138
Products
reviewed
2225
Products
in account

Recent reviews by Mert

< 1  2  3 ... 14 >
Showing 1-10 of 138 entries
27 people found this review helpful
2 people found this review funny
5.9 hrs on record
CALL OF DUTY 2

İlk oyundan beri anlattıkları yetmezmiş gibi bu oyunda da İkinci Dünya Savaşı'nı anlatmışlar fakat şunu söyleyebilirim ki Call of Duty 2 bu konsepti işleyen gelmiş geçmiş en iyi oyun olabilir. Her zamanki gibi bu oyunda da tam anlamıyla bir hikaye yok, anlatı yine üç ayrı cephe üzerinden ilerliyor. Bu her ne kadar gerçekçiliği destekliyor gibi dursa da oyuncuyu hikaye açısından tam anlamıyla içine çekmeyi başaramıyor. Anlatılan taraflar ise yine klasik olarak Sovyetler, Britanya ve Amerikan birliği.

SOVYET CEPHESİ
13. Muhafız Tüfek Tümeni'nden Er Vasili Koslov olarak oynadığımız ilk bölümde Moskova'nın içine doğru ilerleyen Alman birliklerine karşı direniş gösteriyoruz. Ardından ise yıllar süren Sovyet direnişi, gerek Stalingrad'da bulunan Alman üslerine saldırı düzenlememiz ile gerekse de direniş güçlerinin iletişim ağlarını yeniden yapılandırarak demiryolu hattını tekrar ele geçirmemiz ile anlatılıyor.

BRİTANYA CEPHESİ
İkinci bölümde ise Kaptan Price'ın komutası altında bulunan 7. Zırhlı Tümen'den Çavuş John Davis olarak oynuyoruz. Kasım 1942 tarihinde başlayan bu bölümde, Kuzey Afrika'da bulunan Alman-Afrika Kolordusu'na karşı işgal girişiminde bulunuyoruz. Ardından ise El-Alameyn Muharebesi'ne ön hazırlık olması adına birçok Alman karargahını ele geçiriyoruz.

AMERİKAN CEPHESİ
Amerikan'nın 2. Korucu Taburu'ndan Onbaşı Bill Taylor olarak oynadığımız son bölüm ise Fransa'nın Normandiya bölgesinde bulunan Calvados sahiline düzenlenen Pointe du Hoc Harekatı'nı konu alıyor. Alman birliklerini geri püskürterek Fransa'nın büyük bir bölümünü özgürleştiriyoruz ve Normandiya Çıkarması'na ön ayak oluyoruz.

Call of Duty 2, gerçekten de yapılmış en iyi İkinci Dünya Savaşı oyunu olabilir. Oynanış açışından çıktığı yıl 2005 için kusursuza yakın bir deneyim sunuyor ki şuan günümüzde bile bu oyun hiç yaşlanmamış dedirtiyor. Ayrıca savaş atmosferini de dibine kadar hissettiriyor. Rusya'nın soğuk ve karlı atmosferi, Kuzey Afrika'nın ıssız çölleri ve Fransa'nın ufak ama yeşil yerleşkelerine kadar akılda kalıcı onlarca bölüm var. Oyun döngüsünü de ufak birkaç değişiklik ile sadece önüne çıkan adamı öldür konseptinin ötesine taşımayı başarmışlar.

SONUÇ
Steam dolar kuruna geçmeden önce oyunu gönül rahatlığı ile önerebilirdim fakat Call of Duty 2 şuan 20 dolar ve bu fiyat 4-5 saat süren bir oyun için oldukça fazla. Yine de indirim dönemlerinde 10 dolar altına vesaire denk getirdiğiniz kesinlikle alıp oynamanız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü, başta da dediğim gibi İkinci Dünya Savaşı'nı bu denli anlatabilen ve yaşatabilen başka bir oyun olduğunu düşünmüyorum.

İNCELEME PUANI: 85 / 100
Posted 31 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
21 people found this review helpful
1 person found this review funny
6.7 hrs on record
CALL OF DUTY: UNITED OFFENSIVE

United Offensive, ilk Call of Duty oyununun ayrı olarak satılan bir ek paketi. Bu arada ayrı olarak satılmasına rağmen bu ek paketi oynayabilmeniz için ilk oyuna sahip olmanız gerekiyor. Neden bu kadar aptalca bir seçim yaptıklarını inanın bilmiyorum fakat bunun hiç de oyuncu dostu olmadığını söyleyebilirim. Bunları bi kenara bırakırsak United Offensive ilk oyun ile paralel bir şekilde ilerleyerek İkinci Dünya Savaşı'nı üç ayrı perspektiften ele alıyor.

