Nedávné recenze uživatele KaN.

Vurdulu Kırdılı bir oyun arıyorsanız, bu tarz oyunları bulmak günümüzde çok zor.

Özellikle türk yapımı bir oyun olması da cabası diyebiliriz. Bu ekibe çok şey borçluyuz.

Bu yılın sürprizlerinden birisi olan DLC, ülkemizde büyük bir ilgiyle bekleniyordu.

Euro Truck 2’nin yeni bir DLC’siyle birlikte Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’nin bir bölümü oyuna ekleniyor olması, büyük bir heyecan yarattı.

Yaklaşık 7 Ay kadar bir süre öncesinde duyurulan DLC neredeyse büyük bir heyecan ile bekleniliyor ve yapımcıların DLC ile ilgili Steam üzerinde yaptıkları canlı yayına on binlerce kişi izliyordu.

Romanya ve Bulgaristan haricinde bütün oyunseverler Trakya (Avrupa) bölgesini merakla bekliyordu.

Nihayetinde bu ek DLC içerisinde Edirne, Tekirdağ ve İstanbul gibi şehirlerin belli bir bölümünün birebir gerçek haliyle oyuna aktarılacağı açıklandı.

As Bayrakları As
Tabii ki, sizler gibi bende bu şehirleri oldukça merak ediyordum, böyle bir simülasyon oyununa Türkiye’nin bir bölümünün eklendiğini ve Tırınız ile yük taşıdığınızı veya ( Multiplayer kısmında Skoda araç ile) gezdiğinizi bir düşünün. Ne kadar şahane olurdu değil mi? İşte o gün geldi çattı.

Eklentiyle ile birlikte oyun içerisine dahil olan şehirler şu şekilde ; Kaloşvar, Tamışvar, Targu, Mureş, Bacau, Yaş, Hunedoara, Reşita, Craiova, Piteşti, Braşov, Galati, Boğazköy, Calaraşi, Bükreş, Plevne, Kozloduy, Sofya, Pernik, Tırnıva, Pirdop, Karlıova, Filibe, Burgaz, Rusçuk, Varna, Mankalya, Köstence ve Edirne, Tekirdağ, İstanbul gibi büyük şehirler yer alıyor eklentide.

Türkiye tarafından uzun uzun bahsedeceğim, fakat haksızlık olmaması açısından öncelikle Romanya ve Bulgaristan kısımlarından bahsetmek istiyorum.

Masallar Ülkesi Romanya!
Bu eklenti ile birlikte Romanya’nın büyük bir kısmı oyuna eklenmiş ve gerek modelleme ve tarihi dokusu yer yer aynı şekilde oyuna yansıtılmış.

Plakalar, ülkeye özel reklam afişleri, dükkan isimleri ve yol uyarıları Rumence olarak hazırlanmış yani, böylelikle bu bölgede yaşayan her oyuncuyu kendisine çekip günlerce gezeceği türden kurgulanmış.

Manzaralarıyla Ünlü Bulgaristan
Bulgaristan neredeyse olduğu gibi oyuna yansıtılmış, otoyollar gerçekçi olarak yansıtılmış.

Plakalar, ülkeye özel reklam afişleri, dükkan isimleri ve yol uyarıları Bulgarca olarak hazırlanmış.

Oldukça büyük bir alanı kaplamasıyla. Birbirinden güzel manzaralar eşliğinde yolculuk yapabiliyorsunuz ve polis araçları sizi sollayıp bir kovalamacaya şahit olabiliyorsunuz.

Pehlivanların Şehri Edirne
En beklenilen kısıma geldik. Türkiye Sınırına giriş yaptığımızda sıkı bir kontrollerden geçerek, Kapıkule Sınır Kapısı üzerinden Edirne’ye hızlı bir şekilde varıyorsunuz. Pek çok il ve ilçe oyuna eklenmemiş durumda.

