26
Products
reviewed
148
Products
in account

Recent reviews by T2000ISBEAST

< 1  2  3 >
Showing 1-10 of 26 entries
1 person found this review helpful
5.8 hrs on record
Motorcycle Mechanic Simulator 2021 – Potansiyeli Çöp Eden Bir Simülasyon

Bu oyun, “simülasyon” adı altında piyasaya sürülmüş ama maalesef tam bir hayal kırıklığı. Teknik sorunlar, sayısız bug ve eksik içeriklerle dolu. Oyunda birçok temel mekanik ya çalışmıyor ya da tam anlamıyla bozuk. Motor tamiri yaparken sürekli takılmalar, donmalar ve garip animasyonlar deneyimi berbat ediyor.

Oyunun temel amacı olan mekanik simülasyon kısmı bile yüzeysel ve eksik kalmış. Bu kadar ciddi hatalarla oyuncuyu sabır sınırlarında dolaştırıyor. Güncellemelerle düzeltilmesi gereken pek çok sorun var ama şimdilik alınacak bir oyun değil.

Puanım: 1/10.
Eksikleri ve teknik problemleriyle kesinlikle tavsiye etmem.

Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
17.3 hrs on record
Dying Light – Ortaokuldan Bugüne Korku ve Macera Dolu Bir Yolculuk

Bu oyunu çıktığında daha ortaokuldaydım. Hatta Mete Abi'nin eastergamers videosunu izleyince merak edip korsan olarak indirmiştim. O dönemler için müthiş bir deneyimdi; o vuruş hissi, parkur mekanikleri ve gerilim dolu atmosfer beni gerçekten içine çekmişti. Oyunu 3-4 defa bitirmiş, her seferinde yeni şeyler keşfetmiştim. Şimdi bile nostalji olarak kalbimde ayrı bir yeri var.

Hikayeye Derin Bakış
Dying Light, basit bir zombi oyunu olmanın çok ötesinde. Ana karakterimiz Kyle Crane’ın hikayesi, hayatta kalmaktan çok daha fazlası. Crane, sadece bir görev adamı değil, içinde çatışmalar yaşayan, hatalar yapan, pişmanlıkları ve sorumlulukları olan bir insan. Harran şehri gibi düşkün bir yerin ortasında, insanlığın sınırlarını zorlayan bir ortamda yaşamak zorunda kalması, oyuna gerçeklik katıyor.

Şehrin kaosuyla mücadele ederken gördüğümüz sadece zombiler değil; insan doğasının karanlık yanları, çıkar çatışmaları, ihanetten doğan acılar ve küçük umut kırıntıları da var. Her bir yan görev, karakterlerle etkileşim, insanlık ve hayatta kalma arasındaki ince çizgiyi hissettiriyor.

Oyunun atmosferi, gecenin yarattığı korku ve yalnızlık duygusuyla birleşince, Crane’ın yaşadığı psikolojik gerilimi de iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Hikaye, sadece hayatta kalmak değil, insan kalabilmek üzerine kurulu ve bu yüzden benim için özel.

Oynanış ve Nostalji
Oynanış tarafında ise hala rakipsiz. Parkur mekaniği, düşmanlarla olan dövüş hissi ve özellikle gece modu oyunu farklı kılıyor. O an adrenalinin tavan yaptığı, kalbinin hızlı attığı o anlar başka hiçbir oyunda yok. Bu da oyunun tekrar oynanabilirliğini artırıyor ve bende hep o eski heyecanı yaşatıyor.

Puanım: 10/10.
Ortaokuldan beri benim için unutulmaz, hikayesi derin ve oynanışı müthiş bir klasik.
Posted 12 July. Last edited 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
13.3 hrs on record
Far Cry 3 – Bir Devrin Başlangıcı ve Efsanenin Doğuşu

Far Cry 3, modern açık dünya oyunları için gerçek bir mihenk taşıdır. Serinin sonraki oyunları (4, 5, 6) ne yazık ki çoğu oyuncuyu tatmin etmekten uzak kaldı, ama Far Cry 3 bambaşka bir yerde duruyor. Bu oyun, sadece açık dünyasıyla değil, hikayesiyle de tüm türü bir adım ileri taşıdı.