AMERİKAN CEPHESİ
Amerikan askeri Onbaşı Scott Riley olarak oynadığımız ilk bölüm Bastogne Kuşatması'nı konu alıyor. Belçika'da bulunan Bastogne yerleşim yerine yakın olan Bois Jacques adındaki bir ormanlık alanı Alman askerlerine karşı savunuyoruz. Bunun akabinde artan Alman güçlerine karşı civar kasabalara dağılarak bölgeyi savunmaya çalışıyoruz. Sıcak çatışma Noville kasabasına kadar uzanır...

BRİTANYA CEPHESİ
İkinci bölümde ise Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne bağlı olan Çavuş James Doyle olarak oynuyoruz. Britanya Harekatı sırasında Hollanda üzerinde B-17 savaş uçağında taret kullanarak başladığımız bölüm, Alman Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmemiz ile devam eder. Hollanda direnişinin yardımı ile kurtarılırız ve S.A.S adına Alman kuvvetlerine darbe vurmak için göreve koyuluruz...

SOVYET CEPHESİ
Sovyet Birliği'ne bağlı Er Yuri Petrenko olarak oynadığımız üçüncü bölüm ise Kursk Muharebesi'ni konu alıyor. Siper üslerini savunarak Prokhorovka bölgesini güvence altına alıyoruz ve Alman zırhlılarını yok ederek düşman güçlerini zayıflatmaya çalışıyoruz. Ardından ise Sovyet takviye güçleri gelene kadar Kharkov bölgesine saldırıp Kursk Muharebesi'ne adım atıyoruz...

Oynanış açısından ise bazı iyileştirmeler, yeni birkaç silah ve ekipmanlar dışında ilk oyunla çok bir farkı yok. Yine de oynanışı çeşitlendirmek adına uçak ve savaş botlarında taret kullandığımız bölümler, araba ile kaçtığımız aksiyon sekansları da eklenmiş. Bunların dışında hikaye anlatımı da ilk oyuna göre biraz daha iyi diyebilirim. En azından savaş esnasında askerler birbirleri ile diyalog kuruyor ve oynarken yalnız hissetmiyorsunuz.

SONUÇ
Başta da bahsettiğim gibi United Offensive ayrı satılan bir ek paket olmasına rağmen ilk oyuna sahip olmadan açılmıyor. Ayrıca 21 yıllık bu ek paketi hala 20 dolara satmaya çalışan Activision para gözlü bi' y*vşak olduğu için eğer seriyi en başından deneyimlemek gibi bir niyetiniz yoksa tavsiye etmiyorum. Bu arada ben Steam TL kurundayken çok ucuz bir fiyata almıştım yoksa gerçekten de şuan alınacak gibi değil.

İNCELEME PUANI: 70 / 100
Posted 28 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
23 people found this review helpful
3 people found this review funny
30.4 hrs on record
ASSASSIN'S CREED REVELATIONS

HİKAYE KABAK TADI VERMEYE BAŞLADI
Bir önceki oyunda yaşanan malum olayların ardından Rebecca Crane, Desmond'u New York'taki babası William Miles'ın yanına götürür. Desmond'un komadan çıkması için onu Animus'un güvenli modu olan ''Siyah Oda'' adındaki test programına sokarlar ve Desmond'un bilinci Animus Adası'nda açılır. Burada, Abstergo'nun bir önceki test deneği olan Clay Kaczmarek'in bilinci ile tanışan Desmond, eğer buradan kurtulmak istiyorsa Ezio'nun anılarının kalan kısmını da yaşayarak sonlandırması gerektiğini öğrenir. Burdan itibaren oyun Ezio'nun perspektifine geçer ve onun ilk oyundaki Masyaf Kalesi'ne gittiğini görürüz. Tapınakçılar tarafından işgal edilmiş olan kaleye girdiği gibi savunmasız yakalanan Ezio, onların elinden bir şekilde kurtulur ve Altaïr'in beş farklı anahtar ile mühürlemiş olduğu kütüphanesini keşfeder. Ezio'nun yaptığı araştırmaların ardından anahtarların Constantinople yani İstanbul'da olduğunu anlar ve oraya doğru yola koyulur. İstanbul'a geldiğinde ise Osmanlı'ya mensup Suikastçılardan biri olan Yusuf Tazim ile tanışır ve o Ezio'ya rehberlik edecektir...