Edirne içerisinde (Yaklaşık 10 yıl boyunca orada yaşadım) birebir oyuna yansıtılmış durumda. Özellikle Mimar Sinan’ın ‘’Ustalık Eserim’’ dediği Selimiye Camiisi, Trakya Üniversitesi, Trakya Birlik Yağ ve Edirne Garı gibi Edirne’nin tarihi yapılarına rastlamak mümkün.

Keşan
Trakya’nın İncisi olarak anılan Keşan ne yazık ki, oyuna sadece isim eklenmemiş sadece Bir Benzinlikten ibaret (İpsala tarafından geldiğinizde Edirne Asfalt tarafı eklenmiş oyuna )

Bunlar haricinde İpsala, Lüleburgaz, Babaeski ve Kırklareri gibi yerler oyuna dahil değil yön tabelalarında üstü bu sebeple çizilmiş.

Kiraz Şehri Tekirdağ
Aslında DLC duyurulduğundan itibaren en çok merak ettiğim şehir Tekirdağ’dı ve yaşadığım bir şehir olarak merak ediyordum. Nihayetinde gezmek kısmet oldu.

Açıkçası Tekirdağ’ın tamamı neredeyse hiç yok. Fakat yukarıda dediğim gibi şehir planlaması ve kavşaklar tam anlamıyla bire bir aynı ve sadece Değirmenaltı – Namık Kemal Üniversitesi ve 100 Yıl. Otobanı tarafından devam ederek, Tekirdağ’ın içerisine uğrayamadan yolunuza devam ediyorsunuz.

Tabii 100 Yıl. Otobanında şehrin bir çok yapısını görebilmeniz mümkün.

Dünyanın İncisi İstanbul
Oyunun Türkiye (Trakya Kısmında) tarafında son şehiri olan İstanbul adeta, başta Beylikdüzü olmak üzere bire bir modellenerek oyuna aktarılmış.

Tabelalarda pek çok ilçe görünüyor fakat bunların hepsine gidebilmeniz ne yazık ki mümkün değil, oyun içerisinde İstanbul adeta büyük bir kavşak labirenti gibi görünüyor.

İlgini Çekebileceğini Düşündük: Call of Duty, Modern Warfare ile Geri Dönüyor!
Bunun haricinde Beylikdüzü tarafında pek çok yapı olduğu gibi oyuna aktarılmış, yol kavşakları dahil a-z’ye aynı. Tabii, metrobüsleri de unutmamak gerekiyor, tam anlamıyla İstanbul’a gerçekten ayak basmış oluyorsunuz.

Road to the Black Sea DLC eklentisinde şuan İstanbul’un sadece Avrupa yakası bulunuyor. Yani FSM veya diğer köprüler DLC içerisinde mevcut değil.

Şehirler içerisinde neredeyse her yol kapalı, yukarıda bahsettiğim üzere her ülkeye göre, kendi diline ait reklam panoları – dükkan isimleri ve plakalar mevcut.

Bu reklam panoların bir çoğu Sokak hayvanları ile ilgili güzel mesajlar ile insanları duyarlılığa davet ediyor, bu oldukça önemli bir davranış olmuş. Yapımcıları tebrik etmek gerekiyor.

Bunun haricinde, bazı ünlü şarkıcıların isimleri oldukça komik bir şekilde çevirilmiş. Bazı noktalarda çeviri yerelleştirmesi kültürümüze uygun yapılmış durumdayken, bazı noktalarda translate’den yardım alındığı açıkça görülüyor.

Tüm bunlar haricinde Yerel dükkanların da Türkçe olması beni en çok sevindiren şeydi. Tüm bunları görünce bir anda zamanda yolculuğa giderek, kendimi Driv3R’de buldum Taksim Meydanı ve Galata gibi yerlerde her taraf Türkçeydi. Zaman hızla akıp geçiyor.

Bir inceleyen birisi olarak değil, 8 ay boyunca bu DLC’yi bekleyen birisi olarak baktığımda yapımcılar özellikle Edirne, Tekirdağ ve İstanbul’u birebir benzetmek için fazlasıyla emek vermişler ve olmuş.