Hikaye – Karanlığın İçindeki İnsanlık ve Deli Ruhun Sınırları
Far Cry 3, sadece tropik bir adada geçen bir aksiyon oyunu değil; insan doğasının karanlık yanlarını ve sınırlarını keşfeden psikolojik bir yolculuk. Jason Brody’nin sıradan bir gençken, hayatta kalmak için adım adım değişip dönüşmesi, oyunun en güçlü yanlarından biri.

Jason’ın yaşadığı deneyim, aslında herkesin içinde var olan “iyi ve kötü” arasındaki savaşın dışa vurumu. Adada yaşadığı travmalar, karşılaştığı acılar ve zorluklar onu önce korkak bir kurbandan karanlık bir kahramana, hatta zaman zaman trajik bir anti-kahramana dönüştürüyor.

Vaas Montenegro, bu dönüşümün katalizörü. Onun deliliği ve acımasızlığı, Jason’ın kendi içindeki karanlıkla yüzleşmesini sağlıyor. Vaas’ın “Delilik nedir?” sorusu sadece kendisine değil, oyuncuya da yöneltilmiş bir meydan okuma. Bu sayede oyun, basit bir “kurtar-kahraman ol” hikayesinden çıkıp, insan ruhunun sınırlarını zorlayan bir psikolojik drama haline geliyor.

Oyunun diğer karakterleri ve ada atmosferi, bu ana tema etrafında ustaca örülmüş. Tehlikeli ama bir o kadar büyüleyici ada, oyuncuya sürekli hem korku hem de merak duygusu aşılıyor. Jason’ın ailesi ve arkadaşları için verdiği mücadele, oyunun insani yanını güçlendiriyor ve oyuncunun duygusal bağ kurmasını sağlıyor.

Far Cry 4, 5 ve 6’dan Farkı
Sonraki oyunlar grafik ve oynanış anlamında gelişse de, hikaye anlamında Far Cry 3’ün derinliğine yaklaşamadılar. Kötü adamlar daha klişe, karakterler yüzeysel kaldı. Ama Far Cry 3’te her şeyin bir anlamı vardı, her çatışmanın duygusal bir ağırlığı.

Neden 10 Puan?
Çünkü Far Cry 3, sadece bir oyun değil; oyuncuyu karakterle ve hikayeyle bütünleştiren bir deneyim. Adanın gizemli ve tehlikeli atmosferi, Jason’un değişimi ve özellikle Vaas’ın unutulmazlığı, onu zamanının çok ötesine taşıyor.

Sonuç:

Far Cry 3, açık dünya ve hikaye anlatımında bir devrin başlangıcıdır. Serinin diğer oyunları ne kadar iyi olursa olsun, bu oyunun bıraktığı iz kalıcıdır.

Puanım: 10/10.
Efsane başladığı yerde kalır.

Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
1 person found this review funny
754.4 hrs on record
Europa Universalis IV – Strateji Oyuncusunun Bitmeyen Macerası

Europa Universalis IV’ü neredeyse 7 yıldır aralıksız oynuyorum ve hâlâ her yeni oyunda farklı bir deneyim yaşıyorum. Bu oyunu özetlemek gerekirse: bir tarih kitabını kendi ellerinle yazmak gibisi yok.

Hikâye Senin Ellerinde
Aslında EU4’ün sabit bir hikayesi yok. Çünkü hikaye, oyuncunun seçimleriyle şekilleniyor. İstersen Osmanlı’yı büyütür, Avrupa’nın dengesini değiştirirsin; istersen Amerika’da yeni bir imparatorluk kurarsın. Ya da tüm dünyayı tek bir ulus altında birleştirmeye çalışırsın. Her oyun bambaşka, her karar tarih akışını değiştiriyor.

Bu özgürlük hissi, oyunun en büyük büyüsü. Oyunu ilk açtığında kendini tarihin tozlu sayfalarında değil, o sayfaları yazan kişi olarak buluyorsun.

Derinlik ve Karmaşıklık
EU4, derinliğiyle bazen göz korkutabilir. Diplomasi, savaş, ekonomi, iç politika, teknolojik gelişmeler, casusluk, kültür, din… Her şey gerçekçi ve ayrıntılı şekilde işlenmiş. Başta zorlanmak normal ama sabrettiğinde ne kadar tatmin edici olduğunu görüyorsun.

