Recent reviews by fRAKEN

ilk oyundaki psikopat chris walker bu oyundaki marta denen psikopat karı. 2 metre boyuyla ve devasa kazmasıyla kükreyerek, çığlık atarak sizi kovalıyor. o kükreme seslerini duyunca zaten elim ayağım birbirine dolanıyor. chris walker'a bir süreden sonra alışıp dalga bile geçebiliyorsunuz ama bunla dalga da geçilmiyor. oyunun en korkunçlu tarafı bunun sizi kovalaması sanırım.

ilk oyun kadar olmasa da bu oyun da oldukça keyifliydi. zorluğu nedeniyle çok fazla üst üste ölünce oyundan soğutsa da çoğunluk tarafından bu kadar kötü eleştirileri hak etmediğini düşünüyorum. başlarda sıkıcı geçse de sonlara doğru aksiyon baya artıyor. sadece sabırlı olun ve oynamaya devam edin.

bağımlılık yaratan, okuldan veya işten dönünce stres atmak için birebir olan oyun. ancak o tavuk parçalarını topladıktan sonra çıkan ses oldukça iştah kabartıcı. size tavsiyem oyunu oynamadan önce burger king'den double king chicken menü ve yanında çıtır tavuk parçaları sipariş vermeniz. sonrasında tavuklar sayesinde nirvanaya ulaşacaksınız zaten.

10 saatlik oyun süresi sonrası fikirlerim:
- oyun olmuş, net. artıları eksilerinden fazla. aldığı parayı hakeder.
- şehirde olduğunuzu hissediyorsunuz, grafiklerdeki başarı bu hissi almanıza çok yardımcı oluyor.
- metro ile şehrin farklı bölgelerine giderken bazen kopuyorsunuz, ben nerdeydim lan az önce, hangi bölgedeydim diye kendinize soruyorsunuz.
- bir görevin birden fazla yapılma şekli var, bir eve girecekseniz pencereye de zıplayabilirsiniz, havalandırmadan da girebilirsiniz, kapının şifresini de kırabilirsiniz vs vs vs.
- silah kullanımını tercih etmedim ama anlaşılan çatışmaya girerek de yol almak zor ama tercih edilebilir. ben görünmez şekilde görevlere devam ediyorum. ohh misss.
- hikaye 2-3 farklı koldan ilerliyor, sizi içine çekmeye başlıyor.
- karakter animasyonları kötü, daha iyi olabilirdi.
- praxis olayı her zamanki gibi oldukça keyifli. bacaklara mı yüklensem, gözlerimi mi geliştirsem diye, adamları kafaya alıp muhabbetle mi işi çözsem diye praxis penceresinde oldukça vakit harcıyorsunuz.
10 üzerinden 8'i alıyor benden, genel olarak.

oyunu başarılı kılacak o kadar çok etmen var ki:

- distopya'ya dönmüş bir ütopya. bu oyuna baştan bir trajedi ve gizem katıyor.

- art deco mimari ve dekorasyon.. daha önce de pek çok oyun tarafından kullanılmadık bir üslup değildi, ancak diğer oyunlarda bu daha sınırlı veya vintage tarzında kalırken bioshock bize bu güzelliği detaylarına dek tattırdı. çöken bir ütopyaya ise hiçbir şey art deco üslup kadar yakışmıyordu.

- big daddy meselesi.. çoğu kişi hak verecektir ki, oyun tarihinde pek az şey big daddy'nin uzaktan gelen ve gittikçe yakınlaşan ayak sesi kadar insana korku ve çaresizlik salmıştır. hel oyunun başlarında insan o kadar çok sorar ki kendine: bu kim? tanrı aşkına bu şey de ne böyle? tam bu noktada big daddy ve little sisters meselesi girer mevzuya. korku uyandırıcı bir karakter little sister ile bir anda hastalıklı bir stockholm sendromuna dönüşür. garipseme, merak, acıma, çaresizlik gibi duygular şaha kalkar.