Bu DLC, ana oyun ve diğer DLC’ler ile kıyaslandığında en gerçekçi DLC diyebiliriz. Böylelikle DLC 100 üzerinden 80 puanı kesinlikle hakkediyor.

‘’Kendimi güvende hissetmeliyim, fakat hissedemiyorum. Bu yüzden kopuk yaşıyorum ne telefon, ne de adres. Hiç kimse ve hiçbir şey beni bulamaz. Keşke Buna İnanabilseydim.

Ne kadar denersem deneyeyim, rüyalarımı yok edemiyorum. Annem, hayatı boyunca fırtınanın yaklaştığını söylerdi – Kıyamet Gününün. İnsanlar ve Makineler arasındaki savaşın başlangıcı. 7 Milyar insan bir anda yok olacaktı.

Geleceğin yükünü omuzlarım hissediyorum. İstemediğim bir geleceğin yükünü. Bu yüzden olabildiğince hızlı kaçıyorum herhangi bir yere, hiçbir yere.’’

– John Connor, Terminatör 3 : Makinelerin Yükselişi

Sürpriz!
Bu yılın sürpriz oyunlarından birisi olan Terminator Resistance, geçtiğimiz Eylül ayında duyurulmuştu.

Oyun ilgi uyandırırken, geliştiricisinin Reef Entertainment, olduğu ortaya çıkınca, oyun severlerin içerisinde büyük bir şüphe uyandırdı.

Bu durumun sebebini anlamak üzere geçmişe dönecek olursak, 2012 yılında Reef Entertainment, Rambo The Video Game ismini verdiği ve aynı şekilde film uyarlamasını ele alan bir oyun duyurdu. Yayınladıkları video ile birlikte, her oyuncuyu mest etti (Ben dahil) o dönem gelişmiş grafikleriyle oyun dünyasında çığır açacağı söyleniliyordu.

Oyun yayınlandıktan sonrasında sadece fare ile ateş edilebilen bir oyun olduğu ortaya çıkınca oyunseverler hayal kırıklığına uğradı ve oyun alay konusu oldu.

Bu gelişme sonrasında oyunseverler Reef Entertainment cephesinden gelecek oyunlara önyargılı yaklaşmaya başladılar. Halbuki Reef Entertainment, 2005 yılında Sniper Elite’nin ilk oyununu geliştirmişti.

Bu sebeple Reef Entertainment, kritik bir karar alarak, bir Terminator oyunu geliştirmeye karar verdi ve oyun Eylül ayında duyruldu.

1984 yılında ilk filmin vizyona girmesiyle bir kült yapım haline gelen Terminator serisi oyun sektöründe 1991 itibariyle yer almaya başladı ve 2017 yıllına kadar 25 farklı Terminator oyunu geliştirildi.

Bilgisayarda sayı olarak oldukça az olan Terminator oyunlarını sıralayacak olursak, Terminator 3: War Of The Machines (2003) ve Terminator Salvation (2009) olarak sıralayabiliriz.

Bilgisayarda durum böyleyken, Konsol tarafında ise Terminator 3: Rise Of The Machines (2003) ve Terminator 3 : The Redemption gibi sağlam oyunlar bulunuyordu. Yıllar boyu severek oynadığım Terminator Salvation, ben dahil serinin hayranlarının içerisinde hep bir yara olarak kalmıştır.

Salvation, film için benzer promosyon olarak geliştirilmiş ve üvey evlat muamelesi görmüştü. Üstelik oyun çıktıktan 2 ay sonrasında geliştirici stüdyosu iflas edip kapanmıştı. Kısaca özetle oyunun orijinal hali dahil çalışmıyor ve Steam üzerinden de kaldırılmıştı.

Bu güne kadar tesadüfe bakın ki, her yeni Terminator filmiyle bir oyun yayınlandı. Kasım ayının ilk haftasında Terminator Dark Fate vizyona girerken, bir taraftan Terminator Resistance, 15 Kasım tarihinde yayınlandı.