Ek paketler ve güncellemelerle oyun sürekli evriliyor ve yenileniyor. Bu da yıllar geçse bile oyunun modası geçmiyor, çünkü hep yeni bir şeyler keşfediyorsun.

Topluluk ve Mod Desteği
Oyunun en güzel yanlarından biri de devasa ve aktif bir topluluğa sahip olması. Modsuz oynamak mümkün değil neredeyse. Yeni haritalar, alternatif tarih senaryoları, hatta gerçekçi diplomasi sistemleri… Hepsi oyuncuya sınırsız seçenek sunuyor.

Neden 10/10?
Çünkü EU4 sadece bir oyun değil, adeta bir yaşam biçimi. Her seferinde yeni bir hikaye yazmak, strateji geliştirmek ve tarihin akışını değiştirmek inanılmaz tatmin edici. Oyunun her köşesinde tarih, politika ve strateji dolu bir dünya seni bekliyor.

Sonuç:

Europa Universalis IV, strateji severler için eşsiz bir deneyim. Yıllar geçse bile oyuncusunu sıkmayan, sürekli gelişen ve tarihi parmaklarının ucuna getiren bir şaheser.

Puanım: 10/10.
7 yıldır oynuyorum ve hâlâ sıkılmadım. Tarihin efendisi olmaya hazır mısın?

Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
4.2 hrs on record
State of Decay 2: Juggernaut Edition – Kaçırılmış Fırsat

Bu oyun, zombi temalı bir hayatta kalma oyunu olma potansiyeline sahipti ama ne yazık ki serinin bu versiyonu tam bir hayal kırıklığı. Teknik problemler, grafiklerin eski kafalı görünümü ve tekrarlayan görevler, oyunun eğlencesini büyük ölçüde baltalıyor.

Yapay zekâ hâlâ zayıf, kontrol mekanikleri hantallaşmış ve buglar sık sık oyun deneyimini bozuyor. Hikaye neredeyse yok denecek kadar zayıf ve oyuncuyu içine çekecek derinlikten uzak.

Kısacası, bu sürüm için sabır ve zaman harcamaya değmez.

Puanım: 2/10.
Potansiyeli çöpe atılmış, oynanması zor ve sıkıcı bir deneyim.
Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
13.7 hrs on record
Resident Evil Village – Karanlığın İçinde Kayıp ve Umut

Resident Evil Village, serinin önceki oyunlarından Ethan Winters’ın hikayesini derinleştirerek devam ettiriyor. Burada sadece korku ve aksiyon yok; aynı zamanda baba-kız ilişkisi, kayıp, ihanet ve insanın karanlıkla mücadelesi gibi evrensel temalar işleniyor. Ethan, sadece bir hayatta kalma mücadelesi vermiyor; kızını kurtarmak için kendi sınırlarını zorluyor, çaresizlik ve umut arasında gidip geliyor.

Oyunun başından itibaren Ethan’ın yaşadığı korku ve çaresizlik, hikayeye insani bir boyut kazandırıyor. Kızı Rosemary ile kurduğu bağ, oyuncuya da duygusal bir yük veriyor; artık sadece bir karakter değil, ailesi için savaşan bir baba var karşımızda. Hikayenin ilerleyen bölümlerinde, Ethan’ın içsel yolculuğu ve karanlıkta kaybolan insanlığı, oyunun gotik atmosferiyle ustaca harmanlanıyor.

Karakterler arasındaki ilişkiler, özellikle Ethan ile kötü kaderin iç içe geçtiği anlar, oyuncunun içine işliyor. Hikaye, sadece “canavarlarla savaşmak” değil; insan ruhunun derinliklerine inmek üzerine kurulu.

Oynanış Hakkında Kısa Not
Oynanış, zaman zaman tekrara düşse de, bu hikayenin gücü ve atmosfer oyunu sıkıcı olmaktan kurtarıyor. Oyun tam zamanında bitiyor, sıkılmadan tamamlanıyor.

Sonuç
Resident Evil Village, sadece bir korku oyunu değil; aynı zamanda bir ailenin parçalanma ve yeniden birleşme hikayesi. Hikayedeki duygusal derinlik, Ethan’ın çaresizliği ve umudu, oyunu unutulmaz kılıyor.

