Recent reviews by Guardio

Daha önce Dark Souls,Nioh,SHexagon gibi oyunları oynamış biri olarak bu oyunun beni çok daha fazla zorladığını söylemek istiyorum. En azından onlarda beynimizi kullanmamıza izin vardı, bişeyler yapabiliyorduk. Bu oyundaysa adeta beynimize pranga vuruluyor, oynayın oynayabiliyorsanız. :(

An itibariyle oyunu 35 saat gibi bir süre de bitirmiş bulunmaktayım. Süremin daha uzun görünmesinin sebebi daha önce büyücü oynamam fakat aşırı derecede dark souls ruhundan uzaklaştıran gerilimi ve heyecanı bitiren bir sınıf olduğunu düşündüğüm için oyundan aldığım zevkin düşmesiyle beraber oyunu yarıda bırakmıştım. Ancak kısa bir süre önce oyuna çift el kullanan bir kılıç ustası olarak başladığımda oyuna olan bakış açım tamamen değişti ve zevkim katlandı diyebilirim. Bosslara karşı attığım dodgelarla ve kendi zamanımı yaratarak savaşmamın verdiği zevkin yanında bi elinde cigarasıyla bile oynanabilecek rahatlıktaki Sorcerer yaklaşamaz dahi. Yeni başlayacak arkadaşlara tavsiyem yakın menzil bir sınıf veya hybrid bir Cleric açmalarıdır.

Daha önce Dark Souls 1'i tüm başarımlarını açarak bitirmiş tecrübeli biri olarak bu oyundaki zamanlamaya ve slotlara da alışmamla DS1'den çok daha kısa sürede hızla bir çok şey yaptım lakin her zaman bir tatminsizlik hissimin olduğunu da söylemek istiyorum. Ama yazıyı fazla uzun tutmamak için 3 iyi 3 kötü yönünü belirterek 1-2 fazladan bilgi vererek yazıyı bitireceğim.

+Oyun mekaniksel olarak fazlasıyla gelişmiş daha sık bulunan bonfire'lar ölüm cezanızı epey düşürüyor ve kısa sürede sonraki hedefinize ulaşıp rahatlamanızı sağlıyor. Ayrıca oyunun başından itibaren açtığınız bonfireların hepsine istediğiniz zaman ışınlanabilmeniz de cabası.

+Optimizasyon Scholar of the First Sin versiyonuyla beraber tamamen düzeltilmiş hiç drop yemeden oyunun başından sonuna kadar maksimum grafikte 60fps oynayabildim.

+Basit undead slotlar ve bir çok slotun yapay zekası ilk oyuna göre daha iyi sizin zayıf anınızı gördüklerinde acımıyorlar geçiriyorlar ve kendiliğinden boşluğa düşen slotlar ve buglar da ilk oyundaki gibi yok.

-Mekanlar pek hoşuma gitmedi Anor Londo gibi Sen's Fortress gibi Mahvolmuş Şehir gibi ince elenip sık dokunmuş 1 tane dahi mekan yoktu genelde çizgisel bir ilerleme yaptığınızda bir çok şey karşınıza çıkıyordu.

-Oyun + basma itemleri konusunda eli bol davradığı için erken oyunda bile bosslara çok yüksek hasar çıkarabiliyorsunuz bu oyunu epey kolaylaştırıyor aşırı nadir bulunması gereken sadece son seviye + basarken kullanılan titanite slabdan oyunu bitirdiğimde elimde fazladan 8 tane vardı.

-3-4 tane boss haricinde(Ancient Dragon,Smelter Demon,Looking Glass Knight) beni fazla etkileyen boss figtlarım olmadı çoğu boss fightım 2-3 ölümden sonra tamamlandı oyunu son bossu ise beklediğimden çok daha aşağıda bir zorluk ile beni karşıladı ve 3. seferimde onu da rahatlıkla geçtim.

Aklıma gelen iyi ve kötü yönler bunlar bu oyunun yönetmen koltuğuna öğrendiğim kadarıyla DS1in yönetmeni oturmamış bunun da oyunun atmosferinin ve hikayesinin pek iyi olmamasının sebebi olarak görebiliriz lakin sadece 2 oyun yönetip havalara girip 3. oyunda bırakmasını pek doğru bulmuyorum lakin öğrendiğim kadarıyla DS3ü bu yönetmenimiz yönetiyormuş dolayısıyla 3. oyunun epey ilgimi çektiğini söyleyebilirim.