OYNANIŞTA AMAN AMAN YENİ BİR ŞEY YOK
Revelations, ikinci oyun ve Brotherhood'a oynanış mekanikleri açısından oldukça benziyor. Pek bir değişiklik yok anlayacağınız. Hatta bir önceki oyunlarda Ezio'yu geliştirip binalara daha hızlı çıkmasını sağladığımız özelliği bu oyunda ''Hookblade'' adı altında yeni bir şeymiş gibi tanıtmışlar. Tek farklı yanı binalar arasında ipler aracılığı ile hızlıca kayabilmemiz. Bunların yanı sıra dövüş sistemi de bir önceki oyunlar ile aynı, düşmanın atağına karşılıp verip sersemlettikten sonra zincirleme bir şekilde hepsini öldürebiliyoruz. Yani dövüş sistemi sizi gizliliğe itecek kadar zor değil. Gizlilik ise her ne kadar oyunun ana noktası olarak lanse edilse de mekanikler gizliliği pek destekler şekilde değil. Düşman sizi çok anlamsız yerlerden fark ediyor ve dizilimleri oldukça saçma. Elbette uğraşıp gizliliğe kasabilirsiniz fakat yapay zeka buna pek müsade etmiyor. Bir de oyuna istediğimiz şekilde kombinasyon yaparak bomba ürettiğimiz bir sistem getirmişler fakat bu o kadar gereksiz ki kullanmaya pek de gerek duymuyorsunuz.

AÇIK DÜNYA ETKİNLİKLERİ AYNI AMA ATMOSFER GÜZEL
İlk önce sıkıcı kısımdan bahsetmek gerekirse; bir önceki oyunlarda da olduğu gibi senkronizasyon noktalarını keşfederek haritayı açıyorsunuz. Bunun yanı sıra banka, terzi, demirci ve kitap dükkanı gibi yerleri tamir ederek gelir elde ediyorsunuz. Ayrıca Brootherhood'da da bulunan mini kule savunma etkinlikleri ve farklı bölgelere suikastçı göndererek kaynak elde etme etkinlikleri de var ama bunlar bir müddet sonra oldukça sıkıcı geliyor. Oyunu eğlenceli kılan etkinlikler ise Piri Reis'in görev dizini, Sofia'nın kitap görevleri, gizli mezarları araştırdığımız kısımlar ve birliğimize yeni kişileri aldığımız görevler. Açık dünya etkinliklerini bir kenara bırakırsak oyunun atmosferi gerçekten oldukça iyi. Gerek hikaye de olsun gerekse de yan görevlerde karşımıza çıkan I. Selim, II. Bayezid, Şehzade Ahmet, Kanûnî Sultan Süleyman ve Piri reis gibi tarihi kişilikler oyuna oldukça renk katmış. Ayrıca Ubisoft İstanbul'u tabii ki de tam anlamıyla güzel aktaramamış çünkü Kapadokya'ya gemi ile falan gidiyoruz, öyle saçmalıklar var fakat yine de bir Assassin's Creed oyununda bizden bir şeyler görmek ve Türkçe bir şeyler duymak güzel hissettiriyor.

SONUÇ
Ubisoft, Revelations adı altında Altaïr'e ne olduğunu açıklamak ve Ezio üçlemesinin sonunu getirmek istemiş fakat hem genel hikaye hem de son beni hiç mi hiç tatmin etmedi. Bir kere ana karakter dizaynının ilk oyunlardaki Ezio ile alakası yok, yaşlandıralım derken bambaşka birine çevirmişler adamı. Yine de hikayenin devamlılığı için oynamak isterseniz Revelations indirim dönemlerinde 5 dolara kadar düşüyor. Ayrıca k*hpe evladı Ubisoft ben oyunu bitirdikten yıllar sonra Steam'e oyunun başarımlarını da getirdi bilginiz olsun.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 27 December, 2024. Last edited 29 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
27 people found this review helpful
1 person found this review funny
40.6 hrs on record
SUNSET OVERDRIVE

Hikayenin pek de bir önemi yok sanki...
Fizzco adında bir şirket OverCharge isimli yeni içeceğini tanıtmak üzere bi lansman düzenler. Maliyetinden dolayı sağlık protokollerini es geçen şirket, bu içeceği ilk kez orada test eder ve insanlarda yan etkisi olduğunu görür. İçeceği deneyen herkes vücudu çıbanla kaplı mutantlara dönüşür ve şehir birbirine girer. Ana karakterimiz Fizzco şirketi adına çalışan bir hademedir ve o gece içeceği denemeyen şanslı azınılık içindedir. Kargaşanın ortasında kalan ana karakterimizi Walter adında biri kurtarır ve onu kıyamet sonrası dünyaya hazırlamak üzere yanına alır...

Oyunun Alamet-i Fakirası oynanış mekanikleri...
Sunset Overdrive, TPS türünde bir aksiyon macera oyunu. Silah mekanikleri vesaire öyle aman aman olmasa da açık dünyası ve oyuncuya sunduğu parkur mekanikleri oyunu muadillerinin ötesine taşıyor. Oyunda neredeyse yere değmeden tüm şehri rahatlıkla gezebiliyorsunuz. Ayrıca parkur o kadar pürüzsüz ve eğlenceli ki oyunun başından sonuna kadar hiç sıkıldığımı hatırlamıyorum. Bir de karakter parkur açısından sürekli gelişiyor ve yeni özellikler açılıyor. Bunun yanı sıra silah mekaniklerine çok iyi değil dedim fakat tek düze de değil, oldukça absürt silahlar var ve bu silahların her birini ayrı ayrı geliştirebiliyorsunuz. Görev yapısına gelecek olursak; git şu canavarı öldür, burayı şu kadar süre koru, bunu kovala, şunu yakala tarzında ama dediğim gibi oynanış on numara olduğu için bu pek göze batmıyor.