Yarının Yıkılmış Dünyasında Bir Umut!
Terminator Resistance’nın konusunu kısaca özetleyecek olursak, Resistance günümüzdeki mevcut filmleri yok sayıyor ve Terminator 2. Kıyamet Gününden 30 yıl sonrasında Los Angeles’ta geçiyor John Connor tarafından yönetilen Direniş’te bir asker olan Jacob Rivers’da Skynet’in tehdidi tarafında hedef olduğu için Skynet’i kapatmak için uğraşlarını birinci şahıs halinde tanık oluyoruz.

Unreal Engine 4 motoruyla geliştirilen oyun yaratılan atmosferi oynayan kişiyi hemen o dünyaya adapte ettiğini söyleyebilirim, özellikle bir Terminator hayranıysanız, oyunu oynamama gibi bir lüksünüz yok.

Oyunda birbirinden farklı Termimatorler olduğunu görünüyor. Oyun FPS bakış açısına sahipken oyuncuya açık dünya temasını sunmayı es geçmemiş olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla.

Bir taraftan UE 4 Motoruyla geliştirilen oyun, Salvation’a kıyasla daha iyi bir oyun deneyimi bizlere sunuyor.

Karakter tarafında kabiliyetler oyuna uygun bir şekilde geliştirilmiş. Silah kalibrasyonu ise çok fazla gerçekçi olmadığı kendisini gösteriyor, bununla ilgili biraz daha iyileştirme yapılabilirdi diye düşünüyorum açıkçası, bunun haricinde silahların modellemesi oldukça iyi görünüyor.

Terminatörler Her Yerde!
Skynet’in önceki Terminatörlerini hiç görmedik, karşımıza canlı doku kaplı T-800 – T-1000 ve iskelet halinde T-600’leri filmlerde gördük. Resistance’de ise aşağı yukarı Skynet’in elindeki tüm robotları görebiliyoruz ve Terminator evreni hakkında daha detaylı bilgi edinme olasılığınız yüksek.

Oyun boyunca roboböcekler, avcılar, baykuş, yokedici ve diğer terminatörler ile karşılaşacaksınız. Yapay zekaları konusunda çok iyi diyemeyiz, fakat oyun boyunca size (Oyun sizi zorlayacak) sıkıntılı anlar yaşayacağını söyleyebilirim. Termimatörlerin grafikleri oldukça başarılı olduğunu söylemek gerekiyor.

Oyun gizlilik üzerine kurulu ya da isterseniz, bir ordu savaşı başlatabilirsiniz. Tabii oyunun 4 farklı zorluk modu sayesinde bu iş bir o kadar keyifli veya sıkıcı bir hal alabiliyor. Bunun haricinde gizli hareket edeceğiniz takdirde Gece Görüş moduna geçebilir, stratejik planlamalar gerçekleştirebiliyorsunuz.

Senin seçimin, senin kararların!
Oyun açık dünyaya sahip olunca, günümüzde oyuncuların yapacağı seçimi ve vereceği kararları çoklu hale getirerek, böylelikle senaryoda farklı sona sahip hikayeler görebilme imkanımız bulunuyor. Aslında bu oyuna büyük bir artı katıyor çünkü, hiçbir Terminatör oyununda bırakın çoklu diyalog seçimini hiçbir şekilde diyalog seçimi yoktu.

Bu haliyle oyununun nasıl dikkatli geliştirildiğini ve bir o kadar emek harcandığının altını çizmesinde büyük rol oynuyor.
Aynı zamanda oyununun sonu sizin vereceğiz kararlara göre şekilleneceğini unutmayın.

Aynı zamanda bahsedecek olursak Reef Entertainment, Terminatör müziklerinin lisansını alarak, oyuna bire bir şekilde aktardığını görebilirsiniz. Müzikler hiç fena durmuyor.