Oyun 1. oyun kadar zor mekanlara ve bosslara sahip değil lakin yine de souls kalitesine ve mekanik oturaklığına sahip tamamen beyninizi ve ruhunuzu kontrol altına alan bir oyun olduğu için kötü yönlerine rağmen yine de öneriyorum.

Kısa bir süre sonra NG+ zorluk seviyesinde tekrar başlayacağım ve gördüğüm kadarıyla NG+ ile beraber hiç olmayan yaratıklar falan ekleniyormuş normal DS1de böyle bir şey söz konusu değildi bunu da bir artı olarak görüyorum.

Ek1: Oyunu an itibariyle NG+da bitirmiş bulunmaktayım DLClerden birini tamamlama ve keşfetmediğim bazı haritaları keşfetme şansım oldu, NG+da eklenen yenilikler tahmin ettiğim kadar büyük çapta çıkmadı sadece bazı yerlere serpiştirilmiş karanlık ruhlar var. Oynadığım DLC haritasının bossları ise epey zordu Elena adlı ablamız yeterince güçlü değilmiş gibi bir de üzerinde Vulstad summonladığı için bana oldukça zor zamanlar geçirtti ki karşılaştığım en zor bossun DLCdeki Elena olduğunu söyleyebilirim. Oyunu defalarca ölmemle değil de geçirdiğim keyifli vakitle hatırlamak istediğimi için diğer DLClere girmeyeceğim.

Bireysel olarak yaşadığım bazı enlerimi sizle paylaşayım ve yazımın sonuna geleyim.

En çok beni zorlayan boss: Smelter Demon
En çok hayal kırıklığı yaşadığım boss: Nashandra
En çok beğendiğim boss: Ancient Dragon
En çok zevk aldığım boss fight: Looking Glass Knight
Dark Souls değil Lego oyunu bossu olması gereken Boss: Covetous Demon

Oyuna verdiğim puanlara gelirsek de:

Grafikler 7/10
Optimizasyon 9/10(Drop yok lakin düşük sistemde çalışmadığından 1 puan kırdım)
Hikaye 6/10
Atmosfer 7/10
Mekanikler 10/10
Yapay Zeka 8/10
Bosslar 7/10
Moblar 8/10
Zorluk 8/10

GENEL 8.5/10

Konuyu anlatım hızı ve anlatma tarzı klasik bir Türk dizisi kadar yavaş ve sıkıcı, düşündürmeyen, gram sürprizi olmayan olan sürprizleri de bu ne aminiyüm dedirten karakterleriyle başarısız, dünyası güzel ama detaysız bir oyun. Nasıl olursa olsun her türlü JRPGyi oynayan bir insan değilseniz almanızı önermem. 8-12 yaş Japon çocukları oynasın diye yapılmış bir oyun gibi hissettiriyor.

Hikaye 5/10
Grafikler 8/10
Optimizasyon 6/10 (30fpsyi geçmiyor)
Müzikler 8/10 (Oyunda bulunduğunuz yerin atmosferini iyi yansıtıyor)
Oynanış 8/10 (20 dakika kesintisiz kyaa yapmak keyifliymiş)
Ses 4/10 (Karakterlerin sesi savaşlar sırasında sürekli birbirine karışıp gürültü yapıyor)
GENEL 5.5/10

Oynaması keyifli ancak içeriği çok az. Oyunu dlcler ile 40 parçaya bölmüşler ve DLCleri ise oyun kadar pahalı.. Oyun fazlasıyla sarıyor ve kendini oynatıyor ancak içeriğinin oldukça dar olmasından dolayı ilk zamanlarınızda aldığınız keyfi oyunun ilerleyen zamanlarında alamıyorsunuz. Oyunun öğrendikten sonraki ilk şehir kurulumlarınızda ilk denk ekonominin getirdiği mutluluk ile oyundan çok keyif alıyorsunuz lakin 20bin nüfustan sonra oyunda çok az yeni yapı ve özelleştirme açılıyor, bu da sizin oynama isteğinizin zamanla azalmasına ve ilk zamanlardaki keyfi aramanıza sebep oluyor.