-repture city.. bu aslında lost dizisinin de zamanında başarılı olmasını sağlayan şeyin ta kendisidir. lost'un nasıl island'ı vardıysa ve bu adada gezindikçe "burası neresi? bu tuhaflıklar nedir? peki ya daha derinlerde ne var? tanrı aşkına noluyor?" gibi sorular zihinlerde uyandıysa repture da aynısını sağlamaktadır.

ve daha nice şey var sayılabilecek. oyun boyunca bize eşlik eden ve neler olduğunu açıklayan ses kayıtları bile o terk edilmişliğin, o tükenmişliğin ve o yalnızlığın içinde muhteşemdir.

şu bir gerçek ki, istediğimiz kadar hümanizm, başarı, yükseliş palavraları sıkıyor olsak da, insanoğlu olarak içten içe büyük bir çöküş, büyük bir hüsran ve bundan doğacak büyük bir trejedi ve melankolizme her daim aşeriyoruz. bununla yüzleşelim: biz aslında çöküşü görmek, bu çöküşün ardından hayatta kalan son kişilerden birisi olmak ya da o yıkımı yerinde inceleyerek, içinde gezinerek kendimizi bu boşluğun tuhaf tatmin ediciliğine bırakmak istiyoruz. ve bioshock da işte bize bunu vermiştir: aradığımız yıkımı, gizemi ve big daddy-sister gibi unsurlarla kafa karışıklığını, birbirinin içine girip çıkan kızgınlık ve hayret ve hüznün sinirsel travmasının cezbediciliğini.

uzun zaman sonra beni korkutmayı başarmış oyun. hatta devam edememe derecesinde korktum itiraf ediyim. gündüz devam etmeyi düşünüyorum gece oynanmaz.

cs:go maçlarının çoğunun çok dengesiz geçtiği platform. ya farklı bir şekilde yeniliyorsunuz ya da farklı bir şekilde eziyorsunuz. 5 maçın 4'ü bu şekilde geçiyor. sebebi ise düşük rütbeli oyuncular. supreme/global seviyesindeki bir maça 1 adet master guardian rütbeli oyuncu koysanız bile çok sırıtıyor. oynamayı düşünenler varsa hem takımınızdaki diğer oyuncular için hemde kendiniz için en az bir dmg/eagle rütbesine ulaşmadan denememenizi tavsiye ederim, insanların oyun zevkini baltalamaya hakkınız yok :)

bunun dışında oturmuş güzel bir sistemi var, cs:go'nun kendisinde olmayan istatistik bilgiler, konuşma kayıtlı demolar bu platformda mevcut. 128 tickrate serverlar, türkiyeden 50 60 ms ile bağlanılabilen serverlarda güzel yanlarından fakat clientin sürekli arka planda çalışması ve ilgili kişilerin bu konu hakkında yaptığı açıklamalar çok itici. sadece bu client update ile eu'da kayıtlı oyuncu sayısı geçen ay içinde 25.000'den 18.000'e düştü.

öncelikle şunu söylemeliyim ki bu oyunun modern warfare serisindeki ghost ile alakası yok. yani oyunda ghost karakterini göreceğim diye heyecanlanmayın. ayrıca hepimizin sandığının aksine oyunda yeni bir grafik motoru kullanılmıyor. activision'un bas bas bağırdığı next-gen dediği oyunda iwengine'in geliştirilmiş bir versiyonu kullanılılıyor. birçok insanı kandırmış oldular yani. söz konusu activision olduğundan pek şaşırmadım.

pc versiyonunu alacak olan ve abd disinda oynayacak yuzbinlerce insan icin muthis kotu haberleri olan oyundur bu.

buyuk umutlarla bekledigimiz, inanilmaz gaza geldigimiz, "abi single player'ini army of two gibi karakter bazli filan yapmislar" diye biraz garipsedigimiz ama yine de videolari gorunce, multiplayer'da kill-streak set-up olayini gorunce cilgina dondugumuz oyunun multiplayer'ine bakin neler yapmislar:

- artik oyun steam uzerinden olacak. bu kesinlik kazanmis durumda.
- hicbir sekilde dedicated server olmayacak. yani, tamamen infinity ward'in "iwnet" diye bir hizmeti kullanilarak oyunlara girilecek.
- "eh tamam, adamlar o zaman bircok ulkede server host edecekler yani..." diye dusunmeyin, bu da masrafli olacagindan bu da yok...
- tipki konsol oyunlarinda (halo serisi, ornegin) oldugu gibi, lobby sistemi olacak. tamamen "peer to peer" olacak. ve matchmaking sistemi kullanilacak. yani, "biz 5 arkadas klan kurduk, ama hep ayni serverda takiliriz, bu server'in adminleri biziz, ya da baska server'da oynayacaksak xfire'dan arkadaslar beni bulur, beraber girer oynariz" olayi tamamen bitmis durumda. tamamen.
- "private match diye bisey sunacaz size hehe merak etmeyin" diye dalga gecmek de hic hos degil sayin robert bowling. ♥♥♥ sinirlendim ya! orada da yine server yok, birsey yok.
- son olarak, mod edilemeyecek oyun.
- ha pardon, son olarak filan degil, bir bomba daha geliyor: punkbuster gidiyor, defalarca kotu oldugu oyun camialarinda bas bas bagirilmis, vac sistemine geciliyor. yahu, yapmayin yaaa... diyecek hakikaten birsey bulamiyorum.

gordugunuz gibi, konsol oyun sistemlerinin yayginlasmasi icin yine pc oyuncularina bir darbe daha indirilmis oldu.

piyasayi aptallastirmaya calisiyor bunlar. baska hicbir amaclari yok. tamamen maksat oyunlari mumkun oldugunca basitlestirip aptallastirarak, nooblara daha rahat oyun ortami saglayip daha fazla kitleye ulasmak.

ama bu sirada da butun gamer komuniteleri nooblasmaya basliyor. ondan midir acaba son zamanlarda hic vaktinin efsanevi oyunculari gibi tipler cikmiyor progaming ortamina? o yuzden midir professional gaming organizasyonlarinin sayisi azaldi, ismi az duyulmaya basladi?

klan olayi gidiyor, artik "matchmaking" sistemi sayesinde ping'i, bilmemneyi tutan baska insanlara random bir sekilde baglanma devri basliyor. boylece hosgeldin lag, hosgeldin oynanabilirligin sifira inmesi...

yapmayin, gozunuzun yagini yiyim.

rüyada düşmek kimileri için korkutucu, kimileri için de heyecanlı bir deneyim oluyor. human: fall flat da bob adlı karakterimizin rüyalarında düştüğü dünyalarda geçen bir platform/bulmaca oyunu. jöle kıvamındaki bob'un ellerini kullanarak fizik temelli bulmacaları çözmeye çalıştığımız oyunda gerektiği zaman beyninizi zorlayacak, gerektiği zaman ise doğru zamanlamaya dayalı bulmacalarla mücadele edeceksiniz. fizik kuralları başarıyla kullanılan oyunda, ragdoll fiziği temel alınmış. yani basitçe söylemek gerekirse etraftaki objeler ve özellikle karakterimiz bir kukla gibi

half-life 2 ve counter-strike source'da yer alan objeleri, karakterleri, vb istediğiniz gibi seçip haritaya (daha doğrusu "oyun bahçenize") yerleştirebildiğiniz ve fizik motorunun yardımıyla da bu nesneleri ve karakterleri istediğiniz biçimde hareket ettirip şekilden şekile sokabildiğiniz, eğlenceli bir mod. ayrıca şimdiye kadar half-life 2 için yapılmış modların arasında en popüleri budur.