Atmosfer!
Oyunda özellikle gece vakti, harika bir atmosfer olduğunu söylemeliyim. Bu atmosfer için geliştirici ekip epey vaktini harcamış olmalı. Kişisel düşünceme göre bu atmosfer, Terminator 2’nin atmosferini başarılı bir şekilde yansıtıyor. Haliyle oyun 2. Filmin izinden devam ettiği için bu pek sürpriz olmuyor açıkçası.

Gündüz çok fazla manzara bulamazsanız, fakat oyun gece harika bir havası ve atmosferi var, her tarafta dikkat etmeniz gereken mayınlar ve terminatörler olunca oyun sizi içerisine çekiyor ve vaktin nasıl geçtiğiniz anlamıyorsunuz.

Bilgisayarlar!
Oyun haliyle açık dünya olunca, pek çok özellik beraberinde geliyor. Örneğin; Skynet’in ele geçirdiği ve robotların hüküm sürdüğü bir gelecekte, oyunu anlık kayıt edemiyorsunuz. Oyunu kaydedebilmeniz için bir bilgisayar gerekiyor.
Bilgisayarı da sığınaklarda, marketlerde ve bodrum gibi gizli taraflarda bulabiliyorsunuz.

Oyunda sandıkları ve kapıları açabilmek adına ne maymuncuklar kırdınız, hatırlıyorsunuz değil mi? Aynı sistem Terminator Resistance’de mevcut, büyük bir envanter ağına sahip olan oyun sadece kapıları ve sandıkları maymuncukla açmakla sınırlı olmadığını belirtmeliyim.

Oyun açık dünya olunca, haliyle bir Envanter sistemi ister, istemez oluyor. Yokettiğiniz her terminator’den önemli eşyalar elde edebiliyorsunuz ve direniş karargahlarında

Yokettiğiniz her terminator’den önemli eşyalar elde edebiliyorsunuz ve direniş karargahlarında veya gizli bölgelerden bu eşyaları geliştirebiliyorsunuz. Aynı zamanda keşfettiğiniz pek çok bina içerisinde pek çok önemli not bulabiliyorsunuz.

Envanter sistemini Terminator serisine ait bir oyunda mutlaka olmalıydı. Aynı zamanda oyunda Level sistemi de mevcut.

Oyun içerisinde M4, Shotgun, 1911, Uzi, Plazma Topu ve geleceğe ait pek çok teknolojik silah bulunuyor.


Reef Entertainment, herkesi şaşırtmayı başardı, kendilerini tebrik etmek gerekiyor. Bu oyun oynanılır mı? Gerçekten oynanılabilir durumda.

Tabii, seri diyince aklımıza kim geliyor? Elbette Arnold Schwarzenegger, kendisi her ne kadar oyunda yer almasa da onun hatırına bu oyuna gözümüz kapalı 100 üzerinden 75 puanı hakkediyor. Bu oyun oynanılır mı? Gerçekten oynanılabilir durumda.

Oyunda sizi yönlendirebilecek bir panel yok, saatlerinizi verebilirsiniz. Karmaşık bir ilerleme yapısına sahip, uzay - zaman boşluğu içerisinde başka bir gezegende girdaptasınız.

Oynanılabilir fakat, çoooooook sakin bir şekilde ilerliyor. 2 Saatlik oynanış süresi eğer oyunda yeni iseniz, 48 saatten daha fazla bir oyun süresi sunabilir.

Aynı zamanda oyuna geçtiğimiz günlerde Resmi Türkçe Dil Desteği de geldi. Resmi çevirinin Testerliğini üstlendiğim için mutluyum.

Doughlings: Invasion: bana kalırsa, günümüzün Arkanoid’e olduğunu söyleyebilirim, aslında bizden iki önceki jenerasyon bunu çok iyi alabiliyor, günümüzün jenerasyonu bu tarz oyunlara fazla yönelmese de bizim gibiler de bir hayli fazla, haliyle oyuna ilgi de artıyor.