Oyun gayet güzel fakat yapımcı şirketin daha fazla para için yaptıkları oyuna oldukça zarar vermiş.

Bu şekilde oyun pazarlanmasına olan tepkimi göstermek için oyuna olumsuz oy veriyorum. Ancak oyun gayet güzel, şehircilik ilginizi çekiyorsa alınız.

Assassin's Creed serinin özgür oyun mekaniklerini korsanlık temasıyla çarpıştırmışlar ve bu güzellik ortaya çıkmış. AC oyunlarında açık dünyası en fazla etkinlikle dolu olan AC oyunu olduğunu söyleyebilirim fakat hikaye bakımından malesef oldukça zayıf. Derinlemesine konusunu işleyen Tarantino filmi gibi hissettiren AC'lerin yerini Jason Statham, Vin Diesel gibi oyuncuları barındıran kolay anlaşılan düz konulu bir AC almış. Fakat bunun bir artısı var elbet, eğer ana senaryo çok güçlü olursa ve merak ettirerek sürekli oynatırsa yan görevleri gölgede bırakıyor ve onlara el bile sürdürtmüyor. Belki de zayıf bir senaryodaki amaç yan görevleri yaptırmaktı kim bilir?. AC3'deki döneminin yeni nesil grafiklerini bu oyuna da taşımışlar ve gayet güzel görünüyor lakin optimizasyon sorunları var güçlü bilgisayarlarda bile temiz 60fps vermiyor. Ancak TPS oyunlar düşük fpslerde akıcı göründüğü için pek sıkıntı yaşayacağınızı düşünmüyorum.

Oynanış 10/10
Özgürlük 10/10
Yan Görevler 10/10
Hikaye 6/10
Grafikler 8/10
Optimizasyon 7/10

GENEL 9/10

Bugün burada şu ana kadar Revalations'a kadar tüm AC oyunlarını oynamış ve bitirmiş biri olarak size bu incelemeyi yapıyorum. Neden mi şu ana kadar tüm AC oyunlarını bitirdiğimi söyledim? Çünkü bu şu ana kadar oynadığım en iyi, zevkli ve derin AC oyunu, neden mi?

+Oyun artık olgunlaşmış, tecrübeli olan Ezio'yu konu alıyor. Bu da davranışlarıyla canınızı sıkan bir karakteri değil, benimseyeceğiniz bir karakteri oynayacaksınız demek.

+Oyun diğer tüm AC'ler aksine kendini çok az tekrar ediyor. Sıkıcı olan takip görevlerini de zevkli ve kısa tutmuşlar.

+Grafikler harika ve tam anlamıyla bulunduğunuz yerde gibi hissediyorsunuz.(Gerçi zaten İstanbul'da yaşıyorsanız sizin için yapacak bir şeyim yok ama biraz da geçmişini oynayın)

+Oyun İstanbul'da geçiyor ve İstanbul'u bir çok detayıyla anlatmışlar.

+Tarihimizden tanıdığımız bir çok isim var, Şehzade Süleyman ile işbirliği yapıyor, hanedandaki komploları öğreniyoruz. Piri reis ile yakın arkadaşız ve ondan bomba parçaları alıyoruz ve yine bir çok tanınmış Türk ile haşır neşir oluyoruz. En son da Sultan Selim'den ayarı yiyoruz.

+Yeni ekipmanlarınız ve eskilerinin geliştirilmişleri var.

+İlk defa bi AC oyununun bulunduğu şehri bu kadar övdüğünü ve sevdiğini gördüm. Ezio'nun şehre gelir gelmez "Avrupa'da hiçbir şehrin böyle silueti yok" demesi mutluluk vericiydi.

Oyunun sıradışı bir kötü yönü yok fakat AMD kartlarda fps dropları olabiliyor ve 16:10 ekranınız varsa oyunun üst ve alt kısımları bi miktar siyah oluyor.

Hepinize iyi oyunlar, diğer oyunları oynayıp gelin buralara, senaryoya oldukça bağlı bir oyun ve diğer oyunlardan olan tecrübemizi tahmin ettikleri için zıplamayı hoplamayı detaylıca öğretmiyorlar. Yani belirli bir birikimle gelmeniz lazım.

Oynanış 9/10
Senaryo 9/10
Grafikler 9/10
Optimizasyon 6/10
Genel 8.5/10