Indie Rock bu oyuna çok yakışmış...
Oyunun övülecek bir diğer kısmı da kesinlikle müzikleri. Hikayenin absürt tarafına, renk paletinin o cıvıl cıvıl atmosferine cuk diye oturmuş diyebilirim. Fazla uzatmadan linki aşağıya bırakıyorum, Indie Rock sevenlerin bir göz atmasını tavsiye ederim.
Spotify - Soundtrack [open.spotify.com]
Youtube - Soundtrack

SONUÇ
Ben oyunu Steam dolar kuruna geçmeden önce 8 liraya almıştım fakat şimdiler de öyle aman aman pahalı değil. İndirim dönemlerinde 5 dolara kadar düşebiliyor ve kesinlikle fiyatının hakkını verdiğini düşünüyorum. Tek düze, yaratıcılıktan uzak birbirinin aynısı açık dünya oyunlarından sıkıldıysanız ve uçmalı kaçmalı bir şeyler arıyorsanız Sunset Overdrive tam size göre.

İNCELEME PUANI : 85 / 100
Posted 10 December, 2024. Last edited 15 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
29 people found this review helpful
2 people found this review funny
4.8 hrs on record
CALL OF DUTY

İkinci dünya savaşını Amerika, Britanya ve Sovyet cephesi olmak üzere üç farklı cepheden anlatan Call of Duty'nin tam anlamıyla bir hikaye örgüsü var diyemem. Yani, savaşı üç farklı cephe üzerinden bölüm bölüm anlattığı için hikayede biraz kopukluklar oluşuyor. Yine de bu cepheleri kısaca anlatmak gerekirse;

AMERİKAN CEPHESİ
1944 yılının Haziran ayında başlayan bu bölümde, Amerikan askeri Er Martin olarak oynuyoruz. Ekibimiz ile birlikte Alman askerlerinin işgali altında bulunan Fransa'ya paraşüt ile atlıyoruz ve civar köyleri yavaş yavaş Alman işgalinden temizliyoruz. İlerleyen kısımlarda ise Normandiya Çıkarması'na ön ayak oluyoruz.

BRİTANYA CEPHESİ
Bu bölümde Kaptan Price'ın komutası altında olan Çavuş Jack Evans olarak oynuyoruz. Başlangıçta Fransa'nın Normandiya bölgesinde bulunan Bénouville köprüsünü Alman birliklerinden geri alıyoruz ve Birleşik Krallık Ordusu'na bağlı S.A.S adındaki özel askeri birliğe terfi ediyoruz. Bunun ardından ise Kaptan Price ile birlikte gizli görevler yaparak Alman istihbaratını içten içe çökertiyoruz.

SOVYET CEPHESİ
Son bölüm doğu cephesinin belki de en kanlı savaşı olan, 1942 yılının Eylül ayında gerçekleşen Stanlingrad Savaşı ile başlıyor. Bu bölümde Onbaşı Alexei Ivanovich Voronin ile oynuyoruz. Alman işgali altında olan Kızıl Meydan'ı geri almak için Volga Nehri açıklarından büyük bir donanma ile giriyoruz ve Sovyet ana vatanını kurtarmak adına elimizden geleni yapıyoruz.

Oyunun hikayesini bir kenara bırakıp oynanışa gelecek olursak; FPS türünü günümüze getiren en önemli serilerden biri olan Call of Duty'nin ilk oyunu çıktığı yıla göre gerçekten oldukça başarılı bir oyun. Karakter kontrolleri olsun, silah mekanikleri olsun oyundan keyif almanızı sağlıyor. Ayrıca her geçen bölümde değişen oyun yapısı da çeşitliliği oldukça iyi sağlamış. Bir bölümde sıcak çatışmadayken diğer bir bölümde gizli görevde oluyorsunuz, bir bölümde tank sürerken diğer bir bölümde kendinizi bölge savunması yaparken buluyorsunuz. Kısacası bu oyunu günümüzde dahi oynasanız keyif alacağınızı düşünüyorum.

SONUÇ
Malum Steam dolara geçtiğinden bu yana 20 yıllık oyunların fiyatları dahi tavan yaptı. Call of Duty Warchest adı altında ilk oyun, United Offensive ve ikinci oyun üçlü paket halinde satılıyor fakat indirime girdiğini pek görmedim. Eğer 5-10 dolar bandına düşerse almanızı tavsiye ederim.