Morpheus’lar özellikle Hollywood filmlerine selam çakmayı da ihmal etmiyor, Tepegöz, X-Men, Yokedici, Terminatör ve Şövalye ise Demir Adam’dan esinlenmiş, ha çocukluğumdan beri Terminatör hayranı olduğum için Yokedici de özellikle favorim olduğunu da eklemek istiyorum.

Doughlings: Invasion’u geliştirilme aşamasından beri bekliyordum, stres atılacak nadir oyunlardan birisi özellikle kabına sığmayan bir eğlence vaat ediyor, stresliyken sizi mutlu birisi yapılabilir (Yaptığım Gözlemlemeler Üzerine Yazıyorum) Sizi Mutluyken, stresli birisi yapılabilir. İlk oyunu da inceleyen birisi olarak ve aynı zamanda türkçe yama projelerinde yer aldığım için, Doughlings: Invasion Kapalı Betasına katılıp, oyunun hatalarını seçilen oyuncular gözüyle tespit ettik. Hataları biz oyuncular olarak minimuma indirerek, hataları stüdyoya bildirdik. Böylelikle ortaya, oyuncuların istediği gibi bir oyun çıktı.

Tabi, bu tarz oyunlar öncelikli olarak, çocuklara yönelik gibi duruyor ama bana göre oyun taktiksel ağırlıklı gibi görünüyor bu yüzden taktikler geliştirmeniz konusunda önem taşıyor. Çocukların oynamasına engel değil, aksine onlarında taktik geliştirmesine yardımcı olabilir.

Diğer oyuna göre bu oyun bir başka olmuş, türk oyun sektörüne destek olmamız gerektiğini de defalarca vurguladım, yine vurguluyorum.

+ Türkçe Dublaj ve Altyazı
+ Stres Atılabilecek Nadir Oyunlardan Birisi
+ Yerli Oyun
+ Uygun Fiyat

Oyunda korkuyu gerçekten çok iyi bir şekilde harmanladıklarının altını çizebilebilirim.

Hiç beklemediğiniz anda yakalandığınızda, beklemediğiniz bir tepki verebiliyorsunuz(direkt sövüyorsunuz)

Tekli oynayabilmeniz haricinde oyunda 2 farklı karakter ile hikayeye başladığınız için haliyle, co-op modu da es geçilmemiş.

Böylelikle, oyunun oynanılabilirliği bir tık daha artmış oluyor. Arkadaşlarınızla oynayabilir ve eğlenceli vakit geçirebilirsiniz.

İndirimlerde alınacak oyunlardan olduğunu söylemeliyim.

Oyunun Türkçe Yama testine başladığımda oyuna karşı biraz ön yargıladım bulunuyordu.

Kısa bir oyun olmasına rağmen fiyatının biraz uçuk olması geride bırakıyordu.

Buna rağmen oyunda ilk başlarda labirent yollar vardı, bazen nereye gideceğimi şaşırıyordum fakat, senaryo sonuçta tek bir yola çıkıyordu toparladım sonrasında.

Hikayesini oldukça beğendim. Oldukça iyi bir senaryo var ve hikayesi bir süre sonrasında sizi sarıyor, oha felan diyebiliyorsunuz. Oyunun yapay zekasında bir takım sıkıntılar olabilir, bunlar haricinde indirimlerde alınabilecek oyunlardan birisi olduğunu söyleyebilirim.

Oyun çıkalı neredeyse 1. yılı çoktan geçti.
Artık bir şeyler yazmam gerekiyor sanırım.

Temmuz 2018'de Assassin's Creed Origins'in Türkçe Yama Testine girdiğinde aklıma şöyle bir düşünce vardı ''Acaba Assassin's Creed 2 - Brotherhood, Revalations ve Black Flag gibi beni hikayesi ile kendisine bağlayacak mı düşüncesindeydim.