Puanım: 9/10.
Duygusal yoğunluğu ve karanlık atmosferiyle etkileyici bir deneyim.
Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
6.7 hrs on record
Resident Evil 7: Biohazard – Korkunun Köklerine Dönüş

Resident Evil 7, serinin köklerine dönmekle kalmıyor, aynı zamanda onu baştan tanımlıyor. Üçüncü şahıs aksiyonundan birinci şahıs hayatta kalma korkusuna geçiş, bu oyunu hem daha kişisel hem de daha tüyler ürpertici bir deneyim haline getiriyor. Yani kamera artık Leon’un ya da Jill’in arkasında değil — senin gözünde. Ve işte o yüzden, bu defa gerçekten korkuyorsun.

Ethan Winters ve Karanlığın İçine Atılan Bir Adam
Hikâye, bir "eşini bulma" hikâyesi gibi başlıyor. Ethan Winters, üç yıldır kayıp olan eşi Mia’dan gelen gizemli bir mesajla, Louisana'nın ücra bir köşesindeki terk edilmiş bir eve gidiyor. Ancak çok geçmeden anlıyorsun ki; bu ev, terk edilmiş falan değil. Aksine fazlasıyla canlı. Ama nasıl bir yaşam bu?

Baker ailesiyle tanışman oyunun dönüm noktası. Jack Baker, seni her köşe başında bulup döverken, Marguerite sinsice seni takip ederken, Lucas ise psikopat zekasıyla oyunlar oynarken... Ethan aslında bu ailenin içinden geçerek hem hayatta kalmaya hem de Mia’ya ulaşmaya çalışıyor. Ama Mia bile artık o eski Mia değil.

Oyunun en güzel yanlarından biri şu: Ethan sıradan biri. Ne özel bir ajan, ne süper asker. Silah kullanmayı bile başta beceremiyor. Bu yüzden onunla bağ kurmak kolay. “Kahraman” değil, “korkmuş ama kararlı bir adam”. Ve bu da hikâyeyi çok daha insani hale getiriyor.

Hikâyedeki Derinlik – Aile, Kontrol ve İnsanlık
Baker ailesi sadece korkunç yaratıklar değil; geçmişlerinde trajedi var. Virüs yüzünden akıllarını kaybetmiş, sevdiklerine zarar vermek istemeyen ama artık geri dönüşü olmayan bir noktaya gelmiş insanlar. Özellikle oyunun sonlarına doğru öğrendiklerin, seni hem şaşırtıyor hem de garip bir empati bırakıyor.

Ayrıca Mia ile Ethan arasındaki ilişki de, göründüğünden daha karmaşık. Güven kırılmış, geçmiş sorgulanıyor. Ve oyunun sonunda yaptığın seçim (Mia’yı mı Zoe’yi mi kurtaracaksın?), hikâyeye sadece bir yön değil, bir vicdan ağırlığı da katıyor.

Eksik Kalanlar
Bazı oyuncular için temposu zaman zaman yavaş gelebilir. Bulmaca kısımları biraz eski usul, herkesin zevkine hitap etmeyebilir. Son bölümler, ilk yarıdaki o yoğun gerilim havasını biraz kaybediyor. Aksiyon arttıkça, saf korku hissi hafifliyor.

Sonuç
Resident Evil 7, seriye cesur ve korkutucu bir yön veriyor. Ethan’ın gözünden korkuyu yaşamak, Baker ailesinin trajedisini çözmek ve Mia ile olan ilişkinin yükünü taşımak, bu oyunu sıradan bir korku oyunundan çok daha fazlası yapıyor.

Puanım: 8/10.
Bu sadece hayatta kalma savaşı değil; korkunun, aşkın ve çaresizliğin iç içe geçtiği karanlık bir yolculuk.

Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
5.1 hrs on record
Resident Evil 3 – Kaç, Saklan, Ama Asla Rahatlama

Resident Evil 3 Remake, serinin aksiyon dozu yüksek, temposu düşmeyen ama bazı yönleriyle kısa kalan oyunlarından biri. Raccoon City'nin son günlerinde geçen bu yapım, korku ve kaçış hissini, özellikle Nemesis sayesinde fazlasıyla yaşatıyor. Oyunun asıl gücü de burada zaten: gerilim seni rahat bırakmıyor.