İNCELEME PUANI : 70 / 100
Posted 1 December, 2024. Last edited 28 December, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
27 people found this review helpful
3 people found this review funny
19.6 hrs on record
FALLOUT

Alternatif bir tarihi konu alan Fallout'ta, Amerika ve Çin arasında ki gerginlikten dolayı ortaya çıkan nükleer savaş sonucu Amerika'nın birçok bölgesi tarihler 2077'yi gösterdiğinde nükleer bombardımana maruz kalmıştır. İlk bombayı kimin attığı bilinmemekle birlikte (Fallout TV dizisinde açıklanıyor.) tüm suç Çin Hükümeti'ne kalmış ve insanlığın büyük bi' çoğunluğu yeryüzünden silinmiştir. O dönemlerde yükselişte olan ''Vault-Tec Corporation'' adındaki bir şirket, yüksek teknolojiler kullanarak yeraltı sığınakları inşaa etmiştir ve insanların kıyamet sonrası bir gelecekte yaşamını sürdürmesine ön ayak olmuştur. Bu sığınaklara elbette sadece parası yeten üst tabaka kişiler alınmış ve insanlığın geri kalanı kaderine terk edilmiştir. Aradan geçen uzun yılların ardından tarihler 2161'i gösterdiğinde, Sığınak 13'te temiz içme suyu sağlayan su çipi bozulur ve ''Vault Dweller'' olarak anılan ana karakterimiz yer yüzüne yani Wasteland'in tekinsiz topraklarına gönderilir. Ana karakterimizin tek amacı 150 gün içerisinde tıpkı onlar gibi bi' topluluk olan Sığınak 15'ten yedek su çipi tedarik etmektir...

Fallout 1, günümüz oyunlarının aksine size ne bir direktif veriyor ne de gideceğiniz hedefi gösteriyor. Oyunun başında 150 gün içerisinde su çipini bul diye bi' görev veriliyor ve sonra her şey oyuncuya bırakılıyor. Bu durum elbette keşif hissini arttırsa da günümüz oyun anlayışına bi' hayli ters. Çünkü, eski oyunlara bir nebze de olsa aşina olan ben bile çoğu yerde ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir şey bilmeden öylece kalakaldım. İşin kısacası bu oyunu oynarken her yeri keşfetmeniz ve takıldığınız yerlerde internete başvurmanız gerekiyor.

Oynanışa gelecek olursak; Fallout 1, sıra tabanlı savaş sistemine sahip bi' rol yapma oyunu. Oyunun haritası altıgenlerden oluşuyor ve savaş sistemi de buna göre şekillenmiş. Sizin ve düşmanınızın belli bir aksiyon puanı var ve ona göre haraket edebiliyorsunuz. Aksiyon puanınız bittiği yerde sıra düşmanınıza geçiyor ve bir taraf kazanana kadar savaş öyle ilerliyor. Rol yapma kısmı ise günümüz oyunlarına dahi taş çıkartacak kadar iyi tasarlanmış. ''S.P.E.C.I.A.L'' başlığı altında karakterimize verebileceğimiz 7 adet başlangıç yetenekleri (Strength - Kuvvet, Perception - Algı, Endurance - Dayanıklılık, Charisma - Karizma, Intelligence - Zeka, Agility - Çeviklik, Luck - Şans) var ve hangisine ağırlık verirseniz oyun ona göre tamamen bambaşka bir hal alabiliyor. Bunların yanı sıra yakın dövüş hasarı, silah becerisi, konuşma becerisi, kumar becerisi vb. gibi birçok ufak tefek özellik ile de seviye atladıkça karakterimizi geliştirebiliyoruz.

Oyunun rol yapma kısmı sadece bununla da kalmıyor, NPC'ler ile olan iletişiminiz, verdiğiniz kararlar, konuşma tarzınız, görevlere yaklaşım biçiminiz de oyunun yapısını ve gidişatını oldukça değiştirebiliyor. Dönemine göre sağladığı bu çeşitlilik ile Fallout'un bu özelliğini oldukça beğendim.

Hikayesi ile de beni bi' hayli şaşırttığını ve ilgi uyandırdığını söyleyebilirim. Gerek atmosferi olsun gerekse de kurulan evren ve kendi içinde tutarlı olan öyküsü oyunun neden klasikler içerisinde anıldığını gösteriyor.

SONUÇ

İncelemenin başında da bahsettiğim gibi Fallout 1 kesinlikle günümüz oyun anlayışına oldukça ters. Yeni nesil oyuncuların oynayabileceğini pek düşünmüyorum fakat benim gibi diziyi izleyip de seriye ve evrene merak salan oyuncuların bi' göz atmasını tavsiye ederim. Çünkü, kıyamet sonrası bu evrenin ve serinin nasıl geliştiğini görmek için en güzel oyun Fallout 1. Bunların yanı sıra eğer oynanışa ve elinizden tutmayan, sizi keşfe iten bu yapıya alışırsanız kesinlike seveceğinizi de düşünüyorum.