Aslında, kardeşliğin nasıl kurulduğu konusunda farklı düşüncelerim vardı. Bu kadar sönük olmamasını, düşünüyordum. Özellikle Kardeşliğin Logosunun nasıl oluşmasına tanık olmamız, beni hem üzdü hem şaşırttı. O kadar Ezio'da çıtaya ulaşan kardeşliğin kuruluşu ve nasıl bu kadar basit tesadüflere dayanması açıkcası çok garip karşıladım.


Normal bir intikam hikayesi Antik Mısırda büyük bir yıkım getirebilir, bu intikam firavunları dahi önüne katar gider.

Pek çok önemli tarihi karakterlerin olması heyecanlandırıcı. Antik Mısır olunca, insanların aklı birazda olsa piramitlere gidiyor haliyle. Genel bakımdan en çok merak ettiğim kısımlar buydu, Anubis ve antik piramitler, gizemli odalar acaba beni ne bekliyor deyip durdum.

Ana Senaryo Türkçe Yamayı test ederken (DLCler Hariç) 120-130 Saat gibi bir sürede %100 olarak bitirdim buna bütün etkileşimler, görevler ve haritalarda dahil.

Genel bakımdan güzel bir senaryoya sahip olduğunu Antik zamana göre güzel kurgulandığının hakkını vermek lazım. Biraz daha iyi olabilirdi, örneğin yukarıda bahsettiğim gibi daha çok gizem, anubis, piramitler'in daha detaylı ve bol odaları olabilirdi.

Genel bakımdan Syndicate ile alınan tepkiler doğrultusunda Origins bütün bunları tersine çevirmeyi başardı.

Bana göre oynanılabilecek büyük bir haritası bulunuyor, ancak benim görüşüme göre oyunda halen bir şeyler eksikmiş gibime geliyor.

Bunun haricinde Türkçe Yama eşliğinde güzel bir oyun deneyimi yaşayabilirsiniz. İndirimlerde alınabilir.

Öncelikle bu paragrafı okuyan sen, Evet sen! Bu oyunu mutlaka oynamalısın. Grafikleri mi desem kurgusu mu herşeyi ile mükemmel bir oyun, AMA evet AMA oyunu oynarken kesinlikle başkalarına güvenmemelisin. Olabildiğince her yeri araştırmaya çalış, çünkü düşmanlar hazırlıksız olduğun anı kollayacaktır.

Her ne kadar çocukluğumuz 2'ci Jenerasyon Lara Croft Oyunları ile geçse de (2006 Legend, 2007 Anniversary ve 2008 Underworld) 3'cü Jenerasyon bizlere bambaşka bir hikaye ve kurgu için zemin hazırlamış durumda. 2'ci Jenerasyonda Fantastik bir dünyada iken 3'cü Jenerasyon tamamiyle, gerçek hayatıda içerisinde barındıran bir seri. Bu seride tamamiyle Lara Croft'un henüz nasıl toy olduğunu ve nasıl bir avcıya dönüştüğüne şahit oluyoruz.

2013 Tomb Raider, 2016 Rise of The Tomb Raider ve Shadow of the Tomb Raider olmak üzere bu 3 oyunu almalı ve mutlaka oynamalısınız, Grafik bakımından 9 verebilirim (Oldukça güzel manzaraları bulunuyor) Hikaye bakımından bana biraz kısa gibi geldi.

Oldukça güzel oyun ile birlikteyiz, 13 küsür saat oynamama rağmen halen sıkılmadan oynayabiliyorum.
Ayrıca Türk yapımı bir oyun olması ve Altyazı destekli olması, oyunu daha güzel kılıyor.
Her bölümde birbirinden farklı hedefler ve karakterler bulunuyor. (Gizli bölümler de cabası)

Stres atılabilecek nadir oyunlardan birisi.


Hero Concept Stüdyosunu böyle bir oyununu Steam'de bizlerle buluşturduğu için teşekkür etmek gerekiyor.

Oyun hakkında yazdığımız detaylı incelemeye buradan göz atabilirsiniz.
https://teknoforza.net/doughlings-arcade-incelemesi/