafın kısası

Velhasıl kelam Stalker 2, buglardan kurtulduktan sonra kesinlikle oynamanız gereken oyunlardan birisi olacak. Ancak benim oynadığım sürümde çok fazla hata olduğundan, size de acele etmemenizi tavsiye ederim. Eğer çok sıkı bir Stalker hayranıysanız ve “olsun, oyun kasmadan çalıştığı sürece oynarım” diyorsanız Bölge’nin tadını çıkarmaya başlayabilirsiniz. Ben ikinci turum için bir süre bekleyip, gelen tüm güncellemeleri indireceğim.

İncelemenin uzun ve detaylı versiyonunu da Atarita'dan[www.atarita.com] okuyabilirsiniz.

Velhasıl kelam Concord, Sony’nin Helldivers 2 ile yaşadığı başarıyı sürdürmek için atılmış bir adım olsa da şu anda bu fiyattan almanızı önerebileceğim bir oyun değil. Çünkü marketteki rakipleri arasında size benzer -bazen daha iyi- deneyimler sunabilecek onlarca oyun var ve bunların bir kısmı da oynaması ücretsiz şekilde sunuluyor. Sezonlar geçip geliştiriciler oyunculardan gelecek geri bildirimleri değerlendirir ve oyunu şekillendirirse, belki o zaman önerebilirim. Ancak benim oynadığım sürümüyle Concord, bir hayal kırıklığından fazlası olmadı.

Uzun ve detaylı incelemem: https://www.atarita.com/concord-inceleme/

Erken erişim sürümünün ilk gününde oynayıp, sonra uzunca bir süre rafa kaldırmıştım ve döndüğümde çok güzel bir süreç geçirildiğini hemen anladım. Swarm Grinder, içerisindeki yeniliklerle ve türe getirdiği bakış açısıyla oldukça özgün bir oyun ve "Vampire Survivors benzeri" diyebileceğimiz şeylerin çok ötesine geçmiş durumda.

Düşmanlar ekranın görünmeyen yerlerinde spawn olup üstünüze koşmuyor. Karakterinizin etrafındaki bir çember ile yaklaştığınız hücreleri patlatıyorsunuz ve onların içinden çıkıyorlar. Yahut belli aralıklarla etrafınızdaki tüm hücreler patlıyor ve bir anda ekran dolusu düşman ile karşılaşıyorsunuz. Buna ek olarak karakterin bölüm içerisindeki aktif gelişimi ve bölümler arasındaki geçişlerdeki pasif gelişimi, bir roguelite'den tam da beklenildiği gibi yapılmış. Birçok farklı koldan aktif ve pasif geliştirmeler alarak ilerleyiş sırasında artan zorlukla mücadele edebiliyorsunuz.

Swarm Grinder oldukça özgün bir iş olmuş ve içerisinde ses tasarımına kadar bu özenin korunduğu hissediliyor. Swarmlar üzerinize hücum etmeden önce müziğin pürüzsüz şekilde değişip sizi hazırlaması, ses efektleri ve işler çığırından çıktıktan sonra yaşanan karmaşa çok güzel aktarılmış. Video oyunlarında "eğlence faktörü" çok önemlidir ve bu bayrağı AAA oyunlar değil, bağımsızlar taşır. Swarm Grinder eline aldığı sancağı sallaya sallaya taşıyıp oldukça eğlenceli bir oyun olmayı başarmış.

Oyun içerisindeki küçük düşmanlar ve bosslar konusunda biraz daha cömert davranılabilirmiş. Özellikle boss savaşlarına biraz daha çeşitlilik getirilse ve düşman sayısı artırılsa, şu anda çok başka şeyler konuşuyor olabilirdik. Çünkü bu handikap Swarm Grinder'ı "mükemmel bir roguelite" olmaktan alıkoyan tek şey. Zamanla bunu ücretsiz DLC veya ücretli genişletme paketleriyle sağlarlarsa şu anda her ne kadar bitmiş bir ürün olsa da "harika şekilde bitmiş bir ürün" olacağından şüphem yok.

Bunun dışında, oyuncu deneyimi tarafında sizi zorlayabilecek bazı hususlar bulunuyor. "FTUE" dedikleri first-time user experience tarafı oldukça zayıf. Daha önce bu tür bir rogue-lite oynamış olmanıza güvenen yapım, eğer oynamadıysanız başta arayüzü ve yapısıyla size çok karmaşık gelecek. Çünkü kendisini çok fazla açıklama gereği duymuyor. Arayüzünü dolaşıp, keşfedip "haa bu özellik de varmış" demeniz gerekiyor. Eğer keşfetmediyseniz bu özellikleri ve oyun sırasında size sağlayacağı ayrıcalıkları kaçırabiliyor, tam verimini alamayabiliyorsunuz.

Bir diğer tuzlusu da işler çığırından çıktıktan sonra performansın düşmesi. Hemen hemen bütün survivors-like oyunlarda ekranda 1000 düşman ortaya çıktıktan sonra performans düşer fakat Swarm Grinder'da bazı durumlarda 3 FPS'e kadar düşünce ufaktan tadım kaçmadı değil. Bu durum üzerime yığınla düşmanın gönderildiği Swarm anlarında yaşansa da buralarda "bir ekran dolusu yaratığı hunharca katletmenin" verdiği o suçluluk dolu hazzı sonuna kadar yaşayamadığım için üzüldüm.

Swarm Grinder baştan sona keyifli bir oyun olmuş ve kendisini ağırdan satsa da sizi uzun süre meşgul tutmayı başarıyor. Ben boş zamanlarımda girip oynarım derken bağımlısı oldum ve daha oyunun içeriklerinin tamamını tüketmediğim için neleri sakladığını merak ediyorum. Eğer beyninizi kapatıp tadını çıkarabileceğiniz bir oyun arıyorsanız, satıldığı 5 dolarlık fiyattan Swarm Grinder parasının her kuruşunu geri ödeyen eğlenceli bir deneyim olmuş diyebilirim.