İNCELEME PUANI : 75 / 100
Posted 4 May, 2024. Last edited 4 May, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
25 people found this review helpful
2 people found this review funny
7.2 hrs on record
12 IS BETTER THAN 6

1873 yılının Amerika'sında yani köleliğin tavan yaptığı dönemlerde zincirlerinden kurtulmak isteyen Jesus adındaki Meksikalı bir kölenin özgürlük adına verdiği savaşı konu alan oyunumuz, Jesus'un eline kaptığı ilk kazma ile efendilerine karşı gelmesiyle başlar. Bu kazma özgürlüğe atılan ilk adımdır. Jesus oradan kaçar ancak intikam duygusu da içini yeyip bitirmektedir. Düzlüğe çıktığı ilk anda geri dönecek ve yarım kalan işini bitirecektir...

Oyunun öyle aman aman bi' hikayesi ve olay örgüsü yok. Hikaye anlatımı da ikili diyaloglar ile verilmiş ancak seslendirme de yok. Oyunun asıl amacı Hotline Miami'den de aşina olduğumuz hızlı ve tempolu oynanışı. 12 Is Better Than 6'e kısacası Hotline Miami klonu da diyebiliriz. Aynı izometrik kamera açısı, tek vuruşla öldürüp öldüğümüz bir oyun döngüsü, hızlı ve akıcı oynanışı ile Hotline Miami'nin aynısı diyebilirim. Tek farkı kağıt üzerine çizilmiş gibi duran sanat tasarımı ve Vahşi Batı temalı hikayesi. Ayrıca bu oyunda Hotline Miami'nin aksine ateşli silahlara daha çok odaklanılmış.

Bunların yanı sıra oyunun The Apostles diye bi' DLC'si de var. Bu DLC'de ana hikayedeki Bill Watt, Slippery Pitt ve Indian Warrior adındaki 3 ayrı karakterin kendi hikayelerini deneyimliyoruz. DLC'nin 5 dolar gibi bi' fiyatı var ancak ana oyun bana yetti de arttı. O yüzden almanızı tavsiye etmem.

SONUÇ

Eğer Hotline Miami tarzı hıza ve dikkate dayalı oyunları seviyorsanız bu oyunu kesinlikle öneririm. Gerek müzikleri olsun gerekse de vahşi batı temasını kağıt çizimi sanat tarzı ile birleştirmesi olsun beni oynarken eğlendirmeyi başardı. 4 saatlik bi' oyun deneyimi sunan 12 Is Better Than 6, Steam'de şuan 5.79 dolar ancak indirim dönemlerinde 1-2 dolara düşerse almanızı tavsiye ederim.

İNCELEME PUANI : 65 / 100
Posted 16 February, 2024.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
36 people found this review helpful
2 people found this review funny
17.0 hrs on record
RESIDENT EVIL ZERO

23 Temmuz 1998 yılının gecesi, ilaç şirketi olan Umbrella'ya ait seyir halindeki bir tren aniden binlerce sülüğün saldırısına uğrar. Yolcular ve mürettebat telaşlı bir şekilde kaçacak delik ararken, sanki sülükleri o kontrol ediyormuş gibi duran genç bir adam uzaktaki dağın yamacından onları izliyordur. Olayın ardından Racoon Şehri Polis Departmanının taktik birimi olan S.T.A.R.S ekibi şehrin dışındaki Arklay Dağları'nda bir dizi yamyamlık vakalarının olduğu ihbarını alır ve olay yerine doğru yola koyulur. Dağa yaklaştıklarında helikopterin motoru arızalanır ve ekip ormana çakılır. Sağ kurtulan S.T.A.R.S ekibi, biraz ileride 23 kişiyi öldürmekten suçlu olarak yargılanan eski asker Billy Coen'i taşıyan otobüsün içerisindeki tüm polislerin ölmüş olduğunu görür. Billy kaçmayı başarmıştır ve son derece tehlikeli olduğundan dolayı yakalanması gerekiyordur. Bir müddet süren araştırmanın ardından memur Rebecca Chambers, artık durmuş olan treni fark eder ve merakına yenik düşerek içeri girer. Olay yerini araştırmaya başlayan Rebecca, tüm mürettebatın ve yolcuların zombiye dönüştüğünü görür ancak dönüşümlerinin sebebinin sülüklerin içerisinde bulunan T-Virus olduğunun farkında değildir. Rebecca treni keşfederken azılı suçlu Billy Coen ile karşılaşır ancak buradan sağ çıkmak uğruna onunla iş birliği yapmak zorundadır...