Nemesis – Kaçarken Terleten Bir Gölge
Nemesis... Ah o adım sesleri. Nereden geldiğini anlamadan bir anda önüne atlayışı, “STAAARS!” diye bağıra bağıra seni kovalayışı... Bu karakter gerçekten psikolojik baskı yaratıyor. Mr. X’in aksine, daha hızlı, daha acımasız ve daha az affedici. Oyunda Nemesis'in her çıkışı, bir “boss savaşı” gibi değil, daha çok bir “kaçış sınavı” gibi hissediliyor.

O seni kovaladıkça panik oluyorsun, panik oldukça hata yapıyorsun. Bu döngü, oyunun en başarılı kurgularından biri olmuş. Gerçekten bazı anlarda nefes aldırmıyor ve bu, bir korku oyunundan beklediğimiz şey.

Hikâye – Jill’in Hayatta Kalma Mücadelesi
Ana hikâye, Umbrella’nın neden olduğu felaketin tam ortasında geçiyor. Jill Valentine, hayatta kalmaya çalışan ama aynı zamanda bir şeyleri düzeltmeye çalışan güçlü bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Bu kez daha insani, daha kırılgan ama aynı zamanda daha kararlı bir Jill izliyoruz.

Carlos Oliveira karakteriyle olan etkileşimleri ise beklenmedik derecede sıcak. İkili arasındaki “partnerlik” zamanla bir güven ilişkisine dönüşüyor ve bu da hikâyeye güzel bir insani boyut katıyor. Ayrıca oyun, Jill'in geçmişle yüzleşmesini, Umbrella'ya olan öfkesini ve içindeki savaşçı ruhu yavaş yavaş ortaya koyarak hikâyeyi duygusal olarak da güçlendiriyor.

Ama kabul etmek gerekir ki, bazı kısımlar hızlı geçilmiş. Özellikle yan karakterler yeterince işlenmemiş. Hikâyede keşfetmek isteyeceğin yerler ya çok kısa ya da yüzeysel kalıyor. Oyun süresi de biraz daha uzun olsaydı, bu karakterlere daha çok bağlanabilirdik.

Sonuç
Resident Evil 3 Remake, yoğun aksiyonu, Nemesis'in korkutucu varlığı ve Jill’in kişisel mücadelesiyle dikkat çekiyor. Ancak kısa süresi ve hikâyedeki bazı yüzeysellikler nedeniyle potansiyelinin tamamına ulaşamıyor.

Puanım: 7/10.
Nemesis beni gerçekten korkuttu, Jill’in hikâyesi etkileyiciydi ama biraz daha derinlik olsa, çok daha fazlası olurdu.

Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
12.9 hrs on record
Resident Evil 2 – Virüs, Dehşet ve Biraz da Kalp Çarpıntısı

Resident Evil 2 Remake, hem nostaljiye selam çakıyor hem de modern korku oyunlarına örnek olacak bir kalite sunuyor. Raccoon City'nin virüsle kuşatılmış karanlık sokakları, klostrofobik koridorları ve ürpertici atmosferi, seni daha ilk dakikadan gerilimin içine atıyor. Ama bu oyunun sadece zombi öldürmekten ibaret olmadığını fark ediyorsun… çünkü bir de Ada Wong var.

Ada – Leon: Tehlikenin Ortasında Doğan Bağ
Leon S. Kennedy'nin polislikteki ilk gününde karşılaştığı bu gizemli kadın, hikâyenin gidişatını olduğu kadar oyuncunun kalbini de etkiliyor. Ada'nın kim olduğu, ne istediği başta belirsiz; ama Leon’un ona güvenme çabası ve içtenliği, ikisi arasında ince bir bağ oluşmasına neden oluyor. Aslında Ada’nın gerçek niyetlerini bildiğinde Leon adına üzülüyorsun. Çünkü o her şeye rağmen onun peşinden gidiyor. Bir polis memurunun, şehri zombiler basmışken bile aşka dair bir şeyler hissetmesi çok insanca geliyor.