HİKAYE ANLATIMI VE SUNUM

Yapımcı ekip Capcom'un neredeyse yaptığı her oyunun ara sahne ve sinematik anlatı kalitesi gerçekten üst düzey oluyor. Olay örgüsü her ne kadar klasik zombi salgını temasında olsa da hikaye anlatımı ve sunum gerçekten oyuncuyu oyuna bağlamayı başarıyor. Şu dönemlerde her oyunun açık dünya olma çabasından dolayı sinematik sunum ve hikaye anlatımı gibi unsurlara pek önem vermemesi, taa yıllar önce çıkmış bu tarz oyunları gerçekten değerli kılıyor. Ayrıca etraftan bulduğumuz notlar ile hem karakterlerin geçmişine dair bilgiler ediniyoruz hem de yaşanan olaylar büyük oranda anlam kazanıyor. Bunların yanı sıra oyunun güçlü atmosferi ve ufak detaylara verilen önem çevresel anlatımı bi' hayli kuvvetlendirmiş.

OYNANIŞ MEKANİKLERİ

Öncelikle bu oyunu kesinlikle kontrolcüyle oynamanızı tavsiye ederim, klavye ile oynaması hem zor hem de deneyiminizin içine edebilir... Sevenleri vardır ancak benim için oyunun belki de en eksik yanı oynanış mekanikleri diyebilirim. Klasik tank kontrollerine pek alışkın olmadığımdan mı bilinmez karakteri yürüt, dur, nişan al, bekle ve ateş et sistemi beni bi' hayli yordu. Buna rağmen kabul etmek gerekirse, bu tank mekanikler savaşları daha gerilimli kıldığından dolayı oyuncuyu diken üstünde tutmayı başarıyor. Ayrıca otomatik nişan alma özelliği de biraz olsun oyunun kütüklüğünü azaltmış. Oyunda Rebecca ve Billy'i aynı anda yönetebiliyoruz. Her ikisininde envanteri farklı ancak slotların kısıtlı olmasından dolayı sürekli bi' kaynak yönetimi yapmak zorundasınız. Tabii bu uğraştırıcı bir şey ancak oyunun gerilimini ve hayatta kalma hissini ikiye katlıyor. Ayrıca diğer Resident Evil oyunlarında olan eşyalarınızı koyabileceğiniz bir sandık da yok. Yani envanterinizde yer kaplayan eşyaları yere atmak zorundasınız, ihtiyacınız olduğunda ise geri dönüp almanız gerekiyor. Bunların yanı sıra oyunda bir çok silah ve ekipman bulunmakta. Bu çeşitlilik hantal savaş mekaniklerini biraz olsun tek düzelikten kurtarıyor.

BÖLÜM TASARIMI VE BULMACALAR

Oyun 5 farklı yarı-açık diyebileceğimiz birbiriyle bağlantılı bölgeden oluşuyor. Bazı kapılar kilitli oluyor ve ulaşmak işin belli başlı bulmacaları çözüp oraya erişim sağlamanız gerekiyor. Bu bulmacalar genelde, şu eşyayı bul buraya koy, bu eşya ile şunu birleştir ve oradan geçir, bu eşyayı kullanarak oraya eriş gibi minimal düzeyde. İlk bakışta basit dursa da bulmacaların zorluğu gerçekten iyi ayarlanmış. ''Backtracking'' denilen, yapamadığınız veya geçemediğiniz bir yere, doğru ekipmanı bulup geri dönerek bulmacayı çözdüğümüz sistem de oyuna iyi yedirilmiş ve keşif hissini arttırmış. Sizi uğraştıran bi' bulmacayı çözdüğünüzde gelen o başarmışlık hissi gerçekten tatmin ediyor. Ayrıca oyunun son bölümünde olsanız bile bölgeler birbiriyle bağlantılı olduğundan dolayı taa ilk bölümde bulunan bölgeye bile gidebilirsiniz. Bu durum oyunun atmosfer bütünlüğünü korumuş.

SONUÇ

Oyunun ana teması ve türü her ne kadar korku olsa da fark ettiğiniz üzere incelemede bundan hiç bahsetmedim. Çünkü, Resident Evil Zero bence bi' korku oyunu değil. Evet, gerilim ve hayatta kalma hissini yaşatıyor ve bu iyi bir şey ancak korku denildiğinde akla ilk gelecek örnek bu oyun değil. Bunu söylüyorum çünkü, korku oyunu oynamaktan çekinip seriye hiç girmemiş insanların bu oyuna bi' göz atması gerektiğini düşünüyorum. Oynanış mekanikleri her ne kadar günümüzde geçerliliğini yitirmiş olsa da kendini oynattırıyor, hikaye anlatımı - sunum vesaire on numara ve bulmacalar oldukça iyi hazırlanmış. Steam dolar kuruna geçtiğinden dolayı fiyatlar biraz tuzlu ancak indirim dönemlerinde takibe almanızı öneririm. Ayrıca oyunda her şeyi keşfederek dahi oynasanız 12 saatlik bi' süresi var.

İNCELEME PUANI : 80 / 100
Posted 30 November, 2023. Last edited 30 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
39 people found this review helpful
2 people found this review funny
4
57.5 hrs on record
BROTATO

DİKKAT BAĞIMLILIK YAPAR !!!

Blobfish isimli küçük bi' stüdyo tarafından geçtiğimiz aylarda piyasaya sürülen Brotato, Vampire Survivors tarzı Roguelike bi' oyun. Bu türe tam olarak oyun denebilir mi onu bile bilmiyorum ancak kısaca açıklamam gerekirse, dalga dalga gelen düşmanları ''Bullet Hell'' diye tabir edebileceğimiz ufak bir haritada belirli süre içerisinde öldürüp, hayatta kalmaya çalıştığımız bi' oyun. Karakterimiz düşmanlara otomatik ateş ediyor. Yani sizin tek yapmanız gereken yön tuşları ile düşmanlardan kaçmak ve bölüm aralarında oyundan kazandığınız EXP ve para birimi ile karakterinizi güçlendirmek. Evet, tüm oyun bundan ibaret fakat bu hevesinizi kırmasın. Çünkü, oyuncuyu tatmin eden karakter gelişim sistemi ve başarmaya bir adım kalmışlık hissi oldukça iyi verilmiş. Ayrıca oyununun görsel tarzı ve her ne kadar seyirci kalsakta savaşmanın verdiği o tokluk hissi oyunun albenisini arttırıyor. Bunların yanı sıra Brotato'yu muadillerinden ayıran bi' diğer özelliği ise oyunda onlarca karakter olması. Her bi' karakterin ayrı ayrı yetenekleri oluyor. Bi' karakter yakın menzilli silahlarda ustayken başka bi' karakter mühendislik alanında güçlü oluyor ve düşmana hiç vurmadan taretler ile işini bitirebiliyoruz. Haliyle bu durum oyuna büyük bi' çeşitlilik katmış.

Bunların yanı sıra, oyun 6 farklı bölümden oluşuyor ve ilerledikçe zorluk seviyesi de artıyor. Bu zorlu seviyeleri her karakterle geçmek mümkün olmuyor. Hatta karakterinize en doğru güçleri vererek saatlerce uğraşsanız bile zorlu bölümleri geçmek neredeyse imkansız. Tek yapmak gereken kendi oynanış tarzınıza ve stratejinize göre bi' karakter belirleyip o doğrultuda güçler vermek. Doğru karakteri bulduğunuz an saatlerce uğraştığınız bi' bölüm dakikalar içinde kolaylıkla geçilebilir oluyor.

SONUÇ

Brotato'nun Vampire Survivors oynayanlara bakıp, ''Bu ne amk, bu da oyun mu.'' dediğim bi türe anlam veremediğim şekilde beni bağlamış olması gerçekten büyük başarı. Siz de benim gibi düşünüyosanız ve türü en azından bi' denemek istiyorsanız kesinlikle türün en iyi örneği Brotato fakat yukarıda da söylediğim gibi oyunun aşırı derece de bağımlılık yapan bi' yanı var. Şu an malumunuz Steam dolar kuruna geçti ancak oyun indirim dönemlerinde 2,30 dolara düşüyor. Bence fiyatını sonuna kadar hak ediyor ama siz bilirsiniz tabii. Eğer oyunu sever de benim gibi %100'lemeye çalışırsanız 50-60 saat arası bi oynanış süresi var.

İNCELEME PUANI : 85 / 100
Posted 25 November, 2023. Last edited 25 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
78 people found this review helpful
3 people found this review funny
28.0 hrs on record (0.3 hrs at review time)
Öncelikle Türkçe Dil Desteği için Croteam'a teşekkürler.
İlk oyunu 2-3 kez bitirdim ve gerçekten çok iyi bi' oyun olduğunu söyleyebilirim. Gerek ''İnsanoğlu neden var? Varoluş amacımız ne? Neden dinlere ihtiyaç duyarız?'' gibi sorulara felsefi yaklaşımı olsun gerekse de Portal'dan sonraki bulmaca oyunu açığını mükemmel bir şekilde kapatması olsun, Talos Principle zihnimde yer etmiş bi' oyundu. İkinci oyunun da bu özveriyle yapıldığına eminim.
280 ₺ gibi bir fiyatı var. Steam dolara geçmeden önce kesinlikle almanızı tavsiye ederim...
Posted 2 November, 2023. Last edited 21 November, 2023.
Was this review helpful? Yes No Funny Award
< 1  2  3 ... 14 >
Showing 1-10 of 138 entries