Ada–Leon ilişkisi, büyük olayların ortasında sıkışmış küçük ama dokunaklı bir hikâye. Kısa sürede çok şey anlatıyor. Özellikle o meşhur asansör sahnesi, hem bir ayrılık hem bir umut gibi…

Hikâye ve Atmosfer
Oyunun genel hikâyesi de sağlam. Umbrella'nın karanlık deneyleri, şehirdeki çöküş, hayatta kalmaya çalışan karakterler... Hepsi birer parça gibi. Claire’in hikâyesi de Leon’unkine güzel bir paralellik sunuyor. Oynanış yapısının iki farklı karakter üzerinden kurgulanması, aynı olaylara farklı açılardan bakmanı sağlıyor.

Neden 7 Puan?
Her ne kadar hikâyesi ve atmosferi çok güçlü olsa da, bazı tekrarlayan görevler ve yapay zekânın zaman zaman dengesizliği, özellikle ilk oyunla duygusal bağı olmayan yeni oyuncular için deneyimi biraz yorucu hale getirebiliyor. Mr. X gibi bazı anlar gerilim yaratmak yerine bazen sadece sinir bozucu bir kovalamacaya dönüşebiliyor.

Ama o final... Ada’nın son anda bıraktığı iz... Leon’un bakışları... Her şeye değiyor.

Puanım: 7/10.
Raccoon City’de sadece ölüm yok; kırık bir aşk, pişmanlık ve insanlık da var. Leon’un gözünden bakan biriyseniz, Ada bir virüsten daha fazla iz bırakıyor.
Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
No one has rated this review as helpful yet
95.5 hrs on record
Cyberpunk 2077 – Night City’nin Işıkları Göz Alıyor, Ama Ruhunda Eksiklik Var

Cyberpunk 2077, anlatmak istediği hikâye açısından aslında çok şey vaat eden bir oyun. V’nin, kendi bedenine yerleşmiş bir dijital hayaletle – Johnny Silverhand ile – verdiği hayatta kalma mücadelesi, aslında varoluş, kimlik ve özgürlük üzerine kurulu derin bir anlatı. Yani yüzeyde yüksek teknoloji, hızlı arabalar ve silahlı çatışmalar var ama derine inince çok daha kişisel ve felsefi bir hikâyeye ulaşıyoruz.

Johnny Silverhand karakteri, Keanu Reeves’in varlığıyla daha da güçlü hale geliyor. Başta sadece kaotik bir isyancı gibi görünse de zamanla onun da acılarını, kayıplarını ve pişmanlıklarını tanıyoruz. V ile Johnny arasındaki ilişki, oyunun en iyi yazılmış kısmı. İkisi de farklı dönemlerden, farklı değerlerden insanlar. Ama sonunda aynı bedeni paylaşan, aynı sonla yüzleşmek zorunda kalan iki ruh haline geliyorlar. Ve bu yolculuk, özellikle doğru kararlar verildiğinde gerçekten duygusal bir etki bırakıyor.

V'nin hikâyesi ise aslında zamana karşı bir yarış. Bir yandan hayatta kalmaya çalışıyor, diğer yandan bu kaotik şehirde kendine bir yer, bir anlam bulmaya çalışıyor. Oyunun bazı sonları gerçekten vurucu; özellikle “ölmeden önce nasıl hatırlanmak istersin?” teması üzerine inşa edilen son sahneler insanı düşündürüyor.

Ama ne yazık ki bu güçlü anlatı, teknik sorunlar ve yüzeyde kalan oynanışla zaman zaman arka plana itiliyor. Görev tasarımlarının bir kısmı sıkıcı, bazı karakterlerle kurduğun bağlar çok yüzeysel kalıyor. Bazı kararların sonuçları yetersiz hissettiriyor, senaryonun potansiyeli zaman zaman boşa harcanıyor.

Sonuç
Cyberpunk 2077, hikaye anlatımı konusunda özellikle V ve Johnny’nin ilişkisi üzerinden çok sağlam temeller atıyor. Zaman, kimlik, özgürlük ve ölüm gibi büyük temaları başarıyla işliyor. Ama bu derinliği taşıyacak oynanış sistemleri ve teknik kalite her zaman onunla aynı seviyede değil.

Puanım: 6/10.
Hikaye var, ruh var, ama oyun bazen buna ayak uyduramıyor. Anlatacak çok şeyi olan ama hepsini tam anlatamayan bir şehir Night City.
Posted 12 July.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 >
Showing 1-10 of 26 entries